Gönül bahçesi

Deniz Baykal’ı dinlerken Demirel’i hatırladım.

Haberin Devamı

Ne alakası var?

Var... Demirel 6 kere gelmiş, 7 kere gitmiş miydi ne? Öyle bir şey.

Kılıçdaroğlu hiç gelmedi ki...

Nasıl gitsin?

 

Beri tarafta Muharrem İnce’yi dinlerken, Abdullah Gül”ü düşündüm.

İnce “İkinci bir Ekmeleddin vak’ası”na peşinen tavır koymakta haklı ama ortada öyle bir aday yok ki... Nerden çıktı bu? Herkes konuşuyor. Konuşmayan sadece Abdullah Gül.

 

Sonra bir daha düşündüm.

Hangi Abdullah Gül bu?

2007’de “Cumhurbaşkanı olmasın” diye barikatlar kurduğumuz Gül mü?

Hani şu, 367 mağduru...

Hani şu, Büyükanıt Paşa’nın laiklik tarifine ilham veren zat...

 

Son olarak da...

Fikri Sağlar’ı dinlerken Erdal İnönü’yü andım.

Haberin Devamı

Onu SHP’ye çok genç yaşta genel sekreter yapan İnönü, taa o zaman ileriyi görmüş olmalı ki, ülkeye iyi bir sosyal demokrat kazandırdı.

 

Her neyse...

Bütün bunlar, dönüp dolaşıp, yine Baykal’ın dediğine geliyor:

-Ya çık ortaya, ya terk et.

Cevap:

-Sizi kapının önüne koyarım.

Nasıl ama?

Demokrat dediğin otoriter olmalı.

 

Unutmadan...

O artık benimCumhurbaşkanım değil” diyenler, şimdi Cumhurbaşkansız mı kaldılar, vah...

Düne kadar saygı duydukları, meşru buldukları, partisiz ve tarafsız bir Cumhurbaşkanı vardı da, onu kaybettiler, öyle mi?

İşte buna çok üzüldüm.

Yazarın Tüm Yazıları