Attilâ İlhan neden ‘Atatürk’ değil ‘Gazi’ derdi

CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu’nun CHP’nin 97. kuruluş yıldönümü günü yapılan toplantıda ‘Atatürk’ yerine ‘Gazi Mustafa Kemal’i kullanması yeni bir tartışmayı başlattı, daha doğrusu eski bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.

Haberin Devamı

Gazi, Gazi Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Ulu Önder, Mustafa Kemal, Atatürk...

Bütün bu sıfatlar ve isimler aslında tek bir kişiyi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmak için kullanılsa da ideolojik birtakım kabullerin de göstergesi olmuş.

Attilâ İlhan neden ‘Atatürk’ değil ‘Gazi’ derdi

İdeolojik olarak ısrarla ‘Gazi’ ya da Mustafa Kemal Paşa diyen ama asla ‘Atatürk’ü kullanmayanların başında ünlü yazar ve şair Attilâ İlhan geliyordu. Hatta Cumhuriyet gazetesinde yazdığı köşe yazılarında Gazi Mustafa Kemal demekte ısrar etmesi ve Atatürk adını hiç anmaması onu istifa etmeye götürecek kadar bir krize neden olmuştu.

İlk basımı 1981 yılında yapılan ve daha önce çeşitli gazetelerde kaleme aldığı yazılarından oluşan ‘Hangi Atatürk’ kitabında uzun uzun bu konu üzerinde durmuştu.

*

Haberin Devamı

- Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı sonuna kadar destekleyen Attilâ İlhan, özellikle kültür alanında yapılan devrimleri benimsemiyordu. Hatta bu döneme ‘İnönü Atatürkçülüğü’ adını takmıştı: “Ulusal kültürü ulusal geçmişten yararlanmadan yaratamayız. Bu da İnönü döneminde olduğu gibi Yunan/Latin klasiklerini başucu kitabı yapmakla olmaz, tam tersine, Mustafa Kemal döneminde olduğu gibi Türk Tarih Kurumu’nun, Türk Dil Kurumu’nun, işi ciddiye alıp ulusal tarihi ve dili üzerinde çalışacak zemin olarak belirlemesi ile olur. Buysa, içinden geldiğimiz Doğu/İslam/Türk/Bizans kültürlerinin, çağdaş yöntemlerle kaynaştırılması, bileşkesinin alınması anlamına gelir. Mustafa Kemal yeni bir ülke yapmayı istiyordu, İnönü ise bu ülkeyi Batılı emperyalistlerin ülkelerine benzetmeyi.”

*

- Mustafa Kemal hareketi ile Atatürkçülüğü şöyle ayırıyor Attilâ İlhan: “1960 sonrası, Atatürkçülük diye iki yanlışa inanmıştır. Birincisi, Mustafa Kemal hareketini 27 Mayıs ya da 12 Mart türünden bir cuntacılık sanmaktır. Anadolu İhtilali’nde ordunun rolü hiç kuşkusuz büyüktür ama başrol onda değildir, tam tersine, başından başlayarak devrimi önce halk kongreleri, sonra Millet Meclisi yönetmiştir, ordu ulusal iradeye tabi kılınmıştır.”

*

Haberin Devamı

- “40’lı yıllarda Mustafa Kemal hareketinin antiemperyalist niteliği unutturulmaya çalışılmıştır. Kemal Paşa’nın ölümünden sonra gelişen İnönü diktası, seçkin aydınlar, eşraf ve bürokrasi üçgenine dayanan savaş vurguncularıyla el altından işbirliği yapılan merkeziyetçi bir diktadır. (...) 1950-80 döneminde İsmet Paşa diktasının özellikleri, Kemal Paşa döneminin özellikleri sanılmak gibi bir yanılgıya düşülmüştür.”

*

Attilâ İlhan neden ‘Atatürk’ değil ‘Gazi’ derdi

- Attilâ İlhan ölümünden sonra yayımlanan ‘Gazi Paşa’da da Kurtuluş Savaşı ve sonrasında yaşananları roman formatında ve daha geniş bir çerçevede anlatmıştı. Bütün bu yazdıkları onun neden ‘Atatürk’ değil de ısrarla ‘Gazi’ dediğini açıklar nitelikte.

Haberin Devamı


KELİMELERİN EFENDİSİ LİZBON’A SIĞINDI

20’nci yüzyılın başından itibaren dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılara ve entelektüellere kucak açan özgürlükler ülkesi Fransa, son dönemde tam tersi bir görüntü veriyor. Yarattığı bürokratik sorunlar ve vergi mevzuatı nedeniyle daha önce de ünlü aktör Gerarad Depardieu’yu Rusya’ya kaçıran Fransa, bu kez büyük bir entelektüeli, Alberto Manguel’i Portekiz’e kaptırmış oldu. 

Attilâ İlhan neden ‘Atatürk’ değil ‘Gazi’ derdi

Hayatını okuma üzerine kurmuş biri için kütüphanesi her şeydir. Hele ‘Okumanın Tarihi’, ‘Okuma Günlüğü’, ‘Geceleyin Kütüphane’, ‘Kelimeler Şehri’ gibi sadece dil ve okuma üzerine kitaplar yazan birisi için çok daha büyük anlamlar ifade eder. Arjantin asıllı yazar Alberto Manguel gibi.

Haberin Devamı

Manguel, 2015 yılından beri Fransa’da rehin bıraktığı 40 bin kitabından ayrı yaşıyordu. Yazarın kütüphanesi 2000 yılında yerleştiği Fransa’nın Nouvelle-Aquitaine bölgesindeki evindeydi. 2015 yılında kütüphanesi nedeniyle Fransız hükümetiyle yaşadığı bürokratik sorunları aşamayan ve ABD’ye taşınan Alberto Manguel’in kitapları o zamandan beri bir depodaydı. Uzun zamandır depodaki kutularında bekleyen kitaplar, 12 Eylül’de yazarla birlikte temelli olarak Lizbon’a geldi.

KÖR OLAN BORGES’E 4.5 YIL KİTAP OKUDU

Lizbon Kitap Fuarı’nda duyurusu yapılan Okuma Tarihi Araştırmaları Merkezi’nin başında, bundan sonra hayatına Lizbon’da devam edecek olan Alberto Manguel olacak. Okuma Tarihi Araştırmaları Merkezi’nin üyeleri arasında Olga Tokarczuk, Salman Rushdie, Margaret Atwood ve Chico Buarque gibi isimler var.

Haberin Devamı

Yazarın ‘hazine’ olarak da tanımlanan kütüphanesi için Lizbon’da 18’inci yüzyıldan kalma bir saray tahsis edildi. Kütüphanede 13’ncü yüzyıldan kalma elyazması bir İncil, Jorge Luis Borges imzalı bir kitap ve yine Borges’in el yazısıyla yazılmış notlar da var.  

Latin Amerika edebiyatının bir diğer büyük ustası Jorge Luis Borges, ailesinden gelen hastalık nedeniyle görme yetisini kaybettiğinde Manguel 4.5 yıl boyunca ona kitap okumuş ve bu yılların anılarını da ‘Borges’in Evinde’ adlı kitabında toplamıştı.

AHIRI KÜTÜPHANEYE ÇEVİRMİŞTİ

Alberto Manguel’in Fransa’dan ABD’ye taşınma sürecini anlattığı ‘Kütüphanemi Toplarken’ isimli kitabı birkaç ay içinde Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanacak. Kitap, Manguel’in Fransa’da yaşadığı dönemde ahırını kitaplığa dönüştürme sürecini, bu kütüphane nedeniyle Fransız hükümetiyle yaşadığı bürokratik sorunları ve tüm bu kitaplarla ABD’ye taşınma hikâyesini anlatıyor. Ülkemizde de çok sevilen yazarın Türk okurlarına bir de mesajı var: “Kütüphanem yeni evini Lizbon’da buldu. Ancak gerçek bir kütüphanenin bir uyruğu yoktur ve sınırlarla çevrilmiş değildir. Bu nedenle Türkiye’deki tüm okuyucuların Okuma Tarihi Araştırmaları Merkezi’nin fahri üyeleri olduklarını bilmelerini istiyorum.”

 

Yazarın Tüm Yazıları