Müzik susarsa

Biz konser verdiğimizde, bir sürü eve ekmek girer.

Haberin Devamı

Sahnede, o şarkıların notalarını basıpbizi başka diyarlara götüren müzisyen arkadaşlarımız vardır.
Bas, gitar, davul, keman, ud, klarnet, vokal, piyano, klavye ve daha bir sürü güzel ses.
Onlar hep beraber notaları öyle bir vurur, öyle bir ritim tutturur ki yerinizde duramaz, şarkıya eşlik etmeden yapamazsınız.
Bütün o sahneyi akşama hazırlayan çalışkan karıncalar vardır.
O arkadaşlarımız gece biz uyurken, konser mekanına gelir, orayı sizin için harikalar diyarına döndürür.
Sahnede sesin güzel duyulması için miks masaları kurar, seslerin dengesini ayarlar.
Gecenin karanlığında yükseğe sahne kurar, ışıkları asar, kabloları bağlar, hoparlörleri yerleştirir, müzik aletlerini taşır, ertesi gün sahneyi provaya ve konsere hazır hale getirirler.
Konsere geldiğinizde, kapıda sizi karşılayan, arabanızı park edenlerden tutun da bileti kesen, girişte kontrolleri yapan, temizliği yapan, yiyecek içecek sağlayan arkadaşlarımızı da katınca, ediyor koca bir aile.
O aile olmadan biz konser veremeyiz, siz de belki hayatınızın en unutulmaz günlerinden birini yaşayamazsınız.
Bu güçler, iki elin parmakları gibi birleşir, yokluktan şarkılar çıkarır, geceyi ışıklarıyla büyülerler.
Bazı işler, hep beraber güzel olur. Müzik onlardan biri.
Biri ney çalarsa, birilerinin kulağını bekler.
Bir şarkı duyulmak için çırpınırken, bir darbuka kalçaların dansını ister.
Müzisyenin müzik üretmesi için de sizin dinlemeniz gerekir onu.
Alkışlamasanız bile olur. Ama tabi alkış bizlerin D vitaminidir.
Biz güneşten besin almayız, sizlerden alırız.
Siz eşlik ettikçe, dans ettikçe, alkışladıkça bizi besler büyütürsünüz.
Korona dünyayı ele geçirince, ilk susanlardan biri müzik oldu.
Müzisyenler ve müziğin çalması için gece gündüz çalışan binlerce insan işsiz kaldı.
Udlar, kanunlar duvara dayalı bekliyor, güzelim sesler evlerinde yutkunarak susuyor.
Bazen zannedilir ki şarkı şarkıyı söyleyenindir.
Ama değildir işte.
Hiçbir zaman değildir. O şarkının sözünü, bestesini yazan, düzenleyip müzik enstrümanlarını ekleyenler vardır.
O şarkı çalarken, sesi size duyuran, ışığı kısan, mikrofona kabloyu bağlayan, oraya o gitarı taşıyanlar vardır.
Kocaman bir iştir bu. O devler olmasa biz cüceler ne yapabiliriz ki... Müziksiz yapamayız. Evlere kapanırız, işlere gitmeyiz, okulu bile eve kurarız ama o şarkı çalmazsa olmaz. Müziksiz kururuz. Evler de kurur.
Hayat da kurur.
Sahne sanatlarına emek vermiş arkadaşlarımızın girecekleri bu zorlu kış için, onlara destek olmalıyız.
Bu yazıldığı kadar kolay değil, hepsinin kayıtlı olduğu bir dernek, desteği toplayıp hakkıyla dağıtacak bir merci yok henüz.
Peki acaba Kültür Bakanlığı’nın kapısını çalsak, aklımızdaki senaryoları anlatsak, sesimiz duyulur mu?
Bu binlerce sessiz, işsiz, ekmeğine kavuşur mu? Bu kış müzik sussa bile dilerim müziğin kalbi durmaz.

Yazarın Tüm Yazıları