Bu dünyadan Billur Kalkavan gibi güçlü bir kadın geçti

Onunla Güneş gazetesinde karşılaşmıştım ilk kez. Bir süre aynı gazetede çalışmıştık. Gencecik, zarif ve güler yüzlü bir gazeteciydi. O kocaman güzel gözleri, sürekli gülümseyen yüzüyle dikkatimi çekmişti... Sonra televizyonda, dergilerde, sosyal medya da çabucak ün salmıştı. Beni en çok ilgilendiren yönü ise sınırsız hayvan sevgisiydi.

Haberin Devamı

Pek çok hayvan hakları platformlarında karşılaşmıştık daha sonra. Çok erken terk etti bizi. Ama onu unutmayacağız elbette, o yüreğimizde her zaman baki kalacak çok özel kadın...
Billur Kalkavan kendi yaşadıklarını, hastalığının nedenlerini aşağıdaki kendi satırlarıyla bakın nasıl anlatmıştı.
Bu yazıdan çok fazla ders alınabileceğini düşünüyorum.
Özellikle de her şeyi kendilerine dert eden sevgili okurlarıma bu sözler...

Bu dünyadan Billur Kalkavan gibi güçlü bir kadın geçti

Hiçbir şeyi içinize atmayın

Benim gibi sağlıklı birine nasıl uğradı bu hastalık? Doktor, ‘Kent yaşamı, hava kirliliği, baz istasyonları gibi çevresel faktörler’ diyor. Bence asıl neden ‘duygusal.’ İçime gömdüğüm öfke, üzüntü, kırgınlıklar...
İnsan, hastalıklara moralin iyi geldiğini biliyor da mutsuzluk, fedakârlık, toksik ilişki, üzüntü, öfke ve sıkıntıların hasta edebileceğini düşünmüyor hiç. Kendi kanser sürecimden böyle bir ders çıkarmıştım.
Psikoloğum da bana katılıyor ve bastırılmış duyguların fiziksel hastalık yaratabileceğini, duygularınızın farkında olmanın kıymetli olduğunu belirtiyor. Oysa küçüklükten beri bize öğretilen şu: ‘Duygularını başkalarına asla belli etme. Güçlü ol.’
Oysa her koşulda güçlü olmak, ‘Her şeyi kendim, tek başıma başarabilirim’ düşüncesi ve yanı sıra sözel yolla ifade edilemeyen, konuşulmayan sıkıntı, öfke, kırgınlık, içe atılan, biriktirilen her tür his bir süre sonra beden üzerinde kendini fark ettirir. Hastalık olarak geri döner. Üzgünseniz üzgün, öfkeliyseniz öfkeli olduğunuzu dışa yansıtmalısınız.
Yüzünüz gülerken içiniz kan ağlamamalı! Yardım istemekten çekinmemelisiniz. Bazen ‘aciz’ olmak da ‘yorgun’ olmak da insana özgüdür. Her zaman güçlü olamazsın. Mesela, bir çocuk yere düşüyor, canı yanıyor: ‘Erkek adam ağlamaz’, diyoruz. Duygularını saklamasını, bastırmasını öğretiyor, bekliyoruz.
Oysa bu yanlış. Toplum tarafından anlaşılmadığını düşünen kişi bir süre sonra kendi ile savaşmaya başlar. Bu da insanı hasta eder, direncini düşürür.”
Billur KALKAVAN

Haberin Devamı

Bazı kadınlar yeryüzünde doğar, gökyüzünde yaşarlar. Onların adı “sevgi”dir.
Bazı kadınlar saatlerde yelkovanı durdurur, hayatı başlatırlar. Onların adı “sihir”dir.
Bazı kadınlar sulardan ateş çıkarırlar. Onların adı “mucize”dir. Bazı kadınlar bir ömürlük hayatta üç ömür paylaşırlar. Onların adı “emek”tir.
Bazı kadınlar damlalardan deniz, bulutlardan güneş sağarlar. Onların adı “güç”tür.
Bazı kadınlar sulardan ateş çıkarırlar. Onların adı “mucize”dir. Bazı kadınlar kalplerinde tüm renklerin paletini taşırlar. Onların adı “resim”dir. Bazı kadınlar küçücük kalplerinde kainatı saklayan, kendinden başkasına içinde bulunduğu kalbi kuralsız yasaklayan bir hayal olurlar. Onların adı “aşk”tır.
Bazı kadınlar bütün bunların hepsi birden olurlar, hayatın içinde bir abide gibi dururlar!
Işıklar içinde uyu Billur Kalkavan

Yazarın Tüm Yazıları