Osman Müftüoğlu

En marifetli vitamin hangisi

17 Şubat 2024
VİTAMİN sözcüğü “Hayat veren amin” anlamına geliyor. İster B, C, A, ister E, K, ister bir başka vitamin olması fark etmiyor, bu mucize doğal moleküllerin her biri hücre, doku ve organ fonksiyonlarımızın düzgün çalışmasına, bizi hastalıklardan koruyup kollamasına, beden ve ruhumuzun formda, fit ve keyifli kalmasına yardımcı oluyor.

Ama bunlardan bir tanesi var ki “diğer vitaminlerden çok daha fazla” görevler üstleniyor. Sanırım o vitaminin adını siz de tahmin ettiniz:
D VİTAMİNİ.

D vitamini “kemik kas bütünlüğümüzün korunmasında, kalp damar sistemimizin verimli çalışmasında, bağışıklığımızın güçlü kalmasında, enfeksiyonların frenlenmesinde, kanserlerin önlenmesinde” ve hatta yeni bir çalışmaya bakılırsa “demansın/bunamanın önlenmesinde” bile bize yardımcı olabiliyor. “Alzheimer’s & Dementia: Diagnosis, Assessment & Disease Monitoring” dergisinde geçtiğimiz mart ayında yayımlanan önemli bir araştırmaya bakılırsa D vitamini takviyesi beynimize demansı azaltabilecek bazı faydaları da sağlayabiliyor. Araştırmanın sonuçlarına bakılırsa düzenli, akılcı ve yeterli D vitamini takviyesi bellek dostu olarak da işe yarıyor.

RAHATINIZI BOZUN

Yazılarım ve konferanslarımda sık tekrarladığım önemli bir cümle var: “EĞER SİZ RAHATINIZI BOZMAZSANIZ BİR SÜRE SONRA RAHAT SİZİ BOZAR!”

Bu kısa cümlede anlatmak istediğim aslında son yıllarda sık gündeme gelen “hormesis-sağlıklı yaşam” ilişkisini özetlemektir. Peki, kimdir, nedir, neyin nesidir bu hormesis?

Yazının Devamını Oku

Alzheimer’ın sonu geldi mi

15 Şubat 2024
SON birkaç ayda ardı ardına gelen olumlu haberlere bakılırsa yaşlılık çağının amansız düşmanı Alzheimer hastalığıyla mücadelede bizi yeni ve güzel avantajlar bekliyor.

Biliyorsunuz ilk iyi haber geçtiğimiz günlerde “yeni Alzheimer ilaçları”ndan geldi. İlaç üreticileri bize yeni ürettikleri 2 molekülün (LECANEMAB ve DONANEMAB) Alzheimer tedavisi ile önemli avantajlar sağlayabileceğini müjdeledi. Hatta bu ilaçlardan biri (LECANEMAB) gerekli yasal izinleri de aldı. Şimdi de çok daha iyi bir haberle karşı karşıyayız: Bilim insanları birkaç gün önce demans hastalarına kesin teşhis konulmadan 15 yıl önce bile o kişilerde demans riskini tahmin edebilecek yeni bir kan testine doğru önemli adımlar attıklarını açıkladılar. Detaylara gelince...

İYİ HABER BU 4 PROTEİNE DİKKAT!

Araştırmacılar Nature Aging dergisinde yayımladıkları makalede Alzheimer hastalığı veya vasküler demans gelişen kişilerde “Gfap, Nefl, Gdf15 ve Ltbp2” adlı 4 ayrı proteinin alışılmadık seviyelerde yüksek olduğunu belirlediler. Ulaşılan sonuçlara bakılırsa demans sürecinde beyinde oluşan inflamasyon/iltihaplanma, astrosit adı verilen hücrelerin Alzheimer için bilinen bir “biyobelirteç” kabul edilen Gfap’ın aşırı üretimini tetikleyebiliyor. “Yüksek Gfap’lı kişilerde” ise demans gelişme olasılığının “düşük Gfap’lı kişilere” oranla 2 kat daha fazla olduğu anlaşılıyor. Araştırmanın detaylarına girip kafanızı daha fazla karıştırmak istemiyorum. Şimdilik önümüze konan ilk bilgiler şunlar: Eğer bu kan testiyle umulan sonuçlara ulaşılabilirse -ki öyle anlaşılıyor- bunama sorununun erken teşhisi için yeni bir teste sahip olacağız. Ve bu yeni test sayesinde 15 yıl sonra başlayabilecek bir bunama problemini bile bugünden yüzde 90 doğruluk payıyla tahmin edilebileceğiz. Kısacası görünen o ki Alzheimer’ın teşhisinde de tedavisinde de muazzam adımlar atılıyor.

HATIRLATMA ALZHEIMER’IN 10 ÖNEMLİ İŞARETİ

İsterseniz gelin şimdi de bu köşede daha önce de yayımladığım “ALZHEIMER’IN 10 ÖNEMLİ İŞARETİ” yazısını yeniden bir hatırlayıp bilgilerimizi yeniden tazeleyelim. Hazırsanız buyurun...

Yazının Devamını Oku

Magnezyum pazarda, manavda markette de var

12 Şubat 2024
Tam bir magnezyum fırtınasıyla karşı karşıyayız. Herkes bir şekilde magnezyum eksikliğini tamamlama telaşında.

Oysa eğer sağlıklı beslenen biriyseniz magnezyum takviyesine pek ihtiyaç duymazsınız. Ama bunun için hangi besinler magnezyum zengini öğrenmek ve bir kenara not etmek zahmetine katlanmanız lazım. Kısacası aslında markette, manavda ve köşe başındaki bakkalda bile magnezyum deposu besinler var. Yeterki siz onlardan faydalanmayı bilin. Peki, o besinler hangileri diyorsanız aşağıdaki/yandaki tabloyu kesip saklamayı da ihmal etmeyin.

KESİP SAKLAYIN

MAGNEZYUM ZENGİNİ BESİNLER

ISPANAK: 1 su bardağı 157 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın yüzde 40’ı)

PAZI: 1 su bardağı 154 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın yüzde 38’i)

AVOKADO: 1 orta büyüklükte 58 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın %15’i)

İNCİR: 1 orta büyüklükte 50 mg. magnezyum içerir. (Günlük ihtiyacın yüzde 13’ü)

SİYAH FASULYE:

Yazının Devamını Oku

Otofajiden faydalanın

10 Şubat 2024
Yaşımız ilerledikçe HÜCRESEL ÇÖPLERİMİZ de yavaş yavaş artıyor...

Ve biriken o çöpler de hücrelerimizi daha kötü ve hızlı yaşlandırıyor. Bu nedenle hem az yiyerek çöp üretimini azaltmak hem de çöplerini temizlemesi için hücrelere yardımcı olmakta fayda var.

İşte tam da bu noktada OTOFAJİ MUCİZESİ devreye giriyor. AZ YİYİP AÇLIK SÜRESİNİ DE UZATABİLİRSEK hücre hem daha az çöp üretiyor hem de enerji ihtiyacını kendi çöplerini yakarak karşılamaya yani OTOFAJİ YETENEĞİ’ni devreye sokmaya başlıyor.

Otofajinin sözlük anlamı “kendi kendini yemek”. Durumun bilimsel açıklaması ise oldukça farklı. Otofajide hücrelerimiz kendi kendilerini değil, üretim artığı toksik atıklarını, yaşlanmış parçalarını, döküntülerini, toksinlerini yiyerek beslenmeye başlıyor. Otofaji sürecine giren hücreler içlerindeki “lizozom” isimli minik yapıların da yardımıyla “kendi atıklarını” tüketerek yaşamını sürdürmeye başlıyor. Neticede, hücre de beden de beslenme çabasının getireceği zahmetlerden, yüklerden, toksik atıklardan kurtuluyor. Daha önceki üretim atıklarını, yaşlanmış parçalarını enerji kaynağı olarak kullanıp bir tür “iç temizlik”, bir çeşit “doğal detoks” sürecine giriyor. Kısacası otofajide adeta bir “arınma”, toksinlerden kurtulup hafifleme durumu söz konusu. Ve tabii ki bu olumlu gelişmeler aşağıdaki kutuda okuyacağınız muhtemel 10 faydayı sağlıyor.

Otofajinin faydalarını bilimsel olarak araştıran Japon bilim insani Yoshinori Ohsumi 2016’da Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı. Peki otofajiyi ilk keşfeden kim ya da kimler? Otofajinin geçmişi insanlık tarihi kadar eski. Oruç onu devreye sokmanın en etkili yollarından biri ve ilki. Çünkü günde 12 saati geçen, 14-16 saatlik açlık kürleri bu hedefe ulaşmak için yeterli. Eğer oruç sürelerini daha sık ve düzenli tekrarlayabilirseniz de açlıkla geçireceğiniz 14-16 saatlik periyodu yalnızca su içmekle sürdürürseniz otofajiyi tetiklemeniz mümkün olabiliyor. Muhtemelen de bu nedenle “iki öğün beslenme” metodu özellikle orta yaşlardan sonra taraftar bulmaya başladı. Özeti şudur: Eğer otofajiden faydalanmak istiyorsanız günde iki öğünle beslenmeyi deneyebilirsiniz.

KISA BİLGİ

 

K2 VİTAMİNİNE NEDEN İHTİYACIMIZ VAR

Yazının Devamını Oku

Unutmadık unutmayacağız ama...

8 Şubat 2024
TAM 365 gün önce sadece 65 saniye süren muazzam bir “ULUSAL TRAVMA” yaşadık.

Büyük bir felaketti. Ve zaten bu nedenle de “100 YILIN/ASRIN DEPREMİ” olarak tanımladık. Haklıydık, 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Kayıplarımız arasında hâlâ yeri yurdu bilinmeyen, ölü mü sağ mı olduğu bugün bile netleşmeyen pek çok çocuğumuz, gencimiz, yaşlımız var. Özetle büyük kayıplar verdik. Ve her büyük kaybımızdan sonra olduğu gibi bu kayıpları da maalesef “UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ!” gibi iki sözcükle özetleyiverdik. Peki, yeterli mi? Asla! Neden asla? Cevabı ben değil, hepimizin kıymetli hocası, ağabeyi İlber Ortaylı versin... Hazırsanız buyurun...

UNUTMAYIN

İLBER ORTAYLI’YI DİNLEYİN

İlber Hoca bakın ne diyor: “Bazı şeylere dikkat etmemiz lazım; depremde yetim, öksüz kalan çocuklara hepimizin destek olması şart. Bu işi Aile Bakanlığı’na bırakarak -vebalden- kurtulamayız. O çocukların şefkate ve yakın ilgiye ihtiyaçları var. Türk halkı bu iyi niyeti gösteriyor, hükümetin de bu iyi niyeti anlaması ve bilhassa Aile Bakanlığı’nın bu konuda özverili çalışmaya devam etmesi lazım. Acıların üzerine konuşmak çok zor. Yaraların sarılması için ‘GÖNÜLDEN DESTEK OLMAYA DEVAM ETMEMİZ’ şart. Vatanımızın, tarihimizin gördüğü en acı olaylardan biri. Sadece yıldönümlerinde anarak geçiştirilecek bir hadise değil. Savaşlarda ve muhaceretlerde bile bu kadar acı üst üste gelmemiştir.”

ÖZETİ ŞUDUR: Vatandaş olarak bizlerin de derlenip toparlanması çok zorlu günler içinden geçiyor olsak da özellikle deprem sonrası öksüz ve yetim kalan çocuklara yardımcı olması vazgeçilmez ve öncelikli toplumsal görevdir.

Yazının Devamını Oku

Hepimiz hastayız

5 Şubat 2024
Doğrusunu söylemek gerekirse sadece biz değil, Kuzey Yarım Küre’de kışı yaşayanların önemli bir bölümü hasta.

Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarında hatta bir ölçüde bronşit ve zatürre gibi akciğer enfeksiyonlarında muazzam bir artış var. Üstelik bu yıl virüsler adeta “takım halinde saldırılar!” yapıyor. Vakaların önemli bir bölümünde “inflüanza A/B, COVID-19 ve rhino virüs enfeksiyonları” aynı anda ya da birbiri ardına bizi yatağa düşürebiliyor. Bu üçlü salgın nedeniyle de bazı ülkeler “tripledemic alarmı” vermeyi bile tartışıyor.

TAVSİYEM ŞUDUR: Okulların yeniden açılacağı bu yeni haftayla birlikte biraz daha tedbirli olmamız “kalabalık alanlarda maske kullanıp yakın temastan kaçınmamız, kişisel hijyene dikkat edip ellerimizi sık sık yıkamamız, öksürürken aksırırken ağzımızı kapamamız ve bulunduğumuz kapalı ortamları fırsat buldukça havalandırmamız” gerekiyor.

KISA BİLGİ BU YIL HANGİ VİRÜSLER ÖN PLANDA

Bu yıl görünen virüs enfeksiyonu vakalarının birinci sırasında enflüanza A ve enflüanza B var. Özellikle inflüenza A (DOMUZ GRİBİ) çok ağır ve uzun seyretme eğiliminde. İnflüenza enfeksiyonlarını RHINO VİRÜS VE RSV ENFEKSİYONLARI izliyor. COVID-19 hem biraz daha gerilerde kalmış durumda -ki iyi ki öyle oldu- hem de eskiye oranla biraz daha hafif seyrediyor (çok şükür!) ve daha az can yakıyor.

İYİ BİLGİ E VİTAMİNİ ZENGİNİ BESİNLERDE İLK 10

BİR:

Yazının Devamını Oku

Sevindiren haber... İnsülin iğnesi yerine çikolata

3 Şubat 2024
Teknoloji ve biyolojideki baş döndürücü gelişmeler sağlık alanında da olumlu yeniliklere kapı açıyor.

Örneğin “biyoteknoloji” ve “nanoteknoloji” birleştirilince şeker hastaları, özellikle Tip 1 diyabetliler için muazzam bir umuda ve rahatlığa ve de mutluluğa dönüşebiliyor.

Bilindiği gibi dünyada milyonlarca şeker hastası var ve bunların önemli bir bölümü insülin iğneleri kullanarak sağlıklarını koruyabiliyor. Norveç ve Avustralyalı bilim insanları tarafında yürütülen ortak çalışmanın sonuçları ise bize yeni ve farklı ufuklar açabilecek gibi gözüküyor: Görünen o ki bir parça çikolatanın içerisine nanoteknoloji sayesinde yerleştirilebilecek insülin molekülleri ile kan şekerini ayarlama çözümünü insülin iğnelerinden çikolata tabletlerine taşıyabileceğiz.

Bu önemli ve yeni çalışmanın sonuçlarına bakılırsa “kapsül formunda ya da küçük bir parça çikolatanın içine yerleştirilerek vücuda insülin kazandırmak” mümkün olabilecek. Umalım ki sonraki çalışmalar da bu olumlu ilk verileri desteklesin, insülin iğnelerinin yerini çikolata tadında tabletler ya da kapsüller alsın.

İNSÜLİN NEDİR NE YAPAR

İnsülin

Yazının Devamını Oku

Uykumuz krizde

1 Şubat 2024
Muazzam bir “uyku krizi” daha doğrusu “uykusuzluk problemi” ile karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?

Eğer bu önemli problemin hâlâ yeterince farkında değilseniz aşağıda sizlerle paylaşacağım bilgileri lütfen dikkatle ve tekrar tekrar okumanızı tavsiye ederim. Hazırsanız buyurun...

KÖTÜ HABER

UYKUSUZLUK: PÜSKÜLLÜ BELA

Nörobilimci ve uyku uzmanı Dr. Matthew Walker adeta bir “PÜSKÜLLÜ BELA” haline gelen bu önemli sorunun altını yıllar önce yazdığı “Niçin Uyuruz?” kitabında oldukça sert ve uyarıcı cümlelerle bize net ve açık olarak anlatmıştı. Prof. Walker’a göre, “Uyumak beynimizin öğrenme, ezberleme ve mantıklı karar verme dahil pek çok işlevini destekliyor, duygularımızı yeniden düzenliyor, bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, metabolizmamızın ince ayarını yapıyor ve iştahımızı dengeliyor. Rüya görmek ise beyne geçmişte ve yakın zamanda edindiğimiz bilgileri harmanlayabileceği görsel bir gerçeklik alanı sunarak yaratıcılığı arttırıyor”.

Kısacası uyku son derece önemli bir fizyolojik ihtiyaç, uykusuzluk düşündüğümüzden çok daha ciddi bir sağlık problemi ve püsküllü bir bela. Bu önemli sorunun ciddiyetle araştırıldığı bir başka kitap daha var...

BİR KİTAP

Yazının Devamını Oku