Tüketim alışkanlıklarımızı düşünme zamanı gelmedi mi?

 Dünyada 2.9 milyar insan protein gereksinimlerinin yüzde 20’sini balıkla karşılıyor.

Haberin Devamı


İklim, atmosferle okyanus arasındaki etkileşimle belirleniyor.
Deniz olmasaydı, insan da olamazdı.
Ama denizlerimiz stres altında.
Heinrich Böll Vakfı tarafından bugün yayımlanan Okyanus Atlası 2017, denizlerle ilişkimize dair verilerle olguları ortaya seriyor.
Durum vahim:
◊ İklim değişikliği yüzünden denizlerde asit oranları artıyor, su ısınıyor, seviye yükseliyor.
Henüz esas yüzünü göstermese de, iklim değişikliği şimdiden yaşam alanlarını değiştirmeye başladı.
Küresel deniz seviyesi son yüzyıl içinde 20 santimetre yükseldi.
Yüzyılın sonuna kadar artış 1 metreyi bulacak.
Karadaki buzulların eriyip deniz seviyesinin yükselmesiyle Marshall Adaları’nın nüfusunun üçte biri ABD’ye göç etti.
Hint Okyanusu’ndaki suyun ortalamanın üzerinde ısınması nedeniyle bölgedeki fırtınalar güçlendi. Kıyı kentleri ve adalar tehlikede.
◊ Denizlerde vahşi balıkçılıkla küresel balık mevcudunun yüzde 90’ı tüketiliyor. Biyolojik çeşitlilik geriliyor.
Birçok balık türü aşırı miktarda avlanıyor.
Sadece Şili’nin tuttuğu yıllık balık miktarı 1 milyon tona yakın.
Küresel balıkçılığın yüzde 31’ini yasa dışı balıkçılık oluşturuyor. Örneğin Bering Boğazı’nda daha çok Çin ve Rusya’nın yaptığı kaçak balıkçılıkla 500 bin ton yasa dışı tutulmuş balık dolaşıma sokuluyor.
Avrupa Birliği’deki sıkı liman kontrolleri bile fayda etmiyor; kaçak balıklar sofralara varıyor.
◊ Denizi çöplük gibi kullanıyoruz.
Endüstriyel tarım nedeniyle yeraltı sularına sızan gübre şerbeti ve yapay gübre nehirlere, oradan da denizlere ulaşıp döküldüğü yerlerde kıyı şeridi boyunca ölüm bölgeleri oluşturuyor.
Atık yönetimi olmayan ülkelerde plastik atıklar denizlere varıyor.
2015’te Spitzbergen adasının Svalbard kıyılarında 100 metreküp plastik atık toplandı.
Endüstriyel atık sular ve gazlar, radyoaktif atık suları hem deniz canlılarının hem de insanların sağlığını tehdit ediyor.
◊ Derin deniz madenciliği nedeniyle bazı ekosistemleri daha keşfetmeden yok edeceğiz. Sanayi ülkeleri denizlerdeki kazı alanlarını hazırlamış durumda.
G G G
Yani anlayacağınız, denizler bize gıda, iklim dengesi, enerji ve dinlenme imkanları
sunarken, biz onlara aşırı avcılık ve sömürüyle yaklaşıyor, onları çöplük gibi kullanıyoruz.
Yediklerimiz, giydiklerimiz, kullandığımız ürünler, yani tüketim alışkanlıklarımız denizlere zarar verirken, türleri yok ederken, durup düşünmenin zamanı gelmedi mi?
Zira, büyük bir deniz krizi yaşıyoruz.

 

Yazarın Tüm Yazıları