Haksız yere cana kıymayın

“Allah’ın saygıya layık kıldığı cana haksız bir şekilde kıymayın.” (İsra suresi 33)

Haberin Devamı

Allah’ın insanlara bahşetmiş olduğu en büyük nimet yaşamdır. Bu sebeple Allah, haksız yere cana kıymayı yasaklamıştır.

 

Var olmak ve canlı olmak mucizevi bir şeydir. Allah, tarih boyunca göndermiş olduğu tüm ilahi mesajlarda haksız yere cana kıymayı yasaklamıştır. (Tevrat/

 

Çıkış 20:13, İncil/Luka 18:20)

 

*

 

Buna rağmen dünyevi çıkarlar, iktidar mücadeleleri ya da farklı inanç, dil ve renge sahip olmaları gibi çeşitli sebeplerle tarih boyunca milyonlarca insanın haksız yere katledildiklerine tanıklık ettik ve ne yazık ki halen daha tanıklık etmekteyiz.

 

Haberin Devamı

Tüm kutsal kitaplar ‘Öldürmeyeceksin’ diyorken mensuplarının eylemleri bu dinlere fatura edilebilir mi?

 

*

 

Maalesef ediliyor. Allah böyle söylüyor ama buna rağmen kimi mensupları, haksız yere insanları katlediyor.

 

Edinilen verilere göre bugün tüm dünyada her gün yaklaşık bin Müslüman katlediliyor.

 

İşin daha da acı kısmı bu katliamların %90’ının failleri yine “Müslümanlar”.

 

Kısacası her gün dokuz yüz civarı Müslüman yine Müslüman olanlar tarafından katlediliyor.

 

Bu nasıl Müslümanlık? Bu hangi İslam? diye sormak gerekir.

 

Hiç şüphe yok ki bu İslam, Kuran’ın ortaya koyduğu, peygamberimizin tebliğ ettiği ve bizzat yaşayarak örnek olduğu İslam değildir.

 

 

TEK BİR KİŞİYİ ÖLDÜRMEK BİLE TÜM İNSANLARI ÖLDÜRMEK GİBİDİR

 

Haberin Devamı

Kuran’da: “Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir.” (Maide suresi 32) diye buyrularak, haksız yere tek bir cana kıymanın tüm insanları öldürmek gibi olduğu ifade edilmiş, bunun ne kadar büyük bir suç olduğu vurgulanmıştır.

 

Bununla birlikte yine ayette ifade edildiği şekliyle, bir kişinin yaşamasını sağlamak ya da bir şekilde buna vesile olmak da tüm insanları kurtarmak kadar büyük bir hayır olarak ifade edilmiştir.

 

KURAN’DAKİ MÜSLÜMAN NASIL BİR İNSANDIR?

ERDEM

 

Müslüman erdemli yani faziletli insandır.

Haberin Devamı


Bilindiği gibi erdem insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi anlamına gelmektedir. Ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adıdır.

 

Bir anlamda tüm iyi ve güzel niteliklerin kendinde hayat bulduğu, her anlamda örnek bir insandır Kuran’daki Müslüman.
m Allah’a sevgide çok kararlı ve taşkın olan, benliğini Allah’ı hoşnut etmeye adayan, hiçbir iş ve ticaret sebebiyle Allah’ı anmaktan, Kuran’dan ve gönülden gelen ibadetten geri kalmayan, hayra ve barışa yönelik işler yapan, affetmeyi esas alan, iyi ve güzel olana özendiren insandır erdemli Müslüman.

 

Haberin Devamı

*

 

Kınayanın kınamasından korkmayan, cesur bir şekilde hakkın yanında duran, bollukta da darlıkta da sahip olduğu imkânları paylaşan, öfkesini yutan, insanları affeden ve güzel düşünüp güzel işler üreten insandır erdemli Müslüman.

 

Yoksul, yetim ve ihtiyaç sahipleri ile Allah rızası için severek ilgilenen, bir karşılık da bir teşekkür de beklemeyen, boş ve lüzumsuz sözlerden yüz çeviren, ırzını titizlikle koruyan, emanetlerine ve sözlerine saygı duyup sahip çıkan, hayırlı işlerde yarışan ve hayırlarda önde giden insandır erdemli Müslüman.

 

 

NEDEN BEN?

 

 

İnsanların büyük çoğunluğu, başına bir kötülük ya da üzücü bir olay geldiğinde hemen Allah’a ‘Neden ben?’ ya da ‘Ben bunu hak edecek ne yaptım?’ diye sorar.

 

Haberin Devamı

Ama sahip olduğu sayısız nimet ve imkânı düşünerek ‘Allah’ım neden ben? Ben hiçbir şey yapmamışken tüm bu nimetleri neden verdin bana?’ diye sormaz.

 

Hatta çoğu zaman iyilik ve nimetleri verenin Allah olduğunun farkında bile değildir. Çünkü iyilikleri kendi becerisi sayesinde edindiğini, kötülüklerin ise hep Allah’tan geldiğini düşünür çoğu insan.

 

*

 

Rahatı yerindeyken, dünyevi tüm işleri yolunda giderken, Allah’ı hatırlayıp şükretmesine gerek yoktur. Ama başı sıkışmaya görsün. Suçlu bellidir ve insan her zamanki kibirli duruşuyla, bunu hak edecek bir şey yapmadığını düşünmektedir.


Allah kullarını çeşitli şekillerde imtihan edeceğini söyler ve sabredenleri müjdeler: “Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Daima Üstün Olandır, Bağışlayandır O.” (Mülk suresi 2)

 

*

 

1980’lerin başında geçirdiği baypas ameliyatı sırasında verilen kanlardan HIV virüsü kapan efsane Wimbledon tenisçisi Arthur Ashe, AIDS’ten ölmekteydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı.

 

Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu: ‘Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?’

 

Arthur Ashe buna şu cevabı verdi: ‘Tüm dünyada... 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisi öğrenir, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken, Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Ve bugün sancı çekerken, Tanrı’ya ‘Niye ben?’ mi demeliyim?’

 

*

 

Mutluluk insanı  tatlı yapar.

 

Zorluklar güçlü yapar.

 

Hüzün ise insan yapar.

 

Yenilgi mütevazı yapar.

 

Başarı insanı ışıldatır, ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar.

 

Tanrı’ya asla ‘Niye ben?’ diye sormayın... Ne olacaksa olacak... O’nun kendine has usulleri ve her işinde çeşitli hikmetleri vardır... Siz inancınızı koruyun.

 

Haksız yere cana kıymayın

 

ALLAH’IN İSİMLERİ

 

Hamid: Her türlü övgünün sahibi ve muhatabı olan. Övülmekte eşsiz ve benzersiz olan.

 

Vedûd: Mutlak ve sınırsız, eşsiz ve benzersiz sevginin kaynağı olan. Seven ve sevdiren.

 

İslam bilim tarihinden:

 

TARİHTEKİ İLK TIP ANSİKLOPEDİSİNİN YAZARI: ALİ RABBAN EL-TABERİ (783-858)

 

Taberİ, hekim ve psikiyatrdır. Firdous Al-Hikmah isimli tarihteki ilk tıp ansiklopedisinin yazarıdır.


Taberi bu ünlü eserinde Yunan, Arap ve Hint tıbbının bütün bilgilerini sistematik biçimde bir araya getirmiştir.

 

Taberi, pediyatri ve çocuk gelişimi konusunda detaylı çalışmalar yaptığı için bu alanların da öncülerinden biri olarak gösterilir.

 

İlaçların, kişilerin psikolojisi üstüne etkisine dikkat çeken ilk hekimlerden biri olan Taberi, doktorun hastalarla doğru ilişki kurarak ve çeşitli terapi seanslarıyla birçok sorunu giderebileceğine dikkat çekmiştir.

 

Hıristiyanlık’tan İslam’a geçiş yapan Taberi’nin neden İslam’ı seçtiğini anlattığı eseri El-Radd ala el-Nasara, karşılaştırmalı dinler alanındaki en eski eserlerden birisidir.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları