Sultanahmet’de bir Japon

Geçtiğimiz hafta sonu aceleyle Ege’deki işlerimi bırakıp apar topar İstanbul'a döndüm zira Pazar günü Japonya’da halka açık olmayan en büyük şirketlerden birinin sahibi ve yöneticileri ile Sultanahmet’deki bir yemekte bir araya gelecektim.

Haberin Devamı

Bu yemek özellikle önemliydi çünkü 4. jenerasyon tarafından yönetilen ve yaklaşık 1 Milyar dolarlık ciroları olan bu şirket son yıllarda çok iddialı bir dönüşüm yolculuğuna başlamıştı. Üç jenerasyonun fiziksel ürünlerle büyüttüğü şirket artık 4. jenerasyonda bir yazılım şirketine dönüşüyordu. Dijital dönüşüm projeleriyle nefes alıp veren biri olarak mutlaka bulunmam gereken bir toplantıydı.

Bugün, üretim konusunda derin tecrübeye sahip Japonya ve Almanya gibi ülkeler üretim alanındaki liderliklerini Endüstri 4.0 ile tekrar elde etmeye çalışıyor.

Tüketici teknolojilerinde öncelikle Amerika (Google), şu anda da Çin (Tencent) liderlik ediyor.

Ancak üretim teknolojileri veya endüstriyel internet olarak da isimlendirilen alan, tüketici teknolojilerine göre çok daha komplike. Almanya ve Japonya gibi üretim teknolojilerinde derin deneyime sahip ülkeler bu tecrübelerini büyük veri ve robotik ile birleştirerek müşterileri için yeni ve geliştirilmiş değerler yaratmak için çalışıyor. İşte bu, üretimde gerçek bir devrim anlamına geliyor.

Haberin Devamı

Hafta sonu sohbet imkânı bulduğum Mana-san da, robotik ve büyük veri alanındaki çalışmalarından bahsediyordu.

Şu anda ülkemizde de birçok üretici ve fabrika, sahip oldukları veya erişebilir oldukları verinin büyük bir kısmını tanımıyor ve kullanamıyor. Veri temelli servisler günlük hayatta her an elimizin altında. Google Haritalar uygulamasını düşünün. Eğer canlı veri olmasaydı bu uygulama iki nokta arasındaki belli başlı yolların bilgisine sahip olurdu. Ancak var olan canlı veri ile bu uygulama size optimize edilmiş trafik haritasını verebiliyor. İşte verinin aynı şekilde üretimin ve fabrikanın içine entegre edildiğini düşünün. İşte dijital ekonomideki kârlı dijital fabrikalar bunlar olacak.

Üretim bandından canlı veriyi alarak, bulutta analiz ederek, üretimde katmanlı bir verimlik oluşturabileceğiz. Kaliteyi anlık olarak monitör etme imkânı oluşuyor.

Şu anda Türkiye için en büyük engel ülkemizde yetersiz fiber network ağının bulunmasıdır. Zira veriyi buluta taşımak hala çok kolay ve ucuz değil. Eğer devlet gerekli altyapıyı sağlamamışsa, bunu KOBİ’lerden nasıl bekleyeceğiz?

Haberin Devamı

OECD verilerine göre İnternet bağlantısı olanlar içinde fiber ağlara erişim değerlendirildiğinde, Türkiye yüzde 18,3 ile OECD ortalaması olan yüzde 21,2’nin altında kalıyor.

Japonya’da bu oran yüzde 74,9

Kore’de 74,2

İspanya’da yüzde 35

Macaristan’da yüzde 18,4

Fiber ağ ile ülkemizin donatılması, şirketlerimizin endüstriyel teknolojileri kullanmaya başlamasını çabuklaştıracaktır. Siemens, SAP, GE ve Amazon.com gibi birçok büyük şirket endüstriyel üretim teknolojileri ve altyapısına büyük yatırımlar yapmaya çoktan başladı.

Yüz milyarlarca dolarlık küresel şirketlerin yanında bir de 1 milyar dolarlık bir Japon şirketinin endüstriyel bir teknoloji şirketine dönüşmek için çalışmalarını dinlemek doğrusu beni çok heyecanlandırdı. Japonya’da fiber ağlara erişim yüzde 75’lerde. Mana-san dijital dönüşüm yolculuğunda altyapıyı düşünmek zorunda değil. Ege’den aceleyle döndüğüme değdi.

Yazarın Tüm Yazıları