Halkımızın yüzde kaçı nedir?

Malum lafı tarttım, Aziz Nesin’in haksız olduğuna kanaat getirdim. Halkımızın ezici çoğunluğu son derece akıllı. Fışkırıyor hatta o akıl!

Haberin Devamı

Aziz Nesin’in malum lafı, hani şu “Halkımızın yüzde şu kadarı şudur” dediği laf ara ara çeşitli vesilelerle hatırlanır ya. İşte ben o lafa katılmıyorum. Halkımızın ezici çoğunluğu süpersonik bir zekâya sahip. Çok küçük bir kısmı aptaldır. Aptalları da işi düzgün yapma, kurallara uyma konusunda yanlış ata oynamalarından ayırt edebilirsiniz. Çünkü zeki olan çoğunluk uyanıklıktan yana hiç geri kalmaz. Anlatmıştım, usta meseleleriyle uğraşıyordum. Ustalar gitti, şimdi arkalarından neyi ne kadar yapmadıklarını ve yapmamalarını kamufle etmeye yordukları cin akıllarının izlerini görüyorum.

Dolabı demonte eden arka suntayı kırmış. Ama “Ben bunu kırdım” derse yaptığı yanlışın bedelini ödemek zorunda kalacağından onu almış, başka bir parçanın altına sotelemiş. Parasını alıp gittikten sonra bulunsun, arkasından küfredilsin istemiş. Öyle de oldu. Diğeri duvarı yamuk yapmış. Onu kapatmak için lavabo dolabını hızlıca getirip önüne bağlamış. Ben de diyorum bir işi yapsın diye 52 kere rica etmek gerekiyordu, hangi dağda kurt öldü de bunu bu kadar hızlı taktı? Şimdi bu tabloda nefesimi tuttum; kardeşimizin yaptığı tesisatın başıma çıkaracağı sorunları bekliyorum. Bakalım alt komşum sizden su sızıyor diye ne zaman gelecek?

‘Dövüş kulübü’nün kuralı...

Başka akıllılık örnekleri de sayayım. Alt sokakta bir vatandaşımız kaldırıma park etmeyi engellemeyi amaçlayan demir babayı sökmüş. Hatta takılabilir sökülebilir hale getirmiş. Gelince söküp arabasını kaldırıma park ediyor, giderken ‘yerine’ başkası park etmesin diye geri takıyor. Bu milletin yüzde şu kadarı aptal diyorsunuz. Yüzde üçü beşidir o. O da biziz.

Yine ustaların halt ettiği bir şeyi düzeltmek için yapı markete gittim. Ekspres kasadayım. Önümdeki vatandaş hariç sıranın önü komple 50 parçalı alışverişler. Bekle Allah bekle. Sıra öndeki abiye gelince “Burası ekspres kasa değil mi” diye sordu. “Evet” cevabını aldı. “Maksimum 5 parça yazıyor, önümdeki 4 kişi tonla parça geçirdi” dedi. “Söylüyoruz, dinlemiyorlar” cevabını aldı. “Kurallara uyduğum için Allah’ın enayisi oldum, onu mu diyorsunuz” diye sitem etti. Kasiyer omuz silkti. Ben cevapladım “Evet” diye.

Bu fışkıran akılları görmek için internete de bakılabilir. Kaldırımdan gitmemesi gereken skutıra, kaldırımda, kaldırımdan gitmemesi gereken taksi çarpmış. Taksici “Az önce arabada hasta vardı” demiş. Vatandaş nasıl olsa seçim var, vergi affı çıkacak diye gelir vergisini yatırmamaya meyilliymiş. Yanisi ‘dövüş kulübü’nün birinci kuralı: Kurallara uyarsan enayi yerine konursun.

 

Yazarın Tüm Yazıları