Deprem bölgesinde nitelikli işgücü sorunu var

KAHRAMANMARAŞ depremlerinin birinci yıldönümünde bölgeyi ziyaret ettim. Geçen yıl depremden birkaç hafta sonra Kahramanmaraş ve Antakya’ya giderek; ildeki sanayiciler ve işletmelerle bir araya gelmiştim. Sonrasında da birçok defa kimi zaman sigortacılarla kimi zaman da sanayicilerle başta Kahramanmaraş olmak üzere depremden etkilenen illeri ziyaret etmiştim.

Haberin Devamı

Depremin yıldönümünde bu sefer Türkiye Sigorta Birliği’nin üyeleri ile önce Adana’ya oradan da Osmaniye ve Antakya’ya geçtik. Açıkçası deprem sonrasında Osmaniye’ye gitmemiştim; o nedenle de bu sefer önceliği oraya verdim. Bir önceliğim daha vardı; Antakya. Bana göre Antakya, depremin en yıkıcı etkisini yaşayan kentti. Adeta yıkık, yarı yıkık binalardan başka bir şey görülmüyordu. Beni en çok etkileyen ise o konutlarda, rüzgârda uçuşan perdeler oldu. Kent bomboştu; ortalarda kimseler yoktu. Tek tük insanlar yıkık binalardan oluşan sokaklarda ellerindeki torbalarla –ki, içlerinde ne olduğunu bilemedim, sormaya da cesaret edemedim-  bir sokaktan, diğerine dolaşıp duruyorlardı. Bu söylediğim, depremden birkaç hafta sonraki manzara.

GÖÇ EDENLER GERİ DÖNECEK

Haberin Devamı

Şimdi mi? Önce Osmaniye’den başlayayım. Yıkılması gereken binalar yıkılmış, halen yıkılması gereken binalar var. Kentteki işyeri sahipleri ile konuştum. Yavaş yavaş ekonomik hareketliliğin başladığını, ancak deprem sonrası ciddi göç olduğundan, toparlanmanın zor olacağını söylüyorlar. Şehrin en işlek caddesi olan İstasyon Caddesi artık bomboş. Ama Osmaniyeliler umutlu. Öyle ki, “Daha bir yıl oldu, henüz erken” diyorlar ve ekliyorlar, “Göç edenler geri gelecek, işyerleri yeniden açılacak, eski günlere yine kavuşacağız.” Gördüğüm kadarıyla şimdilik şehrin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir ekonomi dönüyor.

Deprem bölgesinde nitelikli işgücü sorunu var

ŞANTİYE ŞEHRİ, ANTAKYA

Gelelim, Antakya’ya. Açıkçası şaşırdım. Yıkık binaların olduğu yerler artık dümdüz. Sanki bir yerden bakıyorsunuz, şehrin diğeri tarafını görüyorsunuz. Uçuşan perdeler yine var ama tek tük. Antakya, adeta şantiye şehri. Bir taraftan yıkım, diğer taraftan inşaat sürüyor. Şehir, yeniden inşa ediliyor.

Caddeler kalabalık. Ciddi bir trafikle şehrin merkezine ulaşabiliyorsunuz. İnsanlar konteyner kentten çıkıyor, işine gidiyor, akşam geri konteynerine dönüyor. Konuştuğum kişiler, “Eskiden insanlar hem çalışır hem de yiyeceğini kendi ekerdi; şimdi o yok, olmayınca artık dışarıdalar ama dışarısı da halk için pahalı” diyorlar.

Haberin Devamı

Bir sene önce ‘in cin’in top oynadığı Antakya’da insanlar sokaklarda, dükkânlar açılmış; marketler, yiyecek yerleri çalışıyor, alışveriş yapılıyor. Yani, ekonomik aktivite başlamış. Soruyorum; “Ne olmasını bekliyordun ki, hayat devam ediyor” diyorlar.

Yanlış anlaşılmasın, sorun yok mu; sorun çok. Halkla konuştuğunuzda bir dokunuyorsun bin ah işitiyorsun. Barınma, geçinme, sağlık, iş bulamama; bunların hepsi sorun. İş bulamama derken, nitelikli işten bahsetmiyorum. O da başka bir sorun. 

Deprem bölgesinde nitelikli işgücü sorunu var

ÖZEL AFET BÖLGESİ TALEBİ

Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Bünyamin Yavuz ve Meclis Üyesi, aynı zamanda da eski Başkan Hikmet Çinçin ile sohbet ettim. Çinçin, “Depremin ismi Kahramanmaraş ama yıkımın merkezi Antakya” diyor, şehrin yüzde 81’inin deprem nedeniyle yok olduğunu belirtiyor.

Haberin Devamı

İldeki sanayicilerin özel bir isteği var. Hikmet Çinçin, depremin yarattığı yıkımdan sonra uygulanan ekonomik tedbirlerle geri dönüşün mümkün olamayacağını ifade ederek, “İşyeri sahipleri deprem sonrasında sermayesini, tesisini, makinesini bir de bankalardaki kredibilitesini kaybetti. Böyle binlerce işyeri var. Bunları göz önüne alarak ekonomik paketler ve tedbirler uygulanmalı. Antakya yöresi, Hatay, özel afet bölgesi olmadığı müddetçe buralardan geriye dönüş beklenmemeli. Standart tedbirlerle değil olağanüstü tedbirlerle şehri ayağa kaldırabiliriz” şeklinde konuşuyor.

Ahmet Bünyamin Yavuz ise, ekonominin canlanabilmesi için öncelikle barınma sorunun çözülmesi gerektiğine dikkat çekerek, 600 bin kişinin göç ettiğini ve iş dünyasının en büyük sorununun işgücü eksikliği olduğunu söylüyor. Yavuz, “İşgücü kaynağımızı kaybettik. Gidenler de aslında Antakya’nın beyni” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları