Düşünüyorum lüks nedir

Aslında ben değil, Tuba Büyük-üstün düşünüyor.

Haberin Devamı

Çünkü geçtiğimiz günlerde bu konuya dair bir video paylaştı Büyüküstün.
Şöyle diyordu videoda:
“Düşünüyorum, lüks nedir? Çok paran olması ve o parayla arabalar jetler, çantalar alabilmek midir lüks? Ya da özel parçalara sahip olmak mıdır? Tek, başka kimsede olmayan? Ya da sadece kendin olabilmek midir? Basit olabilmek, sakin, sade ya da deli. Her nasılsan öyle, kendin olabilmek. Başka şeylere ihtiyaç duymamak mıdır acaba lüks?”
Haliyle videodan sonra düşündüm, nedir lüks diye?
Bence lüks, hem böyle bir videoyu oturup çekmek hem de bu konuyu o kadar önemseyecek denli vaktinin olabilmesidir.
Aslında son zamanlarda Tuba’nın çektiği türden videolara çok sık rastlıyorum.
Bu videolarda herkes kendine göre hayata dair dert ettiği meseleleri çözümlemeye çalışıyor.
Ama bunu tek başına değil, kameraya konuşmak suretiyle, herkesle paylaşarak yapıyor.
Doğrusu o noktada aradığım yegâne şey samimiyet oluyor.
Hayatla ilgili o meseleyi çözemediğin için mi herkesle paylaşmak istiyorsun? Ya da çözdün ve herkese bunun mesajını mı iletmek istiyorsun?
Yoksa tek derdin “dijital hayat koçu” olmak mı?
Mesela, kahrolası instagram algoritmasından dolayı sürekli denk geldiğim bir dijital hayat koçu ciddi bir şekilde şu klişe analizi sunuyordu takipçilerine:
“En büyük zenginlik zaman. Zamanını kendin kontrol edebildiğinde zenginsin.”
Bari değişik bir şey söyleyin değil mi?
Biraz kafayı çalıştıralım, yeni bir şey öğrenelim.
Ama yok, hep aynı şeyler dönüyor ve maalesef bunun da alıcısı derya deniz.

Haberin Devamı

Yılın en büyük çemkirmesi

Taksim’deki Gezi İstanbul ya da bilinen ismiyle Gezi Pastanesi aşırı sitem dolu bir mesaj yayınlayarak kapandığını duyurdu.
Mesajlarının sonu şöyle bitiyordu: “Tüm bu süreçte yaşadığımız hiçbir zorlukta yanımızda olmayan ve onlar için varolduğumuzu zannettiğimiz kitlemizin, bizi bizimle baş başa bıraktığını görünce ayrılma zamanımızın geldiğini anladık ve sonlandırdık”.
Peki haklılar mıydı?
Bana kalırsa, hayır.
Çünkü çemkirdikleri ve “sizin için varız” dedikleri kitle, sadece Gezi İstanbul’dan değil, Taksim ve Beyoğlu’ndan uzun süre önce koptu.
Hem Taksim tarafı değişip başka bir kimliğe büründüğü için hem de artık herkes yaşadığı mahallede bin türlü alternatif bulduğu ve trafikten dolayı semtler arasında dolaşmayı sevmediği için...
Yani Gezi İstanbul kitlesine çemkirmek yerine kente dair okumaları çok daha erken yapıp “Ne yapmalıyız”ı düşünebilirdi.
Kapanma mesajlarında haklı bulduğum tek nokta ise hemen mekanlarının yanına dikilen, ilk gördüğümde yeni bir inşaat başlıyor herhalde diye düşündüğüm, devasa demir heykel...

Haberin Devamı

Son zamanlardaki çok iyi ve çok fena iki şey

◊ ÇOK FENA: Twitch yayıncısı Yaren Çakar’ın Okan Buruk’un oğlu hakkında söylediklerinin çirkinliği. Ve bir de bu sözlere destekçi bulabilmesi...
◊ ÇOK İYİ: Mabel Matiz ve Kardelen’in düeti “Severim”. Hip hop arabesklere ya da cover’lara teslim olmuş müzik alemine, nefis bir disko esintisi olmuş bu düet. Şu sözleri de cuk: “Saptırma konuyu, kızdırma deliyi, sana benden âlâ şiir bulunmaz.”

Yazarın Tüm Yazıları