Bir pişkinlik meselesi

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “güvenlik yasa paketi” ile ilgili eleştirilerde bulunmasını “paralel yapıya diyet borcunu ödemek” olarak niteledi.

Haberin Devamı

Davutoğlu’na göre Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olması, “Fethullahçıların Baykal’a kurduğu kaset kumpası” ile mümkün olabilmiş.
Kılıçdaroğlu da bu nedenle şimdi onlar ne isterlerse yapıyormuş, milleti bu nedenle tahrik ediyormuş vs.
Evet, o kaset komplosu olmasaydı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesi mümkün olamazdı.
Bunda bir sorun yok, doğru, Baykal o koltuğu asla ve asla Kılıçdaroğlu’na kaptırmazdı.
Ama bir sorunumuz var. Pişkinlik o hale gelmiş ki, ne desem az.
Normal olarak bu konuyu hiç açmayıp, unutulması için dua etmeleri gerekirken, bir de çıkıp meydanlarda kullanmaya kalkışıyorlar.
Baykal’a “kaset komplosu” yapıldığında bu beyler iktidardaydı.
Komployu o çetenin kurduğunu biliyorlardı.
Oyun planlarını Baykal’ın istifa etmeyeceği üzerine kurmuşlardı.
Seçim meydanlarında bu video görüntülerinin üzerinde tepinmeyi planlamışlardı, olmadı, Baykal oyunu bozdu, istifa edince de kaset elde kaldı!
Ama yine de hiç utanmadan meydanlara çıktılar, “Ne özeli, genel bu genel” diye nutuklar attılar.
Fethullahçı çete ile araları bozulduğunda da bu komplonun ilk anından beri içinde olduklarını gösterir görüntüler ortaya çıktı.
Aynı çete, MHP’lilere kumpas kurduğunda da ellerini ovuşturanlar, bunlardan başkası değildi.
O dönemde, Fethullahçı çetenin elemanlarını kullanarak siyaset mühendisliğine soyunmuşlardı.
Ve şimdi çıkmışlar o kasetlerden söz ediyorlar.
Hadi kuldan korkmuyor, utanmıyorsunuz, Allahtan korkun bari!
Sade vatandaşa belki “Çok saftık, Hocaefendi bizi kandırdı” gerekçesini yutturabilirsiniz ama o çete ile al takke ver külah olduğunuzu, suç ortağı olduğunuzu biliyoruz.
Yani Ahmet Bey, diyeceğim şu ki, “Yemezler”!
O gün o çetenin bu marifetine karşı çıkmadıysan, o çetenin suç ortağı olarak bu kasetleri kullanmaya kalkıştıysan, o işi yapanları yakalamak ve adalete teslim etmek için kılını kıpırdatmadıysan, bugün bunları söylerken biraz da yüzün kızarmalı!

Haberin Devamı


Ala, yandaş medyayı uyarıyor!

İÇİŞLERİ Bakanı Efkan Ala, geçen gün gazetecilerle sohbet ederken, Fethullah Gülen cemaatinin medyasına yönelik olarak ilginç bir yorum yaptı.
“Daha bu olaylar çıkıncaya kadar hükümete bir kere, tek bir gün eleştiri getirmemiş bir medya grubu, bu darp olayları meydana çıktıktan sonra yazı yazıyorlar. Bu medya mı? Soruyorum; ‘Hükümet 2002’den 2013’e kadar hiç bir hata yapmamış mıydı? O zaman, tek bir gün bile ‘Yanlış yaptınız’ diye cümle kurmayanlar, manşet atmayanlar, yazı yazmayanlar, ondan beridir sürekli olumsuz. Neden? Belli. O zaman da zaten medya gibi davranmıyordu, şimdi de medya gibi davranmıyor.”
Efkan Ala çok haklı.
Ortak oldukları dönemde hükümeti yere göğe sığdıramıyorlardı, öküz ölünce amansız bir eleştiriye başladılar.
Amansız eleştiri, doğru haberler üzerinden yapılsa yine sorun yok, hep yapageldikleri gibi manüple edilmiş, uydurulmuş haberler üzerinden de bu işi yapma çabası içindeler.
Bunu biliyoruz zaten, yeni bir şey değil.
Dikkatinizi çekmek istediğim şey Efkan Bey’in şu sözü:
“O zaman da medya gibi davranmıyordu, şimdi de medya gibi davranmıyor!”
Bu sözden “yandaş medya” da kendine bir ders çıkarmalı!
Yarın bir gün aynı eleştiriyi onlar da duyacaklar, haberleri olsun.

Haberin Devamı


Aynen iade ederim!

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “güvenlik paketine” karşı çıkanların terörist, kötü niyetli ve vatan haini olduklarını söyledi.
Güvenlik paketinin, otoriter rejimlere özgü bir içeriğe sahip olduğunu düşünenlerden biri de benim!
Bu kanun böyle çıkarsa, polis içinde sayılarının hiç de az olmadığını bildiğimiz şiddete eğilimli tiplerin elinde, demokratik protesto hakkı diye temel insan hakkı kalmaz.
Her türden protesto gösterisi, polis şiddetiyle bastırılarak demokratik haklarımızı aramamız imkânsız hale getirilir.
Bu kanun böyle çıkarsa, tıpkı eskiden Fethullahçıların yaptığı gibi aklına esen telefonlarımızı dinler, kaydeder.
Bu kanun böyle çıkarsa devlet, demokratik haklarını kullanmak isteyenlerin üzerine şiddetle gider.
Bu pakete bu nedenlerle karşı çıktığım için Elitaş’a göre vatan haini oluyorum yani!
Normal olarak bunu gelip bir yerde yüzüme karşı söylese, kuşkusuz kendisine vereceğim bir karşılık olurdu...
Ayrıca “Sen kim oluyorsun da kimin vatan haini olduğuna karar verebiliyorsun...” diye başlayan hakaretamiz içerikli cümleler de kuramam, biliyorsunuz benim üslubum böyle değil, hakaret etmeyi sevmem, zaten annem de çok kızar!
Elitaş gibilerine bile hakaret edemem, etmek istemem.
Bu durumda ne yapmalıyım?
Şiddete zaten karşıyım...
Bu durumda en iyisi söylediklerini kendisine iade etmek sanırım!
Ben de şöyle diyeyim, bakalım Elitaş Bey bunları duymaktan hoşlanacak mı: “Bu kanunu savunan terörist, kötü niyetli ve vatan hainidir!”

Yazarın Tüm Yazıları