Liyakat

- Listelerdeki eş, dost ve akrabaları ayıklayın.

Güzel.

Kulağa da hoş geliyor.

Ama bunlar ya liyakat sahibiyse?

Niçin ayıklansın?

Birilerinin yeğeni, dayısı, baldızı, eniştesi, özel kalemi, sekreteri, şusu busu olmak suç mu? Ayıp mı?

Hem liyakat arayacaksınız ve - tek ölçü olarak- bunu bağıra bağıra dile getireceksiniz, hem de diyeceksiniz ki akrabaya yer yok.

Niye yok?

Adam sürünsün mü?

Efendim... Nurettin Soyer’in oğlunu nasıl savunduysanız, listelerdeki liyakat sahibi akrabaları da öyle savunmalısınız.

Size “ipsizleri sapsızları listelere doldurun” diyen yok. Ama sırf akrabadır diye kıyım yapmak doğru değil. Soyadı Kılıçdaroğlu bile olsa, hak’eden adamı, hak’ettiği yere getireceksiniz... En azından bari mani olmayacaksınız.

Esasen...

Artık bu kompleksi aşmalıyız.

Biraz cesaret de sergilemeliyiz.

Evet... Hiçbir yeteneği, hiçbir temeli ve birikimi olmayan insanların iltimasla oraya buraya yerleştirildiğini, hatta çok cazip mevkilere atandığını hep görmüşüzdür.

Ama böyledir diye bunun acısını liyakatlı insanlardan çıkaramayız.

Son söz: “Akrabaları ayıklayın” demek “hak hukuk ve adalete aldırmayın” demektir.