ABD sirkatin söylüyor!

Duayen gazeteci ağabeyimiz Mehmet Barlas’ın, yakında yayınlanan bir makalesinin başlığı ‘Amerikalılar, yalancı Amerikan başkanlarını araştırırken doğru söyleyeni bulamadılar’ şeklindeydi.

Haberin Devamı

Ne kadar doğru ve yerinde bir tespit!

Malum ABD, bir göçmenler ülkesi. Yeni kıtanın keşfiyle, Avrupa’nın gözlerini hırs bürümüş sakinleri buraya adeta hücum etti. Yerli halkı (Kızılderili) katliama tabi tutarak, köklerini kazıdı ve onların kanı üzerine oturdular.

Yaptıkları soykırımı dünyaya unutturmak için, tutunabilecekleri tek bir çürük dal vardı, o da yalandan başkası değildi. Bu yüzden ABD için herhangi bir medeniyetten bahsedilemez zira hayatiyetini gücü ve o güce dayalı yalan üzerine sürdürmektedir.

Amerikan sinema endüstrisinin çevirdiği sayısız kovboy filmleriyle, dünyanın gözü boyanmış ve gerçekler örtülmüştür. Zavallı Kızılderililer, kafa derisi yüzen vahşiler olarak gösterilmiş; toplu katliamlarına bile seyirci kalınmış ve hatta tüm bu cinayetler kahramanlık olarak sunulmuştur.

Haberin Devamı

Medyanın gücüne bakar mısınız? Soykırımı yapan Amerikalı olunca, bunun adı Amerikan rüyası, Amerikan hayali oluyor!

Bu rüyayı görüp, bu hülyaya kapılmayan yok gibidir!

ABD Başkanı Biden, kalkmış, Rusya Devlet Başkanı Putin’i kendi ülkesindeki seçimlere karışmakla (manipülasyon yapmakla) suçluyor.

Şayet bahsedilen şekliyle, başka ülkelerin içişlerine karışmak suçsa, bunun daniskasını bizzat ABD yapıyor. Eli, hep Türkiye’nin içişlerinde. Türkiye’deki bütün darbelerin yönlendiricisi o. Bugün bile, darbeyle değilse de (!) Erdoğan’ı iktidardan indirmek için muhalefetle işbirliğinden bahsediyor.

Bu mudur, başka bir ülkenin içişlerine karışmamak?

Biden bu suçlamayı yaparken, gerçekte sirkatin söylüyor!

Güney Amerika’dan tutun, Ortadoğu’daki tüm darbelerde ABD parmağı var.

ABD Başkanı, Suudi Arabistan’dan haraç isteyip “Aksi halde iki hafta koltukta oturamazsınız” derken ne yapmak istiyor? Tehdit ve şantajla başka bir ülkeden haraç almak, o ülkenin içişlerine karışmak değil de nedir?

Güç zehirlenmesine kapılan ABD; yalanı, hileyi, şantajı, tehdidi, baskıyı, dayatmayı; bunlarla olmadığı takdirde zorla yapmayı veya yaptırmayı kendisine hep hak gördü ve görmeye devam ediyor.

Neden diye sormayın zira ABD kendisini dünyanın jandarması görüyor.

Haberin Devamı

ABD için NATO, Pentagon’a bağlı bir kurum ve kuruluştur. NATO’ya bağlı, eşit haklara sahip ülkeler bulunmamaktadır. NATO’da tek bir horoz var, o da ABD’dir; diğerlerinin her birisi birer tavuktan ibarettir.

Başta Türkiye olmak üzere, tüm dost ve müttefik bildiği ülkelere aynı gözle bakmaktadır.

Hatta tüm dünyayı aynı şekilde değerlendirmektedir; ABD ve diğerleri...

Dünyanın kahir ekseriyeti, ABD hegemonyasının sürdürülemeyeceğini gördü. Başta Çin ve Rusya olmak üzere dünyanın pek çok ülkesi (Türkiye de dahil), mahut yapıyı sonlandırmak ve ABD’nin çanına ot tıkamak için gayret sarf etmektedir.

Dünya düzeni (düzensizliği), geldiği noktada artık bir yol ayrımındadır. Ya kendine bir çekidüzen verip yoluna devam edecek ya da eski düzende (düzensizlikte) ısrar ederse, hep birlikte anılan düzensizliğin altında kalacaktır.

Haberin Devamı

Bu yüzden Brüksel’deki NATO toplantısı önem arz etmektedir. Gözler oradaki Erdoğan-Biden görüşmesinde olacak.

Bu görüşmede merak edilen konu, ABD’nin ayaklarının yere değip değmediğidir.

Yazarın Tüm Yazıları