Naim Dilmener

Tutku ve kurgu

27 Ocak 2019
“İçimde bir tutku / sürekli bir kurgu / bakınca görüyorum senle hayatı / gel bana, gel bana…” diyor Mustafa Sandal, yeni şarkısı ‘Gel Bana’da.

Yabancı bir şarkı bu; malum olduğu üzere, Sandal’ın eski ilham rüzgarlarının yerinde yeller esiyor. Ama öyle diye pes mi edecekti, ne münasebet; dünyayla bağlarını sağlam tutan bir şarkıcı olarak elbette kulaklarını dışarıya açık tutacak ve iyi olanı -ya da kendine yakışanı- çekip alacaktı. B Praak ve Jaani adlı iki Hintli müzisyene ait şarkı çok melodik ve akıcı. Bilen biliyor, Hindistan bu aralar çok sayıda konuda -bir tür trendsetter gibi- yol gösterici oldu, buna pop da dahil. Şarkının Türkçe versiyonu tam da Mustafa Sandal’ın yapacağı gibi, tutkuyu olur mu, olmaz mı diye hiç düşünmeden kurguyla kafiye pazarına salmak, “Gel bana, gel bana, kime ne, kime ne…” tekrarlarıyla, şarkıyı bir tekerleme şaheserine çevirmek… Neyle mi/nasıl mı? İnsana, “Birileri açsın şu aletin sesini” dedirtecek kadar hafif, dinleyenin kimi zaman duyup duymadığından dahi emin olamadığı bir sesle. Sandal’ın tutkusu belki kurgu değildir ama şarkıcılığı için bu söylenebilir.
Klibe gelince. Yurtdışında çekilmiş ve bir servete patlamış olmalı. Bu konuda o kadar müsrif olduk ki o kadar olur. Bütçesiyle koca bir albüm yapılabilirdi gibi görünüyor. Ama bunu yapacaklarına parayı ‘yurtdışında aşk başkadır’ havalı bir post-Yeşilçam klibine gömmüşler. Sonra da yok müzik bitti, yok şu, yok bu… Nasıl ya da niçin bitmesindi?

Gel Bana Mustafa Sandal DMC ( 5 üzerinden 2 yıldız)

Bunu da görmedik demeyiz artık
‘Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları’nın ikinci ayağının yeni şarkısı Yıldız Tilbe düeti oldu. Tuna Kiremitçi’ye ait ‘Gelse de Ayrılık’, arabeskin o çok güzel Suat Sayın’lı zamanlarına hafiften de olsa göz kırpan bir şarkı. Kiremitçi’nin bu şarkı için Tilbe’yi seçmesi bu nedenle çok yerinde. Düzenlemeyi yapan Hüseyin Çebişci şarkıya -bu da hafiften- bir rock ruhu vermiş. Çok da iyi etmiş. Bu yeni ruha Tilbe de kendini kolaylıkla dahil edebilmiş, kaç zamandır hiç bu kadar iyi olmamıştı sanatçı… Çok sade ve sanki bir konserdelermiş gibi çekilmiş videoda her şey daha da yerli yerine oturuyor. Kiremitçi ve Tilbe’nin birbirlerine bakışları, tavırları; seyredene, işin ‘rol gereği’ olduğunu unutturuyor ve gerçek bir sevdayla karşı karşıya olduğu hissini veriyor. ‘Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları II’nin (Eda Baba, Gözde Öney ve Ece Mumay düetlerinden sonra) dördüncü şarkısı, bu istikrarla gidilirse albüm tamamlandığında yüzleri(mizi) güldürecek.

Gelse de Ayrılık Tuna Kiremitçi & Yıldız Tilbe Pasaj/Garaj (5 üzerinden 3 yıldız)

Yazının Devamını Oku

Bir demet pop

19 Ocak 2019
Ajda Pekkan’dan Sezen Aksu’ya, Murat Boz’dan Demet Akalın’a varana kadar türlü yıldızı birleştiren sekiz disklik bir çalışma: Pop 100 Yeni. Bu albümden şunu görebilmek çok kolay: Pop müziğimiz kendi kendini imha etmiş durumda.


Pop 100 Yeni, Karma, DMC (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ YILDIZ)

Müzik piyasamızın en aktif firmalarındandır DMC. Hem yeni şarkı yayımlama konusunda çok çalışkandır, hem de bunları fiziki format olarak çıkarma konusunda. Bunlardan bir adım daha öne de geçenlerdendir. Muhtelif zamanlarda piyasaya sürdüğü karma albümleri, bir zaman sonra üçer/beşer yan yana getirir ve derli/toplu kutular halinde raflara yeniden koyar.

Sekiz disklik ‘Pop 100 Yeni’, bu çabanın son ürünü oldu. Daha önce ikişer diskten oluşan dört ayrı albüm olarak çıkarılmış ‘Yaz Hit 2018 Vol. 1’, ‘Yaz Hit 2018 Vol. 2’, ‘Yaz Hit 2017’ ve ‘2018 Hit’ albümleri şimdi de tek kutuda. Daha evvel hiçbirini almamışlar için ideal. Tam arşivlik. Son bir-iki yıldır Türkçe pop alanında neler oldu/neler bitti diye merak edenler özellikle arşivine katmalı. Fiyat da epeyce makul.. D&R’da 42.42 TL, Esenshop’ta 43.90 TL.

İşin paket/arşiv tarafı böyle, dört dörtlük. Ama “Pop müziğimiz ne alemde, nereye gidiyor, yenilik var mı yoksa tekrar mı” diye sorarsanız eğer, bu bambaşka bir konudur. Bir kısmı 2017’den, bir kısmı ise 2018’den gelen onlarca şarkının içinde az da olsa iyi ve farklı olanlar var. Bir kısmı da orta halli; “Hiç yoktan iyidir” denilebilecek cinsten. Geri kalanlar ise ne yazık ki “Olsalar da olurdu, olmasalar da” ile “Keşke olmasalardı” arasında gidip,gelmekteler.

 Sekiz disk olur da kadro zengin olmaz mı? Çok zengin. 70’lerin süperleri Ajda Pekkan ile Sezen Aksu’dan günümüzün süperleri Demet Akalın ile Murat Boz’a; rap yıldızı Eypio’dan her devrin kült ismi Ümit Besen’e; ne söylerse söylesin, sesiyle hep ziyafet çeken Burcu Güneş’ten, “Ses namına bir şeyler olsa fena olmazdı” dedirten Sinan Akçıl’a; gazeteci şarkıcımız Ömür Gedik’ten arabesk gırtlakları 80’lerin yerlerde sürünen arabeskine dahi rahmet okutan İlyas Yalçıntaş ile Zakkum’a varana kadar çeşit/çeşit, boy/boy, türlü/türlü isim var albümün kadrosunda. Bu da türlü/türlü müzikal eğilim anlamına geliyor. Evet hepsi ‘pop’ ama bu onların ortak şemsiyeleri; şemsiyenin altı ise kaynıyor resmen.

Bu albümden şunu görebilmek artık çok kolay: Pop müziğimiz kendi kendini imha etmiş durumda.

Yazının Devamını Oku

Islak mendil bizde kalmasın

13 Ocak 2019
Arabesk dünyanın önde gelen isimlerindendir Ahmet Selçuk İlkan. Dahil olduğu bu dünyayı iyi bilir. Bugüne kadar yazdığı her şarkı hatta her şarkının her dizesi, bu türün dinleyicisine göre yazılmıştır; ince ince planlanarak ve hiçbir şey şansa bırakılmayarak...

Plan ve program, her durumda gelişine vurmaktan iyidir. Bu sebeple işte, İlkan’ın yazdığı şarkıların büyük bir çoğunluğu, bu türün dinleyicisi için hayat kurtarıcıdır. Kendilerini, bizzat yaşadıklarını bulurlar bu şarkıların içinde; başlarını İlkan’ın (ve beste kime aitse onun) göğsüne yaslar, çıkmaz sokak gibi görünen geleceklerinin, belki de açıklık bir yerlere ve hatta -kimbilir, belki de olur- denize varacağını düşünürler.
‘Ne Duamsın Ne Bedduam’, ‘Hatıram Olsun’, ‘Gözler Kalbin Aynasıdır’ ve elbette ‘Islak Mendil’, İlkan’ın bu albümünün başı çekenleri. ‘Unutulmayan Şarkılar’ın birincisi birkaç yıl önce çıkmıştı, sıra ikincisinde. Bir önceki albümün paralelinde seyrediyor yeni albüm de. Kadro çok iyi. Emel Sayın’dan İbrahim Tatlıses’e, Süavi’dan Zara’ya, Fettah Can’dan Mehmet Erdem’e, Merve Özbey’den Demet Akalın’a varana kadar popüler müziğimizin -ticari anlamda tabii- kayda değer bütün isimleri, söz yazarımızın etrafında pervane olmuşlar.
Veda etmeden gidelim, duyan olmasınBu kadar zengin bir kadro, popüler müziğimize damga vurmuş bu kadar popüler şarkılar var orta yerde ama -ne yazık ki- elde edilen sonuç pek kayda değer değil. Bunun baş sebebi, kadro zengin olmakla birlikte arabesk dünyaya gönül vermişlerin ya da bu dünyanın çevresinde dolananların ağırlıkta oluşu. Bunlar da İlkan’ın sözlerini yazdığı şarkılara yeni bir kılık biçeceklerine, gözyaşlarına boğ(ul)muşlar. Bar ve kulüplerin kraliçesi Demet Akalın dahi bu durumda; ‘Hatıram Olsun’u üzüntüsüne katık etmiş. Gözyaşı bu dünyanın baş unsurlarındandır ama o kadar çok olunca ve bir türlü ama bir türlü dinmeyince, “Yeter ama!” derken buluyorsunuz kendinizi.
Farklı bir pencere açmaya çabalamışlar da var ama. Soner Arıca mesela, kült ötesi bir şarkı olan ‘Islak Mendil’i, fazla bağırıp çağırmadan günümüze çekebilmiş. Berkay da öyle; hafif bir rock tadı vererek ‘İsyanlardayım’ı, günümüzde de keyifle dinlenir bir hale getirmiş. Emel Sayın ise yılların tecrübesi ile yara almadan/vermeden sıyrılmış bu işten. Yılların tecrübesinin kurtaramadığı isimler de yok değil. İbrahim Tatlıses mesela; var mı yok mu, ne söylüyor/söylemiyor, belli bile değil. Yaşar ise direkten dönmüş denebilir. Işıl Yücesoy’ın hızlı şarkısında frene basmak fena bir fikir değilmiş ama bu şarkının namı, bu hızıyla birlikte o kadar almış yürümüştür ki isteseniz de işin içine dahil olamıyorsunuz.
Ahmet Selçuk İlkan’ın bizzat kendisi de şiir patlatıyor albümün belli yerlerinde; kimi zaman yekten, kimi zaman da konuklarının bir kısmına katılarak. Bu da başka bir memleket gerçeği; şiir okumalara doyamıyoruz, okunmuş şiirleri de dinlemeye. Üstelik bunların bir kısmına şiir demek için bin şahit gerekse de. Hele de ses tir tir titreştiliyor ve bir de bu, ‘duygu’ sanılıyorsa. Son bir not: ‘Ağlayamam susarım’ diyen Mehmet Erdem gerçekten susmalı. Çok oldunuz be Mehmet kardeşim, valla susun.

Unutulmayan Şarkılar Volume 2 Ahmet Selçuk İlkan Karma Poll Production ( 5 üzerinden 2 yıldız)

Aradığımız aşkı bulduk mu?

Yazının Devamını Oku

Kafası açık, kalbi berrak kontrtenor ve kraliçe

5 Ocak 2019
Dört bir taraftan, başı mamur bir ‘uyum’ ile karşı karşıyayız. Şarkı çok iyi bir şarkı. Sezen Aksu olmadan da iyi olacaktı. Ama Aksu’lu oluşu şarkıyı tam anlamıyla uçurmuş.

'Kafası Karışık Kontrtenor’ sahne performanslarıyla, henüz tek bir kayıt, tek bir şarkı yapmadan/çıkarmadan ünlenmişti Nuri Harun Ateş. Başta Türkçe pop olmak üzere çok farklı alanlardan şarkı söylüyordu -ki performansın ismindeki ‘kafası karışık’ bu farklılıklara bir atıftı- ve her söylediğini kendince söylüyor, hatta kendinin kılıyordu. İşin ‘gösteri’ tarafı da tam ve tekmildi. Espriler, renkler, tüyler, danteller... Bir kere seyreden, mutlaka müdavimi oluyordu. Sonra albüm yayımladı. Sahne repertuvarının çok azı geçmişti albüme ama bu kadarı dahi iyiydi; hayranlarına hayran kattı... ‘Geçmişe Susmasını Söyle’ yeni şarkısı; geçen yılın sonlarında çıktı ve büyük çapta dinlenilmesi/seyredilmesi yeni yıla kaldı. Bu sefer yalnız değil sanatçı; müziğimizin kraliçelerinden Sezen Aksu ile birlikte... Evet kraliçe ama bu piyasada rastlanabilecek en alçakgönüllü insanlardandır Aksu; “Ben çok BÜYÜK bir yıldızım” -ki elbette öyledir- demez ve iyi bulduğu/gördüğü her işe destek verir. Onu Ateş’in yanına getiren de budur.

Şarkı çok iyi bir şarkı. Sezen Aksu olmadan da iyi olacaktı. Ama Aksu’lu oluşu şarkıyı tam anlamıyla uçurmuş. İkilinin yakaladığı uyum, birbirini ezmeyen sahicilikleri bunun başsebebi. Beste Ateş’in, sözler ise içtenliğin kalelerinden Çağlar Yerlikaya’nın. Besteci ve söz yazarının yakaladığı uyum göz yaşartıcı. Düzenlemeyi yapan Ogün Dalka’nın yaptıkları da öyle. Dört bir taraftan, başı mamur bir ‘uyum’ ile karşı karşıyayız. Kafası açık, kalbi berrak bir kontrtenorun, sevdiği ve güvendiği bir kadro ile yaptığı iyi bir şarkı bu. Kraliçenin katkısı ise şarkıyı emsalsiz bir yere getirip bırakmış.

 

(BEŞ ÜZERİNDEN BEŞ)Geçmişe Susmasını Söyle, Nuri Harun Ateş&Sezen Aksu, DMC

 

 

Yazının Devamını Oku

2018 nasıl geçti?

29 Aralık 2018
Bir yılı daha uğurluyoruz. Âdet olduğu üzere olup bitene bakalım. İşte yılı bayram yerine çeviren ve ‘Böyle albüm olmaz olsun’ dedirtenler...

2018, kaç zamandır uç vermiş gelişmelerin altını çizen, sağlamlaştıran bir yıl oldu. Şarkı ve albümlerin dijitalde yayımlanışı yerleşti, tam kabul gördü. Fiziki baskı da giderek daha az aranır sorulur oldu. Dijital platformların yerlerini sağlamlaştırmaları bu gelişmenin yerleşip kalmasında elbette etkili. Ama asıl sebep, genç kuşağın müziği bu şekilde edinme ve dinleme alışkanlıklarının kemikleşmesiydi. Fiziki baskı vardı, var olmasına ama bunun büyük bir bölümü tanıtım için yapıldı ve müzik mağazalarında satışa çıkarılmadı. Çok az sayıda single ya da albüm eski usulle piyasaya sunuldu. Önümüzdeki birkaç yıl, fiziki baskının giderek zayıflayacağı ve nihayetinde bu işe nokta konacağı kesin gibi.

Tarkan’ın varlığı sürüyor
Dinlenme ve seyredilme rakamları üzerindeki şaibe perdesi de yıl boyu sallandı durdu. Bazı isimler, bazı şarkılar, uçuk sayılacak rakamlara ulaştılar. Eğer bunlar doğruysa, müziğimizin bütün dünyaya nal toplatması gerekiyor. Billboard ve benzeri sektör dergileri sabah akşam bizden bahsetmeli, bu rakamlara ulaşan şarkıcılarımızın dünyanın önde gelen firmaları tarafından davet edilmeleri, apar topar en iyi stüdyolara sokulmaları gerekiyordu. Olmuş da olabilir mi? Bizimkiler övünmeyi sevmediklerinden belki de biz buralarda duyamadık.
2018’in netleştirdiği bir başka gelişme de zamanın artık yeni yıldızların zamanı olduğuydu. 60, 70 ve 80’lerden gelip o yılların tecrübesiyle 90 ve 2000’lerde de var olmayı sürdürmüş isimler dahi yüzlerini zor gösterir oldular. 90 ve 2000’lerin yıldızları da öyle... Bir tek Tarkan istisna sayılabilir; eskisi gibi olmasa da her zaman çekiciliğini korumuş Tarkan’ın varlığı sürüyor. Ama Altın Kelebek ödüllerinden de anladığımız gibi, Aleyna Tilki ve Edis başta olmak üzere müziğimizin tepesinde genç isimler var artık.
Büyük düş kırıklığı; Yıldız Tilbe
İyi albüm de çoktu 2018’de, kötü albüm de. Yıllardır (ama çok yıldır, belki 50 yıl kadardır) kendisinden bir albüm beklenen Selim Selçuk, ‘Miles Kuçles’i yayımladı. Yalnızca 2018’in değil, bütün zamanların en iyi albümlerinden biriydi bu. Tıpkı Güvenç Dağüstün, Ece Dağıstan ve Fazıl Say’ın ‘Güz Şarkıları’, Serdar Ateşer’in ‘İş İşten Geçer Geçmez Ordayım’ ve Suitcase’in ‘Sustukça Unutuyorum’u gibi. Varlıkları 2018’i bayram yerine çevirdi.

Yazının Devamını Oku

Şarkı söyleyen hediyeler

22 Aralık 2018
Noel Baba yeni yıl mesaisine başladı. Daha fazla gecikmeden sevdiklerimize ulaştıracağı hediyeleri heybesine yerleştirmeliyiz. Müzik seven birinin, tercihen müzik seven birine verebileceği hediyelerle ilgili bir yazı bu. Sözü edilen albüm ya da paketlerden birinin peşine düştüğünüzde, daha fazla alternatifiyle de karşılaşabilirsiniz. Amaç; içinden şarkı taşacak bir hediye almaksa, gerisi -biraz obsesifçe- bir eğlencedir.

Yaşı 50’yi aşkın birine alınabileceklerle başlayalım. Fleetwood Mac’in ‘50 Years-Don’t Stop’ adlı üç disklik albümü, yarım asırdır üreten grubun bir hayranını havalara uçurabilir. Beatles seven birine de ‘White Album’ün yeni baskısı alınabilir. Bu da üç diskli ve üçüncü disk boydan boya demo versiyon dolu. 50 yılın ötesine uzanan bu demo versiyonlar, ilk defa gün yüzü görüyor.

Demo demişken... Bizde pek karşılığı olmayan bu form ve biçimin şanssızlığı Sezen Aksu sayesinde kırıldı. Sanatçı, başkalarına verdiği şarkıların kendi sesinden ilk hallerini önce YouTube’da yayımladı, ardından da CD olarak, fiziken çıkardı. Kapı gibi bir arşiv belgesi bu ve makbule geçen bir hediye de olabilir. Yediden yetmişe herkese hediye edilebilir; “Aldatıldık, aldatıldık...” diye bağıra çağıra şarkı söylemek her yaştan insanın hakkıdır.

AJS’nin çok diskli ‘nostalji’ paketleri de şık bir hediye olabilir. Birkaç çeşidi var bu serinin ve hepsi 10’ar disklik. ‘Efsanelerden En İyi 45’lik Şarkılar’ mesela; Frank Sinatra’dan Louis Armstrong’a, Ray Charles’tan Bob Marley’e kadar onlarca ismi yan yana denk getirmiş. Meraklısını havalara uçurmakla kalmaz, bir de havadayken takla attırabilir!

Kate Bush’un aşağı yukarı bütün kariyeri iki kutuda toplandı. ‘Remastered Part 1’ (7 CD) ve ‘Remastered Part 2’ (11 disk), rüya gördürür gibi bir vokale sahip Bush’un mükemmel bir kariyer özeti. Ona ya da ait olduğu döneme hayran bir sevdiğiniz varsa pas geçmeyin. Bu kutuların plak versiyonları da var.

Sevdiğini şımartmak isteyenlere...

Teoman’ın ‘Koyu Antoloji’si epey önce çıkmış bir paket albümdü. LP baskısı ise henüz verildi piyasaya. Çokça rock, biraz da pop seven biri için ilaç gibi bir hediye olur.

Ve 50 yaş altı için... Mansun’un ‘Attack Of The Grey Lantern’inin yeni baskısı, üç CD ve bir DVD’li. Albümün orijinalinde 11 şarkı vardı.

Yazının Devamını Oku

Ağaran saçlar, kan dolan yaşlar

15 Aralık 2018
‘Seninle Bir Dakika’nın ürkek ve utangaç kızı da gitmiş; hayatın ve aşkın sillesini yemiş, yaşadıklarını bağırıp/çağırmadan, daha mühimi (sözler bunu yaptırmaya sevk edecek bir biçimde olmasına rağmen) ağla(t)madan seslendiren/aktaran bir Semiha Yankı gelmiş. 

1975 yılında katıldığımız ilk Eurovision’da (‘Seninle Bir Dakika’ ile) yarışarak bütün memleketin gözdesi haline gelen Semiha Yankı, son şarkısı ‘Tükendim’ ile günün hakim rengi/çeşidi arabeskin kapısını tıklatıyor. Kötü anlamda değil, iyi anlamda bir tanımlama/niteleme bu; böyle şarkılara da ihtiyacımız var ve yapılırken iyi yapılmış olması şartıyla, kendimizi kaptırmamamız için hiçbir sebep yok. Ümit Demir’e ait şarkıyı, kıymetli müzisyenlerimizden Ahmet Koç aranje etmiş. Şarkının ham halini bilemeyebiliriz ama Koç’un bu şarkıya çok şey kattığını tahmin etmek de zor değil. ‘Seninle Bir Dakika’nın ürkek ve utangaç kızı da gitmiş; hayatın ve aşkın sillesini yemiş, yaşadıklarını bağırıp/çağırmadan, daha mühimi (sözler bunu yaptırmaya sevk edecek bir biçimde olmasına rağmen) ağla(t)madan seslendiren/aktaran bir Semiha Yankı gelmiş. Tecrübe yani yılların sizden eksiltmek yerine çokça iyi bir şeyler katmasıdır bu.
Tükendim Semiha Yankı Ossi (5 üzerinden 3 yıldız)Müziğin okunmasına katkıMüzisyen ve yorumcu Selçuk Küpçük, müzik kadar yazmayı da ciddiye almış ve bu alanda çok kalem oynatmış bir isimdir. Yeni kitabı ‘Aşk ve Teselli’de müzik üzerine yazdığı yazıları bir araya getirmiş. Üzerine yazdığı isimler arasında Tanburi Cemil Bey ve Neşet Ertaş da var, Ergüder Yoldaş, Burhan Bayar ve Bülent Ortaçgil de. Küpçük bu yazıları yazarken elbette genel olarak müziğin peşindeymiş. Ama en az bir o kadar da, bu müzisyenlerin içinde oldukları toplumu ne kadar anladıkları ve anladıklarının ne kadarını şarkılarına aktarabildiklerinin de. Küpçük’ün kitabı okunduğunda, anlattığı isimlere ait şarkılar başka bir gözle görülebilir, bambaşka bir kulakla dinlenebilir.
Aşk ve Teselli/Susma’nın Müzikal Poetiği Selçuk Küpçük Kopernik

Aşkın gücü üzerine“Doldur desem bendeki yerini, bizzat kendin bile, inan yetemezsin” diyor Demet Sağıroğlu, son şarkısı ‘Sen Şimdi Aşk Diyeceksin’de. Aşkın büyüklüğü, gücü ve karşı tarafın karşılık vermiş ya da vermemiş olmasından tamamıyla bağımsız bir biçimde, insanı tepeden tırnağa sarmasının üzerine çok iyi, çok sağlam dizeler bunlar. Geçmişinde ‘Leyla ile Mecnun’ gibi masalların ya da efsanelerin bulunduğu bu topraklarda hiç şaşırtıcı değil aslında. Demet Sağıroğlu ve Sadettin Dayıoğlu işbirliğinin sürüyor oluşu da şaşırtıcı değil. Demet aradığı besteciyi buldu. İyi şarkı yapan besteciyi şarkıcı, iyi şarkıcıyı da besteci kolay kolay bırakmaz. Bırakmamalı. Bu işbirliği boydan boya bir albümle de taçlanmalı. Dayıoğlu ne kadar çok bestelese, Demet ne kadar fazla söylese, kulaklarımıza oturup kalmış son yılların pası/kiri, o kadar çabuk temizlenebilirdi.
Sen Şimdi Aşk Diyeceksin Demet Sağıroğlu Ossi ( 5 üzerinden 4 yıldız)

Yazının Devamını Oku

Kalıcı zaferler

17 Kasım 2018
Son yılların en önemli, en yaratıcı müzisyenlerindendir Genco Arı. Elini dokundurduğu her iş sıra dışıdır.

Dahil olduğu her proje ortalamaların üzerindedir. Yaptığı işler ortada; “Bu olmamış” denilebilecek hiçbir şey yapmamıştır. Arı’nın mücadelesi kendi kendisiyledir; her yeni yaptığı işte, bir önce yaptığının üzerine çıkmazsa rahat edemez. Son imzasını, eşi Burcu Arı ile yaptığı ‘Küçüğüm’ün altına attı. Sezen Aksu’nun ‘Deli Kızın Türküsü’ albümünü kapatan bu şarkı, zaman içinde en dokunaklı Aksu şarkılarından biri haline gelmişti. Bu çok bilinen (ve sevilen) şarkıya yeniden dokunmak için, insanın gerçekten kendisine güveni tam olmalı. Genco Arı’da hem bu güven var hem de bu güvenin altını dolduracak yeterce bilgi ve görgü. Burcu Arı da öyle. Şarkının ilk elde görünen yüzü olan vokalden yana çok ama çok yetkin bir ses.

Genco Arı’nın şarkıyı getirip bıraktığı yeni istasyon, o aslına yakın restore edilmiş ama bununla da yetinilmeyerek modern olan her unsurun mevcut yapıya layıkıyla eklenmiş, bir kapısı dünün şaşaalı, diğer kapısı ise geleceğin müjdeli günlerine uzanmış yepyeni bir yer. Şarkının hiç ama hiç zorla(n)madan caza uzanan düzenlemesi, müzik ile dolup taşan herkesi keyiften havalara uçuracak cinsten. Genco’nun havalara uçurduklarını ise Burcu kapıyor; ellerinden tutup bulutların arasına çekip alıyor.

Şarkının klibi ise az rastlanır türden; sade, samimi ve doğru. Ne şarkıyı gölgelemiş ne de elindeki görüntüyle ‘ses’i vurmaya çalışmış. Her şey müthiş bir uyum içinde. Bu devirde böyle bir şarkı, böyle bir klip, böyle bir anlayış… İmkansız gibi görünüyordu ama olmuş.Son olarak da bir dilek (ya da iç geçirme): Keşke Sezen Aksu, eski şarkılarından bir kısmını seçse ve hepsini Genco Arı’ya teslim etse. O da bu şarkıları baştan yaratsa ve biz uçsak.

KÜNYE

Küçüğüm

Burcu Arı feat. Genco Arı

DMC

YILDIZ - 5

Yazının Devamını Oku