Kış yarası

“Ne gülüyorsun? Anlattığım senin hikâyen” der Horatius...

Haberin Devamı

İşte hikâyemizin özeti şöyle:

Biz, kış gecelerinde yalnızlığımıza gülmeyi de öğreneceğiz.

Ve dışarda kar yağarken pencere kenarlarında beklemeyi de...

Gece yarılarında bilinmeyen adreslerde aldatılma şüphesiyle sayıklayarak ölmesini de.

Yaramız kazmayla, baltayla, kürekle deşilir...

Saramazsın bin yıllık yarayı uğraşma sarı saçlı güzel çocuk...

Kendimizi bildik bileli hep aynı kör kuyulara düşmekteyiz.

 

Biz her kış akşamında baykuşları ağaçlarda bekleyeceğiz.

Bir delinin hatıra defterini karalayarak delirmeyi de.

Ruhumuz kirletiliyor, aklımız bozuluyor...

Düzeltemezsin uğraşma altın saçlı güzel çocuk...

Kendimizi bildik bileli delilerin koğuşlarına girip çıkmaktayız.

 

Haberin Devamı

Biz her sabah umutla yola koyulurken ekmeğimize kan doğrayanları da unutacağız.

Ve her yola düşüşlerimizde satılsak da satmaya direnmeyi de.

Yüreğimiz kızıla boyanıyor meçhul saatlerin koynunda...

Silemezsin, beyaza boyama beyaz yüzlü güzel çocuk...

Kendimizi bildik bileli sokak tezgâhlarının ucuz pazarlarında üç kuruşa satılmaktayız.

Biz bu şehirlerin meydanlarında kaç kez vurulduk, yine de bağırmayacağız.

Ve aldırışsızca yürüyerek avuçlarımızda kalanlarla yetinmeyi de.

Mavi gökyüzünü siyaha boyama melek yüzlü güzel çocuk...

Kendimizi bildik bileli ayın karanlık yüzüne takılmaktayız.

Biz hayatı altı üstüne getirilmişleriz, yine de ağlamayacağız.

Yüreğimizdeki yüzlerin yüzünden olduğunu da.

Ve kaç ihanetin resmini avuçlarımızda biriktirerek yaşamayı da...

Hatırlatıp durma, yüreğimizi kirli sularda alabora etme güzel çocuk...

Kendimizi bildik bileli güz, kış, yaz ve bahar yaralarımızı sahiplenmekteyiz.

Biz kolumuzdaki vakitlerin makinalarıyla ihanetten geriye kalanları hesaplayacağız.

Ve akreplere yelkovanlara bakıp bakıp uyumasını da...

Bir dağın tepesinde, bir ağacın altına doğru kış gecelerinde yürüyoruz sanki...

Kendimizi bildik bileli ölüme de hep yalnız gidiliyor işte...

Her akşam kış gecelerinde yaşadığımız şehrin ortasında, yanında, uzağında, dışında yaşamaya çalışanları düşünmek lazım.

Haberin Devamı

Ve yanı başımızda, uzağımızda aç, susuz, ekmeksiz, sobasız, odunsuz sabahlara çıkanları...

Hiçbir şey yapamıyorsak bile...

“Dur, ağla bir gün benim için” diyen şairi dinleyip bir dakika ağlayalım.

Yazarın Tüm Yazıları