Siz hâlâ etiket okumayanlardan mısınız?

Günümüz şartlarında organik beslenmek veya doğal ürünlerle kişisel hijyenimizi gerçekleştirmek nerdeyse hayal oldu. Elimizi attığımız her ürünün içeriğinde vücuda zararlı bileşenler var. Birçok ülke hayvan, bitki ve besin zincirine zarar veren içerikli ürünleri yasaklamaya başladı, ülkemizde ise hâlâ kendimizi ve doğayı korumak adına atılan bir adım yok.

Haberin Devamı

Yapabileceklerimiz bireysel olarak sınırlı. Ama artan iyi yaşam bilinci ve bireysel aydınlanma, reklam kampanyalarının dilini değiştirmeye başladı. Bu değişimi de küçük bir başlangıç olarak yorumlayabiliriz.
Hepimiz güzelleşmek, gençleşmek istiyoruz kabul ama bunu elde etmek için sağlığımızı riske atmaya değer mi? Mesela günde iki kere fırçaladığınız dişleriniz için kullandığınız florür içeren macunun zeka geriliği, erken ergenlik, tiroid ve kemik problemi olarak size geri döndüğünü kanıtlayan birçok araştırma mevcut.
Bunu bile bile florürlü diş macunu kullanıp vücuda kimyasal sokmak ne kadar mantıklı?
Temiz içerikli ürün seçerken, muhakkak etiket okumak gerekiyor ama içerikte neyi aramamız gerekli, hangi bileşenlerin olduğu ürünlerden kaçmak gerekiyor, bilinçli tercih yapmak için genel kavramların ne anlama geldiğini bilmek çok önemli.
Mesela yıllarca üç beyazdan uzak dur dediler. Artık o ne diye sormuyoruz, üç beyaz denildiğinde “un, tuz, şeker”den bahsedildiğini biliyoruz. Ama bu üç beyazdan daha tehlikeli, gördüğümüz an kaçarak uzaklaşmamız gereken başka bir üçlü daha var. “Paraben, florür ve SLS” ailesi.
Kozmetik sekörünün “koruyucu” diye lanse ettiği ama en toksik cilt bakım bileşeninden biri olan parabenler egzama, cilt ve deri hastalıklarının en büyük sebeplerinin başında geliyor. Ayrıca cilt tarafından emildiği için sadece yüzeyde kalmıyor, vücudu içten içe etkiliyor. Tüm dokulara, idrara ve hatta kana dahi karışabiliyor.
2004 yılında yayınlanan bilimsel bir makalede, meme kanseri olan kişilerin kanserli dokularında paraben tespit edildiği belirtildiğinde, endişelerin boyutu daha da artmıştı.

ÜÇ SİNSİ İÇERİK

Kullandığınız cilt bakım ürünleri ve deodorantlarınızın etiketlerine bakmanızı öneririm. İçeriğinde paraben görüyorsanız en kısa sürede o markayı hayatınızdan çıkartmanız kendinize ve ailenize yapacağınız en büyük iyiliklerden olacaktır.
“Ne kadar çok köpürürse o kadar iyi temizlenir” diye düşünerek köpürte köpürte kullandığımız şampuanlar, vücut jelleri, ev temizliğinde kullandığımız deterjanlar...
Bunların hepsi saç kökleri ve cilt tarafından emiliyor ve birkaç gün vücuttan atılmıyorlar. SLS içerikli ürünleri kullananlarda alerjik reaksiyonlar, üreme sisteminde problemler, hücre bozulması, saç dökülmesi ve kan hücrelerinin toksik etkilerinde artış kanıtlanmış sonuçlardan bazıları. Bu üç sinsi içerik aynı anda, en çok hangi üründe var biliyor musunuz? Diş macunlarında...
“Sağlıklı besleniyorum, sporumu aksatmıyorum, çevreye ve ekosisteme bilinçli davranıyorum” şeklinde kendinizi kategorize edenlerdenseniz ama evinizde, banyonuzda veya çantanızda bu içeriklere ait ürünlere sahipseniz, etiket okumanızın zamanı çoktan gelmiş demektir.
Kısacası vücudumuzun hiç bir şekilde ihtiyaç duymadığı ve sürekli kurtulmaya çalıştığı bu maddeyi barındıran diş macunlarından uzak durmanızı tavsiye ediyoruz. Eğer doğal yollarla dişlerinizi temizlemek ve beyazlatmak isterseniz bu doğal tarifi uygulayın.
Kendi diş macununuzu evde yapabilirsiniz!
Malzemeler: 2 yemek kaşığı organik Hindistan cevizi yağı, 2 yemek kaşığı karbonat.
Yapılışı: Karışımı dilediğiniz bir kapta oda sıcaklığında muhafaza edebilirsiniz.
Ferahlık hissi arayanlar 10-12 damla okaliptüs, nane ya da tarçın yağı ile karışımlarını aromalandırabilirler. Diğer bir seçenek ise florürsüz diş macunları. Çocuğunuz için.

Yazarın Tüm Yazıları