‘Biz voleybol ülkesiyiz’: Başarıya giden yolun taşları nasıl döşendi

Türkiye’nin takım sporlarında en başarılı branşı hiç şüphesiz kadın voleybolu.

Haberin Devamı

Hem kulüpler hem de milli takım düzeyinde. Son 20 yıldır birçok kupa ve madalyaya adeta ambargo koydular.

‘Biz voleybol ülkesiyiz’: Başarıya giden yolun taşları nasıl döşendi

Filenin Sultanları, Milletler Ligi’nde elde ettikleri şampiyonluk ile sadece ‘gönüllerin şampiyonu’ olmadıklarını ve ‘Voleybol ülkesi’ olduğumuzu da kanıtladılar. Peki, Türkiye bu yola nasıl girdi? Başarıya giden yolun taşlarını kimler, ne zaman döşedi? İşte yanıtı.

‘Biz voleybol ülkesiyiz’: Başarıya giden yolun taşları nasıl döşendi

BAŞARILI OLMAK İSTİYORSANIZ KADINLARA YATIRIM YAPIN

Socrates Dergi Genel Yayın Yönetmeni Caner Eler’e göre başarımız tesadüf değil: “Çünkü üst değil alttan yapı kuruldu ki evveliyatı 1960’lar, Eczacıbaşı dönemine gidiyor. Kadınların toplum içindeki yeri, duruşu ve mücadelesinde sporun önemini kavradılar, yatırımlar yaptılar. Bugün o emeklerin meyvelerini topluyoruz. Akademik olarak kanıtlanmıştır ki bir sporda başarılı olmak isteniyorsa önce kadınlara yatırım yapılmalı! Hemen karşılığını alırsınız” diyor.

Haberin Devamı

VAROLUŞ MESELESİ

Elbette hak etmeyen sırf kadın olduğu için bir yerlere gelmesin ama fırsat eşitliği olana kadar pozitif ayrımcılığa devam... Dolayısıyla Eler’in bu vurgusu bence kıymetli. Detaylandırıyor: “Britanya, kadın bisikletinde denedi bunu. Önce kadın bisikletine yatırım yaptılar, dünya ve olimpiyat şampiyonluğu ardından, bu kez bütçeyi artırarak, erkek bisikletine yatırım yaptılar. Şimdi ikisinde de şampiyonlar. Çünkü kadınlar sporu sadece ‘iş’ olarak görmüyor, sahipleniyorlar. Toplum içinde bir varoluş meselesi, seslerini duyurma şekli... Voleybol bu anlamda kadınlar için bir ‘simge’.

YETENEK HAVUZU

“Ayrıca Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe gibi kulüp takımları değil Eczacıbaşı, Yeşilyurt, Arkas gibi sadece voleybola odaklanmış kulüplerin sayısının çok olması sürekliliği getirdi ve bir voleybol kültürü oluştu, voleybol tabana indi. Popüler bir spor oldukça aileler de kız çocuklarının voleybolcu olmasını daha çok istedi. Bu kocaman bir döngü ve bu döngü de büyük bir yetenek havuzu oluşturdu. 2003’te Türkiye’nin 2. olduğu Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası sonrası, ‘Bu kadar!’ dediler, ‘En fazlası bu’. Oysa havuz bitmedi. Yetenek üretmeye devam etti ve edecek. Hepsi bu süreklilik sayesinde.”

Haberin Devamı

‘Biz voleybol ülkesiyiz’: Başarıya giden yolun taşları nasıl döşendi

SPORDA ARTIK KADININ ADI VAR

Oklar Eczacıbaşı’nı gösterince ben de kuruluşunun 57. yılını kutlayan Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı’yı aradım. Türk voleybolu denilince akla ilk kendilerinin geldiğini söyledim, büyük bir mütevazilikle “Onur duydum” dedi ve şöyle devam etti: “Türkiye bugün böyle bir başarı elde ettiyse bunun arkasında taş üstüne taş koyabilmek var. Zaten başarı, dünden bugüne olmaz. Kalıcı başarı büyük emek ister. Yoksa parayı verip oyuncu almak, parayı verip hoca almak kolaydır. Ama para ile kalıcı başarı elde edebilen yoktur.”

DOKUNUŞ MESELESİ

1966’da Nejat Eczacıbaşı ve Şakir Eczacıbaşı’nın sporda kaliteyi artırmak için futbol yerine basketbol, voleybol, masa tenisine ağırlık vermek üzere kulübü kurduklarını anlatan Eczacıbaşı bir süre sonra hem bütçe kontrolü hem de bir alana konsantre olup o işi en iyi şekilde yapabilmek için kadın voleyboluna yöneldiklerini söylüyor. ‘Ama’ ile parantez açıyor: “Bu bizim için sosyal bir sorumluluktu da. Türkiye’de müthiş bir futbol alanı vardı. Kalan boşluğu da basketbol dolduruyordu. Ama sporda ‘kadının adı yok’tu. Bu boşluğu iyi doldurabileceğimizi düşündük ve zamanla güven ilişkisi kuruldu aileler, çocukları ve aramızda. Bir dokunuş meselesi bu... Ve 57 yıldır bunu spordan öte toplumsal bir sorumluluk projesi olarak tutmaya devam ediyoruz.”

CENGİZ GÖLLÜ

Haberin Devamı

Başarıda, 21 yıl Eczacıbaşı’nda teknik direktörlük de yapan Cengiz Göllü’nün kadın voleyboluna verdiği emeğin yadsınamaz olduğuna da değiniyor: “Fair Play ruhundan hiç ödün vermeyen bir efsane o. Türk voleybolunun kurucularından. Hayatına dokunduğu insanların kalplerinde eşsiz bir yeri var.”

GELECEĞE SMAÇ

Eczacıbaşı’nın yol alması ile devlet, federasyon, kulüpler, yöneticiler de kadın voleybolunda umut görmeye başlıyor. “Ve yapı böylelikle ‘ahenkli’ bir hale dönüştü” diyor Eczacıbaşı. Ekliyor: “Bugün kendi içimizde müthiş ama saygılı bir rekabet var. Kocaman bir aileyiz. ‘Geleceğe smaç’ okullarımızda 3 binden fazla genç kızımız eğitim almakta. Durmak yok. Aynı bakış açısı ile daha ileri...”

Haberin Devamı

‘Biz voleybol ülkesiyiz’: Başarıya giden yolun taşları nasıl döşendi

KADIN HAREKETİNİN BAŞARISI

Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan, şampiyonluğu “Kadın hareketinin başarısı” olarak tanımlıyor ve şampiyonluğa giden yoldaki taşların Eczacıbaşı Spor Kulübü ve efsane teknik adamı Cengiz Göllü tarafından döşendiğine vurgu yapıyor: “Bu lokomotifin öncüsü onlar” diyor.

‘Biz voleybol ülkesiyiz’: Başarıya giden yolun taşları nasıl döşendi

20 SENE SONRA HEDEFİ VURAN OK

“365.64!” diyerek giriyor söze Eski milli voleybolcu ve spor spikeri Başak Koç. Nedir bu sayı? Diyor ki: “Kazandığımız uluslararası maçlardan topladığımız ve bizi Dünya birinciliğine taşıyan puanımız. Şampiyonluklarıyla bize büyük bir gurur yaşatan takımımızın, ‘365 gün’, ‘12 ay’, ‘52 hafta’ boyunca azim, güç ve istekle çalıştığı koca bir seneyi-ayları-günleri-saatleri simgeliyor adeta.” Ne muhteşem bir tespit. Şöyle devam ediyor:

Haberin Devamı

TAKIMA ENERJİ KATTI

“VNL gibi uzun soluklu ve dünyanın en iyi takımlarının bir araya geldiği platformun finallerinde İtalya, ABD ve Çin’i deviren, âdeta voleybol dersi veren kızlarımızın başındaki Santarelli’nin takıma farklı bir enerji kattığı yadsınamaz. Bir Çin atasözünde denir ki: ‘En fazla ileri giden ok, en fazla geri çekilmiş yaydan çıkar.’ 2003’te Avrupa Şampiyonası’nda kazandığımız gümüş madalyadan bu yana -zirve için- çekilmiş bir ok vardı. Tam 20 sene sonra ‘o’ ok tam yerini buldu. Bu yola emek veren çok antrenör ve sporcu var. Hepsini yürekten kutluyorum. Yeni bir hikâyenin başındayız artık. ‘Altın madalyalar altından değildir. Ter, azim ve cesaret denilen ve nadir bulunan bir madenden yapılır.’ Çok ama çok mutluyuz. Cumhuriyet’imizin 100. yılında bu gurur, bizi daha nice başarılara taşıyacaktır.”

Yazarın Tüm Yazıları