‘Odak’ ortaya çıkar diye mi korktular?

Haberin Devamı

CHP’nin son günlerde artan terör saldırılarının nedenlerinin araştırılması ile ilgili olarak verdiği önerge TBMM’de AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedildi.
Böylece halkın iradesinin temsil edildiği bir organ olan TBMM, bir kez daha görevlerinden birini yapamaz hale getirilmiş bulunuyor.
Oysa Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM toplantısından önce partisinin grup toplantısında şöyle konuşmuştu:
“Perde gerisinde bir odak, birbiriyle ihtilaflıymış gibi görünen üç örgütü birden harekete geçirdi. Kapsamlı, üç maşalı bir saldırı ile Türkiye Cumhuriyeti devleti ve aziz milletimiz karşı karşıya.”
Başbakan’ın bu “perde gerisindeki odağın” kim ya da kimler olduğunu bilmediğini de konuşmasından anlıyoruz.
Biliyor olsaydı, açıklardı, hepimiz de öğrenmiş olurduk.
Ama işin ilginci böyle bir odak varsa onu ortaya çıkaracak TBMM Araştırmasını da engelledi.
Neden acaba?
O söylediği gibi bir odağın bulunmadığının, bunun bizzat hükümetin hatalarından kaynaklandığının ortaya çıkmasından mı korktu?
Yoksa, doğrudan doğruya o odağın ortaya çıkmasından mı çekindi?
“Perde gerisinde birbiriyle ihtilaflı üç örgütü birden harekete geçirebilen bir odak” var ve bunu TBMM araştırmak istemiyor!
İnsanın aklına türlü çeşitli sorular takılıyor.
Yoksa bu üç odağı birden harekete geçmiş gibi gösteren tek bir provokatör mü var?
Bu ülkede yaşayanların, geçmişte olup bitenleri hatırlayanların kuşkulanması için çok sebep var çünkü.
Komplo teorilerine inanmam ama bu ülkede yaşadığımızı da unutmam.
Bu terörist saldırılar kimin işine yarıyor diye bakarım önce.
1– Bu eylemler kuşkusuz ki önce PKK’lı savaş ağalarının işine yarıyor. HDP’nin demokratik siyasetle çözüm bulma girişimlerinin işe yaramayacağını göstermek, yeniden silaha sarılmak için bu iyi bir fırsat.
2– Bu ortam, HDP’nin barajı geçmesinden rahatsız olanları da sevindiriyor olmalı. HDP’nin üzerine bu bahaneyle yüklenmek, Selahattin Demirtaş cinayetleri açıkça eleştirdiği halde “PKK’yı kınamadın” diye demagoji yapmak ve olası erken seçimde bu partiyi yeniden barajın altına itmek kimin işine yarar?
Meclis bu işi araştırabilseydi, bu kuşkuların haklı olup olmadığını da öğrenirdik.
Ama AKP ve MHP bunu engelledi. Neden acaba?

Haberin Devamı

Damadın gazetesini okumamışlar

Haberin Devamı

BİNBAŞI Arslan Kulaksız’ın şehit olmasıyla sonuçlanan terörist saldırının haberi Hürriyet’in birinci sayfasında şöyle yayınlandı:
“Arslan Binbaşı’ya hain pusu–Eşi ve kızıyla akşam eve giderken otomobiline çapraz ateş açıldı.”
Şems Ethem’in gazetesi haberin bu şekilde verilmesini diline dolamış. “Hürriyet saldırıyı PKK’nın yaptığından neden söz etmiyor” diye!
Akılları sıra Hürriyet’i suçluyorlar, PKK’yı koruyor diye!
Allah, dostun da düşmanın da akıllısını vermeli.
Hürriyet’e saldıracağız diye ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Şems Ethem ve adamları farkında değiller ki bunu yazarken Cumhurbaşkanı’nın damadının kardeşinin yönettiği gazeteyi de suçluyorlar.
Damadın kardeşinin yönettiği gazete, Takvim, Binbaşı’nın şehit düşmesi haberini, logosunun yanındaki küçücük bir kutunun içinde şöyle verdi:
“Binbaşıya hain pusu–Malazgirt Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız, eşi ve kızıyla birlikte kaldıkları lojmana giderken çapraz ateşe tutuldu. Kulaksız şehit olurken, eşi ve kızı yaralandı.”
Şems ve yanındaki beceriksizlerin Hürriyet hakkındaki tezi doğruysa, Cumhurbaşkanı’nın damadının kardeşi de aynı durumda!
Şems’i uyarıyorum: Bir süre Cumhurbaşkanı’nın gözüne görünmese iyi olur.

Haberin Devamı


Tehlikeli sözler bunlar!


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın havuzda yüzerken bir resmi çekilmiş, hükümet medyası da bunu yayınlayarak propaganda yapma peşinde.
İşin ilginci bu haberi yayınlayan da zaten “havuz gazetesi”!
Enerji Bakanı Taner Yıldız da bu haber üzerine demeç vermiş, Selahattin Demirtaş için “havuz siyasetçisi” diyor.
Taner Bey’e şunu hatırlatmak isterim ki “tehlikeli sularda” yüzüyor!
Böyle “havuz mavuz” laflarını çok ederseniz, insanların aklına öteki “havuzlar” gelir.
Hani Urla’da planlanan iki villa arasında yapılacak ve dışarıdan görünmeyecek havuz var ya, mesela o akla gelebilir.
Müteahhit havuzları da var tabii.
“Milletin a. k.” diyen müteahhit önderliğinde kurdurulan havuz!
Havuza her müteahhit milyonlarca dolar attı, o havuzda birikenle gazeteler, televizyonlar alındı. Müteahhitler de havuza koydukları para karşılığında ballı ihaleler kaptılar.
Bir de hani “nasıl olsa kucağa oturacak olan” adam vardı.
Onun “attığı” paralar
hangi havuzda birikti, o günlerde pek açıklanmamıştı ama o havuz, bir evin arka odalarından birinde kurulmuş olabilir mi diye hep aklıma takılmıştır.
“Havuz” meselesi gündeme gelince bunlar da hatırlanır, Taner Bey, aman diyeyim!

Yazarın Tüm Yazıları