Bu polemikte kazanan yok

Fazıl Say ve Farah Zeynep Abdullah arasında Yılmaz Güney üzerinden çıkan polemiğe bakınca dışardan görünen şu:

Haberin Devamı

1. BİR FİKRE KARŞI BİR SORU

Fazıl Say geçmişten örnekler verip Caravaggio’nun işlediği cinayetten, Bach’ın düellolarda çok sayıda ölüme sebebiyet verdiğinden, Beethoven’ın tacizciliğinden, Brahms’ın evcil hayvanları katleden biri olduğundan bahsediyor...
Ve özetle diyor ki, bunlar hep konuşulur ama sanatçıların özel hayatlarında yaptıklarını yaşadıkları dönemin koşullarıyla değerlendirmek lazım. Yılmaz Güney’i de öyle...
Farah Zeynep Abdullah da Hakan Gence’ye verdiği röportajda buna karşı çıkıyordu:
“Katil ama çok güzel filmler çekiyor, sapık ama güzel resim yapıyor, ırkçı ama güzel şarkı söylüyor. Bu deli-dâhi dönemlerini geçtik artık.”
Evet, doğru. O dönemleri geçtik ve şu an yeni ve daha hassas bir dönemdeyiz.
Bu dönemin değer yargıları geçmiştekiyle aynı değil.
Fazıl Say’ın Farah’ın söylemine karşı geliştirdiği tek tez ise şu soru:
“O dönem bittiyse peki hangi dönem başlayacak? Instagram’daki iki plaj fotoğrafının, Twitter’da iki polemiğin olduğu dönem mi?”

2. FAZIL SAY’A YAKIŞTIRAMADIM

Tam tartışma güzel bir noktaya gelmişken olayın koptuğu noktaya geliyoruz şimdi. Fazıl Say’ın Farah Zeynep Abdullah’ı “Yol filminde figüran bile olamayacak niteliksiz dizi oyuncusu ve hadsiz” şeklinde tanımlamasına...
Yakıştıramadım Fazıl Say’a. Bunun adı kötülük. Polemiğe girmek değil.
Üstelik herkesin birbirine had bildirmeye çalıştığı bir dönemde Say’ın bu söylemi kullanması üzücü.

3. O DA DUYGULARINA YENİK DÜŞMÜŞ

Gel gör ki Farah Zeynep Abdullah’ın Say’a verdiği yanıtın da savunulacak bir yanı yok.
Tam tersi davranıp Say’a olgun bir şekilde yanıt vermek yerine o da duygularına yenik düşmüş.
“Ahmakça” yazıp konuyla ilgisiz ve gereksiz detay vererek... (“Dün gece benim telefonumu istedin”)
“Konserinin linkini paylaşmayı unutmuşsun” deyip link paylaşmak suretiyle karşı tarafı küçümsemeye çalışarak...

4. NE GARİPTİR Kİ...

Ve ne gariptir ki ikisinin birbirlerine laf sokmaktaki hoyratlığının geri plandaki öznesi de Yılmaz Güney.

5. KISACASI...

Bu polemikte kazanan yok. Gönül isterdi ki sadece fikirler çarpışsın.
Ama maalesef, devreye kişisel laf sokmalar girince geriye sadece ekşi bir tat kalıyor işte.

Şehir Atlası

Haberin Devamı

◊ CLOVE GELİYOR
İstinye Park’a yeni bir restoran geliyor, ismi Clove.
Casa Lavanda’nın sahibi şef Emre Şen, Morini’nin ortaklarından Yaprak Baltacı ve Başak Soykan’ın beraber açacağı Clove şehre yeni bir hareket getirecek gibi...

◊ UPPERIST’İN KIŞLIĞI
The Marmara Taksim’in teras katındaki Upperist kış sezonu için kapalı yerine geçti ve dün itibarıyla Okra’nın yanı başındaki yere konuşlandı.
Disko toplu duvarlarını çok beğendiğim kışlık Upperist, New York’taki The Standard Oteli’nin tepesindeki kulübü de andırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları