Bir de sonbahar renkleriyle görün

Sonbahar serin rüzgârları ve yağmurlu günleriyle kendini artık iyice hissettiriyor. Bu demek değil ki evlere kapanıp oturacağız. İlk akla gelen şehirlerden değil, güze en yakışan farklı rotalardan bir liste hazırladım size. Yazın bittiğini kabul etmekte zorlananları veya “Biraz daha güneşe ihtiyacım var” diyenleri de unutmadım tabii. Kısacık bilgilerle biraz ilham vermek istedim size. Şimdi tek dileğim; bu satırların bir hayalden başlayıp gerçek bir yolculuğa dönüşmesi…

Haberin Devamı

Cazibesini gölüne borçlu
Ohri

En güzel Balkan kentlerinden biri olan Ohri, cazibesini büyük ölçüde aynı adı taşıyan gölüne borçlu. Avrupa’nın en eski, en derin ve en berrak suyuna sahip göllerinden biri. Eski şehir bölgesi, UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde. Ohri civarında geçmişte 365 kilise varmış fakat birçoğu günümüze ulaşamamış. Dünyanın en eski Slav manastırı olan Saint Pantelejmon ise hâlâ ayakta. Sveti Naum ve Treskavec manastırlarını da görmeyi unutmayın.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
‘Suç ve Ceza’ya ilham vermiş
St. Petersburg

Kanal şehirlerinden biri olan St. Petersburg’da bir kısmı yapay olan 95 kanal var, yerleşim de 42 ada üzerine kurulmuş. Yaklaşık 500 köprüye sahip ‘Kuzey’in Venedik’i geniş bulvarları ve Çarlık Rusya’sından kalan görkemli yapılarıyla gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzel bir kent. Kültür-sanat zenginliğiyle öne çıkan şehir, Rus balesinin de doğduğu yer. Puşkin eğitimini St. Petersburg’da almış, Dostoyevski ise ‘Suç ve Ceza’yı bu şehirde yazmış.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
Şirin bir kaplıca kenti
Karlovy Vary

Türkçesi ‘Karl’ın Banyoları’ olan bu kaplıca cennetinde kışa sağlıklı girmeye ne dersiniz? Efsaneye göre kaplıcalar 1350’de IV. Karl’ın av köpeklerinden birinin bir sıcak su pınarına düşmesiyle keşfedilmiş. 16’ncı yüzyılda da 200’ün üzerinde kaplıca inşa edilmiş. Şehir art nouveau stilinde evleri, parkları ve tiyatrolarıyla dikkat çekiyor. Zamanında Atatürk’ün de bir ay kaldığı bu şirin kentin taşıdığı masalsı izler sonbaharın renkleriyle bir başka güzel oluyor.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
En zengin ülkelerden biri
Monako

Monako Prensliği, Vatikan’dan sonra dünyanın en küçük ülkesi olabilir ama en zengin ve kültür düzeyi en yüksek yerlerden biri. Ülke üç bölümden oluşuyor: Monaco-Ville, Prens II. Albert’ın sarayının olduğu eski bölüm. Adı İspanyolcada ‘Carlo’nun Dağı’ anlamına gelen Monte Carlo kumarhanesinin olduğu kısım ve liman bölgesi La Condamine diğer ikisi. Saint Nicholas Katedrali, Monako Kraliyet Sarayı, Oşinografi Müzesi ve Monako Opera Binası görülmesi gereken yerlerden.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
Bambaşka bir havası var
Bakü

Hazar Denizi’nin kıyısındaki Bakü’nün bambaşka bir havası var. Şehri üç bölüme ayırmak mümkün: İçeri şehir yani eski Bakü, Sovyetler Birliği zamanının Bakü’sü ve yeni şehir. İçeri şehir yerel halk tarafından ‘köhne şehir’ olarak adlandırılan, Ortadoğu’nun en eski meskenlerinden biri. Şirvanşahlar Sarayı, Kız Kalesi, Devlet Bayrağı Meydanı (halkın birliğini simgeleyen 162 metrelik bir bayrak var) ve Kristal Saray mutlaka ziyaret edilmeli.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
Sualtı zenginliklerini keşfedin
Şarm El-Şeyh

Sualtı dünyasını keşfetmeyi seviyorsanız gideceğiniz en güzel adreslerden biri Şarm El-Şeyh. 200 civarında mercan türü ve binin üzerinde balık çeşidine ev sahipliği yapan Ras Muhammed (Muhammed Burnu) Milli Parkı, Avustralya’daki Büyük Mercan Kayalıkları’ndan sonra dalış için en güzel yer kabul ediliyor.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
İlkbaharın ilk günlerini yaşıyor
Buenos Aires

Adını sahip olduğu o latif havadan alıyor. Bizim yarımküre kışa doğru ilerlerken o ilkbaharın ilk günlerinin keyfini sürüyor. Dünyanın en geniş bulvarı, zarafetin adresi Recoleta Bölgesi ve renklerin adeta dans ettiği La Boca Mahallesi görülecekler listenizde olsun. Tigre Deltası size doğanın gücünü hatırlatsın. Müzeleri gezin, tango gösterileri izleyin.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
Yüzde 100’ü Müslüman
Maldivler

Tarihi binlerce yıl önceye dayanan Maldivler’i dünya 1800’lerde keşfetmiş. Portekiz ve Hollanda’nın arasında el değiştiren adalar, 75 yıl İngiliz hâkimiyetinde kalmış. 1965’te bağımsızlığını ilan eden ülkede halkın yüzde 100’ü Müslüman. Kırmızı rengini mercandan alan Cuma Camisi’ni (Male Hukuru Miskiy) görmenizi öneririm.
Bir de sonbahar renkleriyle görün
Doğa yürüyüşü meraklılarına...
Mauritius

Sığ kayalıklar, palmiyeler, Hindistan cevizi ağaçları ve şekerkamışı tarlalarıyla çevrili Mauritius, Afrika’nın güneydoğusundaki bir ada ülkesi. Mauritius Arap tüccarlar tarafından keşfedilmiş, sonrasında adaya Portekizli denizciler ayak basmış. 1968’de bağımsızlığını kazanan ülke, 1992’den beri cumhuriyetle yönetiliyor. Fransız kolonilerinin eserlerini görmek için başkent Port Louis, doğa yürüyüşlerine meraklıysanız 7 Cascades (Yedi Şelale) ile 200’den fazla balık türüne ve deniz canlısına ev sahipliği yapan Mauritius Akvaryumu uğramanız gereken duraklardan. Dünyanın en eski bahçelerinden olan Sir Seewoosagur Ramgoolam Botanik Bahçesi ile Chamarel Köyü’ndeki ‘Yedi Renkli Dünya’ da bence mutlaka görülmeli.

Yazarın Tüm Yazıları