Bu yüze tükürün

İnsanların gerçek yüzleri, zoru ve menfaati gördüğü an ortaya çıkar, çıkıyor. Barış zamanında, diğer ifadeyle cicim aylarında herkes kibar, hoşgörülü, şefkatli, tatlı dilli-güler yüzlü, tek kelime ile medenidir.

Haberin Devamı

Ama yolculukta ve alışveriş gibi, sıkıntılara sabretmeyi ve menfaati ilgilendiren konularda, insanın foyası ortaya çıkar. Bundan dolayıdır ki menfaatleri konusunda denenmeden, insanlar hakkında iyidir ya da kötüdür denemez, denmemelidir.

Dün olduğu gibi bugün de savaşlar, içlerinde insanoğlunun yaşayabileceği en büyük zorlukları, sıkıntıları, meşakkatleri ve daha da ötesi ölümcül tehlikeleri taşıdığı için turnusol kâğıdı misali, insanoğlunun içyüzünü tüm gerçekleriyle ortaya döker.

Batı’yı, Batı’nın değerlerini; insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne yaklaşımını, barış zamanında kâğıt üzerinde yazılı şekliyle değil, savaş zamanında birey ve toplum ilişkilerine, davranışlarına bakıp değerlendirmek ve ona göre karar vermek lazım.

Yani Ziya Paşa’nın dediği gibi: ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz...’

Haberin Devamı

Malum Batı, Greko-Latin medeniyetiyiz diye övünür ve kendilerine toz kondurmaz. Sözde bu mahut medeniyet üç sütun üzerinde yükselir: Yunan aklı, Roma nizamı ve Hıristiyanlık ahlak ve duyarlılığı (hassasiyet).

Bu üç unsur bir potada eriyerek, bugünkü Batı medeniyetini (!) oluşturmuştur.

Bu medeniyetin ne olduğunu, niceliğini ve niteliğini, günümüz savaşları (sebepleri ve nasıl icra edildikleri) ve onların yansımaları bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir.

Sahile vuran Suriyeli Aylan bebeği ve onun gibi yüzlercesini görmeyen, gözlerine sokulsa da dönüp bakmayan; Suriyeli mültecilerin botlarını delip onlara, Akdeniz’in dibini boylatan, sınırlarına dayanan insan yığınlarına her türlü işkenceyi reva gören ve ülkelerine kabul etmeyen bir Yunan aklıyla (delirmiş ve vahşileşmiş) karşı karşıyayız.

Aynı sözde medeniyet, yayınladığı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde insanların: ‘Irk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu Bildirge’de belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahip’ oldukları vurgulanmaktadır.

Bunlardan sadece ‘baskı altında olanların başka ülkelere sığınma hakkı’na baktığımızda bile Batı medeniyetinin, çifte standart yaklaşımlarıyla, yüz karalığıyla, en iğrenç tutum ve davranışlarıyla karşılaşmaktayız.

Haberin Devamı

Trenlere binmekte olan Ukraynalı mültecilerin sarı saçlı ve mavi gözlü olanları tercih edilip esmer renkli olanların tekmelenerek aşağı atıldıklarını, televizyonlardan tüm dünya izledi.

Esmersen değil sığınma hakkın, yaşama hakkın bile yok! Orada kal ve bombalar altında can ver!

Sözde Batı medeniyetinin faşistlikleri bunlarla da sınırlı değil; savaşla uzaktan ve yakından hiçbir ilgileri bulunmayan, yaşayan ve ölmüş olan sanat, edebiyat, spor ve kültür insanlarının bile üzerlerini çizip yasaklıyor ve ademe (yokluk-ölüm) mahkûm ediyorlar. Batı medeniyeti (!) Adolf Hitler’i hortlatan bu kafayla nereye gidebileceğini zannediyor?

Medeni Batı’nın gerekçesine bakar mısınız? Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden dolayı, ölü veya diri bütün Ruslar tu-kaka.

Haberin Devamı

Aynı işgal fiilinin daniskasını Batı (ABD) Irak’ta işledi, bir buçuk milyon insan katledildi. İnsanlık adına tüm bu cinayetler işlenirken, aynı Batı (AB), ABD’yi ve Amerikalıları tu-kaka etmediği gibi, onlarla aynı safta savaştı ve bu suça ortak olmayı maharet bildi

Şair (M. Akif) bunları yüz sene öncesinden dillendirdi lakin anlayan ve ibret alan kim?

‘Tükürün Ehl-i Salib’in o hayasız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyet denilen maskara mahluku görün:

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!   

Yazarın Tüm Yazıları