Festivalin markasını ‘Afişinde Resmetmek’

BİR festival, bir festivale ‘bre festival...’ demiş; ‘Ne farkımız var birbirimizden?’ Hep, ‘böyle hayalî bir soru sorulabilmiş olsaydı’ diye geçirirdim aklımdan... Ve (İKSEV’in 35 yıllık yolculuğunda...) ‘Uluslararası İzmir Festivali’nin vereceği cevabı, merak ederdim. ‘Niyet temiz olunca, akıbet de öyle olurmuş’ hani; yıllar sonra...

Haberin Devamı

 


Nihayet, beklediğim cevabı bu yılın afişinde buldum. Neden mi?
İlk bakışta, ‘pokerdeki 4 benzemez’ misali, uzak düşmüş gibi olsalar da, dünyanın dört bir yanındaki ‘kalburüstü’ festivaller, zaman zaman, doğası gereği benzerlikler gösterir. Nasıl mı? Efendim, repertuvarları benzer bazen; bazen tematik seçimleriyle ‘pişti’ olabilirler. Özel bir topluluğu ağırlamakla öne çıkarken biri, diğeri eşi menendi olmayan bir virtüözü misafir eder; ertesi sezon bunun tam tersi yaşanır... Bir festivalde, bir yıldönümü sahnelenirken, bir başkasında bir anma konseri baş köşededir. Birinde ‘bir ilk’ vitrinlenir, diğerinde ‘bir son’ sahneye çıkar... Bu döngü kaçınılmazdır! Benzemeyen nedir biliyor musunuz? Ve hiç bir zaman da benzemeyecek olan? ‘Festivalin hangi coğrafyada yapıldığı ve hangi geometrik noktayı işaret ettiği...” Yani hangi ülke ve hangi şehrin festivali olduğu ayrıntısı. Bu ayrıntıyı bir ayrıcalığa dönüştürmek ise, evsahibinin işidir. Kentli bilinci, marka değerini, festival şehrinin kimliğine gizlemiştir. Bu giz, herşeyi açık eder işte...
‘35. Uluslararası İzmir Festivali’nin bu yılki afişi, (aynı zamanda İKSEV Yönetim ve İcra Kurulu Üyesi olan...) Mimar-Ressam Ayşe Perin Tatari’nin, ‘mürekkep ve guaj’ ile çalıştığı bir tablonun yansıması olarak hazırlanmış. Yazının başındaki heyecanımı kağıt üstünde görünce, yıllardır stilini hayranlıkla izlediğim Tatari’yi aradım; afişin öyküsü için yardım istedim, beni kırmadılar. Dahası, beni ‘bu kent kimliği vurgusunu ilk siz fark ettiniz’ nezaketiyle onurlandırarak... Sözü kendisine bırakıyorum:

Haberin Devamı

35 YILLIK FESTİVAL
“...Afişi tasarlamak için kağıt ve kalemi elime aldığımda, gözlerimi kapayıp, önce yaşadığım kent İzmir’i hayal ettim. Bir yabancıya anlatsam nasıl anlatırdım? Kuşbakışı baktım, beğenmedim, üzüldüm. Şehircilik ihmal edilmiş ya da başka nedenlerden icra edilememişti. Kişilikli bir mimarisi ve kentin simge binası yoktu. Kent, geçmişinin değerli izlerini adeta yutmuştu... / ... Smirna Agora’sı, Yeşilova Höyüğü, Tepekule ve kazıları, devam etmekte olan tiyatro, eski İzmir’den günümüze kalabilenlerdi. İzmir’de yaşamak Körfez’e bakmaktı... İzmir gökyüzüydü, İzmir denizdi, İzmir günbatımıydı, İzmir maviydi... Karşıyaka sahilindeki çocukluğum; kıyıda ahşap sandalımız, günbatımında babam ile körfez gezilerimiz, deniz kaplumbağaları, yunuslar... Ve diğer tarafta, kentin 35 yıldır süren festivali... Kadifekale, Simirna Agorası, Tepekule, Efes Büyük Tiyatro, Celsus Kütüphanesi, Çeşme Kalesi, Metropolis... Bütün bu mekânlarda, dünyanın en iyilerine evsahipliği yapılmıştı...
35 sayısal olarak, afişte gizli bir leke gibidir. Afiş çok renklidir, çok seslidir, kalabalıktır. Kentin dinamiği, ritmi ve düzensizliği görünür. Çizgiler, kenti, çevresini ve yaşantısını anlatmakla beraber, festivalin neşesi ve coşkusu her noktadadır. Sıcak yaz günlerinde, tatlı bir esintiyle gelen imbat, afişin rüzgarında hissedilir. Kalemim, kalbimin söylediklerini resmetti zannederim...”
Festival programına, sosyal medya çağında, her delikten ulaşabilirsiniz. Asıl, festivalin nerede düzenlendiği fikrini, satmamız gerekiyordu. Çünkü İKSEV, her yıl İzmir’in başka bir köşesini, sanat platformuna çevirerek tazeliyor... Bu yıl, bu afişle, önemli bir kavşak daha dönülmüş olacak diye düşünüyorum, hissediyorum.

AÇILIŞ KONSERİ
Festival’in açılış konseri, 7 Haziran’da AASSM’de... Şef Gürer Aykal yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, (geçen hafta kaybettiğimiz Ahmet Say’ın -kendi kuşağında Türkiye’nin en iyi keman sanatçısı- diye tarif ettiği...) kemanıyla Cihat Aşkın’ı ağırlayacak... AASSM yanında, bu yıl sanatçı ve topluluklar, Efes - Celsus Kütüphanesi’nde, İKSEV’de, Bornova Kültür ve Sanat Merkezi’nde, Kültürpark Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda, Agora ve Çeşme Kalesi’nde sahne alacak. Son buluşma bir ‘Fado performansı’ ve 20 Temmuz 2022 Çarşamba akşamı, Çeşme Kalesi’nde. “TÂNIA OLERIO, vokal / BRUNO CHAVEIRO, Portekiz gitarı / JOÃO DOMINGOS, Fado viyola” üçlüsü ile festivali uğurlayacağız...
Şimdi, bu yılın afişine bir daha bakın lütfen! İKSEV’in, sizi, herhangi bir festivale değil, İzmir Festivali’ne davet ettiğini anlamakta hiç zorlanmayacaksınız... Eli değen, fikri değen, gönlü değen herkese peşin teşekkürlerimle...

Yazarın Tüm Yazıları