Dışarıdan hep hüzünlü görünürmüşüm

Gururlu ama acılı bir coğrafyanın insanı o. Çocukluğunu geçirdiği Rumeli’nin kızı. Yemek kitabında, söylediği türkülerde, şarkılarda, canlandırdığı karakterlerde hep bu kültür mirasının belirgin hatları var, fahri büyükelçisi gibi. Hayatı boyunca dışarıdan hep hüzünlü bulunmuş. Belki de bu yüzden. “Gurbet aslında birbirine çok doyamadan kaybetmek” diyor. Ama onun hüzün dışında anlatacak başka şeyleri de var. İkilemli soruların bu haftaki konuğu müzisyen, oyuncu ve makyöz Suzan Kardeş.

Haberin Devamı

◊ 8 yaşınıza kadar çocukluğunuzu geçirdiğiniz Kosova’dan... Aklınızda en çok duyduğunuz müzikler mi, kitabını yazdığınız yemeklerin kokusu mu var?

- Valla aslında hepsi. En çok da çocukluğumu ve akrabalarımı orada bıraktığım için... Gurbet denen şeyin ne olduğunu öğrendim. Gurbet aslında birbirine çok doyamadan kaybetmek. Nene yemeklerini hiç unutamazsın. Pişirdiği biberin kokusu bile burnumda tüter.

◊ Türkiye’ye geldikten sonra 13 yaşında bir güzellik salonunda çalışmaya başlıyorsunuz. Hayat mı sizi yönlendirdi, başarılı bir makyöz olacağınızı hep biliyor muydunuz?

- Aslında bir şeyler yapacağımı biliyordum. O sıra bunu adlandıramıyordum. Biraz da hayat seni sürüklüyor. Beni çalışmam için teyzemin kızının kalfa olduğu bir yere verdiler. Klasik eski usuller, eti senin kemiği benim durumu.

Haberin Devamı

◊ Makyajda en gurur duyduğunuz işiniz... Sezen Aksu’ya sonra uzun yıllar birlikte çalışmanıza neden olacak “Çalıkuşu” fotoromanı makyajı mı, Haluk Bilginer’e yaptığınız Atatürk makyajı mı?

- “Çalıkuşu” fotoromanı benim hayatımda çok önemli. Zor yanı şuydu; Sezen Aksu bana bir şey yaptırmak istemiyordu. Her şeyi kendisi yapıyordu. Haluk Bilginer işi ise çok özel bir işti. O bir Atatürk’tü. Atatürk bu memleket için ve bütün dünya için çok önemli ama biz Rumelililer için bambaşka bir şey...

Dışarıdan hep hüzünlü görünürmüşüm

◊ Arnavutköy’deki evinizi Bekriya (Sarhoş) adında bir meyhaneye çevirip 14 yıl boyunca işlettiniz.

Sonra neden kapattınız: Çok mu yoruldunuz; patron değil, şarkıcı olmaya mı karar verdiniz?

- “Sahne beni çağırıyor” diye bir laf vardı ya, benim de öyle oldu. Ben bu meyhaneyi iki kere kapattım aslında. Her seferinde neden kapattığımı unutup yeniden açtım. Tabii ki hâlâ aklım orada, bizim sülale mesleğimiz.

◊ Canlandırdığınız televizyon karakterlerinden hangisi daha çok sizsiniz: “Çocuklar Duymasın”da Çaycı Hüseyin’in annesi Kükrek Kadriye mi, “Seksenler”de Pastacı Sami’nin annesi “Fato Ana” mı?

Haberin Devamı

- Kükrek Kadriye çok enteresan bir şey. Çünkü ben her zaman çay içen bir insanım. Çaycı Hüseyin’in “Çaylarrrr” deyişi beni hep etkilemiştir.

Fato Nene desen, o benim nenemdir, annemdir. Geçmişim yani...

Osmanlı’nın torunlarından biriyim

◊ Yemek kitabı, müzikler, oyunculuklar... Bunların hemen hepsinin Balkan temalı olması: Kişisel tercih mi, alın yazısı mı?

- Benim yaşam biçimim. Ben bir Rumeliliyim. Osmanlı’nın orada yaşayan torunlarından biriyim. Oranın kültüründen çok şey aldım. Karakterimde Rumeliliği taşırım hep.

◊ 10 albüm yaptınız. İçlerinde sizin için en özeli... Meyhanenizde söylediğiniz şarkılardan yaptığınız “Bekriya” mı, makyaj yaptığınız sanatçıların size eşlik ettiği “Makyaj Odası Şarkıları” mı?

Haberin Devamı

- İlk albümüm çok özel. Bir daha öyle olmaz. Birinci albüme bir daha asla dönülmüyor. “Makyaj Odası” ise Yeşilçam vefasının dibidir. O da çok özel.

◊ Herkesin hayatı film oluyor ya... Sizinki bir film olsa dram mı olurdu, romantik mi?
- Gençliğimden beri hep birisi gelir kulağıma ne kadar hüzünlü görünüyorsun der. Hüzünlü görünürmüşüm. Benim filmim hem ağlatır hem güldürürdü. İnsanların benim romantik taraflarımı gördüğünü düşünmüyorum. Göstermek isterim.

◊ Peki kim çekerdi: “Dedemin İnsanları”nın yönetmeni çeken Çağan Irmak mı; “Çingeneler Zamanı”nın yönetmeni, memleketliniz Emir Kusturica mı?

- Keşke dizi olsa da bir bölümünü Çağan çekse bir bölümünü o çekse, bir bölümünü Zeynep Tan çekse... Çalıştığım tüm yönetmenlerle çalışmak isterim.

Haberin Devamı

Dışarıdan hep hüzünlü görünürmüşüm

HAYAT BİLGİSİ

Güzel olmak isterim ama yorgunum

◊ Kartvizitiniz çok kalabalık. Tek bir hakkınız olsa hangisini kullanırdınız: Makyöz-oyuncu mu, makyöz-şarkıcı mı?

- Hiçbirinden vazgeçmem. O kadar zor ki. Beni ben yapan mesleğim makyözlük olduğu için o hep benim hayatımda olacak. Diğerlerindeyse yan yan gideceğim ben.

◊ 25 yaşınıza dönmek mi, Dolmabahçe Sarayı mı?

- Dolmabahçe Sarayı kalsın. 25 yaşıma dönmek isterim. Fiziksel olarak isterim. Her kadın gibi güzel olmak isterim ama yorgunum. Bir daha buraya gelene kadar çok yorulacağım. Gençlik başka. “Gençlik bilebilse, ihtiyarlık yapabilse” demişler.

◊ Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ama çirkin doğmak mı, fakir ama güzel doğmak mı?

Haberin Devamı

- Dünyaya kartvizitle gelenlerden değilim. Kartvizitli gelenler var. Onların şansı farklı. Ama insan kendi hayatını kendisi güzelleştirir. Bunların ikisini de silersem akıllı ve çalışkan olmak derim.

◊ Para saadet getirir mi, getirmez mi?

- Para, huzur ve konfor demek. Teknoloji gelişti, soba yakmıyorsun, derede çamaşır yıkamıyorsun, bunları sağlayan para. Hayatına kalite katıyor.

◊ Mantık mı, içgüdü mü?

- Keşke daha mantıklı olabilseydim. Koç burcuyum. Biraz kafayla dalıyorum olup bitene. Ama içgüdülerim beni hiç şaşırtmadı.

◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?

- Sevgiliden korkmam, alt ederim ben onu. Ama düşmanımın bana nerede kötülük yapacağını bilmek isterim.

KÜÇÜK KEYİFLER

Benim önümde su dursun ben o suya bakayım

◊ Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?
- Gemiyle yola çıkmak... Treni de seviyorum ama suyun üstünde gitmek daha güzel.

◊ Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
- Deniz-kum-güneş! “Denize girer misin, kuma yatar mısın, güneşin altında durur musun?” diye sorsan hiçbiri yok. Ama benim önümde su dursun, ben o suya bakayım...

◊ Bodrum-Gümüşlük mü, Çeşme-Alaçatı mı?
- E tabii ki Gümüşlük. Vazgeçilmezim, fırsat buldukça yaşadığım yer. Kız kardeşim Bodrum’da yaşıyor. Yazın ömrü uzun bence oralarda. O çok güzel bir şey.

◊ Peki İstanbul’un... Yemekleri mi, sesleri mi?
- Yemek olanağı çok. O yüzden yemekleri. Çeşit çok fazla.

◊ Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?
- Anadolu Yakası’nda oturuyorum ama Avrupa Yakası’nı daha çok seviyorum. Daha hareketli.

ÖZEL MESELELER

Bazı insanlar affetmeyi de hak etmez

◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?

- Âşık olamamak daha kötü. Birçok insan bunu yaşıyor ve acısını biliyor. Ne güzel ki çabucak geçiyor. Sakın aşk acısı bitmiyor sanmayın. Bitecek. Bunlar başka kötü acılara benzemez. Çok daha güzel insanlar giriyor hayatlara...

◊ Aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?

- Çantada keklik olamadım ben. Ben alıcı kuşum. Tok gözlü bir kuşum hatta.

◊ En çok hangi dekoltenize güvenirsiniz: Sırt mı, bacak mı?

- Sırtı güzel bir kadın olamadım. Genetik yapı ve mesleki deformasyondan. O yüzden bacaklarım diyeyim.

◊ Gece hayatında hangisi çok iç gıcıklar: Göz kırpmak mı, göz kaçırmak mı?

- Göz kırpmak bana ayıp gelir. Göz kaçırmak daha terbiyeli. Kaçamak diyor ama yine altında bir terbiye yok. (Gülüyor)

◊ Affetmek mi, unutmak mı?

- Unutmak. Çünkü bazı insanlar affetmeyi de hak etmezler. Onlara o hakkı vermem. Unutmayı tercih ediyorum.

◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin omzunda ağlamak mı? Neden?

- Tek başıma ağlarım. Birinin omzunda ağladığında o kişiye de sıkıntı yüklüyorsun. Tek başına ağla, hallet meseleyi bitsin.

POPÜLER ŞEYLER

Bir gün Kıvanç’ın annesi olacağım

◊ Hangisinin makyajı daha tablo gibi: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?

- Filiz Akın ile hiç çalışmak nasip olmadı. Henüz tanışamadığıma ve elimin değmediğine üzüldüğüm, ikon bir kadın. Türkan Şoray ise benim için bambaşka. Onunla eğlenirsiniz ama başka bir profesyonellik hissedersiniz. Herkesten önce sete gelir ve siz de orada olmak zorundasınızdır. Ondan sonra gelmeye utanırsınız.

Dışarıdan hep hüzünlü görünürmüşüm

◊ Eski bir hatıranın yadına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?

- Tabii ki Sezen. Ajda bir kenarda dursun. Ajda ile benim başka bir ilişkim var. Ama Sezen Aksu’yu tarif etmeye dilim yetmez.

Dışarıdan hep hüzünlü görünürmüşüm

◊ Beren Saat mi, Serenay Sarıkaya mı?

- Her ikisi de uzun zamanlar oyunculukta var olacak kişiler. Ben belki olmayacağım ama Serenay veya Beren yaşlı insanları da oynayacak. Uzun yıllar bu sektörde varolacaklar. Hissediyorum.

◊ Kıvanç Tatlıtuğ mu, Burak Özçivit mi?

- Tabii ki Kıvanç. Aramızda hemşerilik var. Bir gün onun annesi olarak rol alacağımı biliyorum.

GÜNDELİK HALLER

Canım, ciğerim veya böbreğim daha samimi

◊ Size “Abla” diye hitap edilmesinden hiç hazzetmezmişsiniz. Yaş meselesi mi, bir Rumeli tavrı mı?
- Biraz Rumeli tavrı. Yaş meselesine takılmam ben. Birinin annesiyim, birinin teyzesiyim. Ama bana bir başkası neden abla, teyze ya da nene desin? Herkes ismimle hitap edebilir. Ağızlara Suzan Hanım geliyorsa, bunu herkesten duymak istemem. Suzan, Suzi, Suzicim, canım, ciğerim veya böbreğim daha samimi geliyor.

HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...

◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?
- Gece.

◊ Tavla mı, satranç mı?
- Satranç.

◊ Twitter mı, Instagram mı?
- Instagram.

◊ Çaycı mısınız, kahveci mi?
- Çay.

◊ Kedi mi, köpek mi?
- Köpek.

◊ Güneş mi, ay mı?
- Güneş.

◊ Peki gündoğumu mu, günbatımı mı?
- Gündoğumu.

 

Yazarın Tüm Yazıları