Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Marş mira

Yugoslavya dağıldıktan sonra, Avrupa’nın orta yeri savaş alanına dönmüştü. Birleşmiş Milletler de Bosna Hersek’in çeşitli yerleşim yerlerine koruma gücü yerleştirerek silahlı Sırp milis ve ordu güçlerine karşı Boşnaklar için güvenli bölgeler oluşturmuştu.

Haberin Devamı

BM koruma gücünün silahları topladığı Srebrenitsa kenti de güvenli bölgelerden birisiydi. 1995 yılının temmuz ayında burada büyük bir katliam yaşandı. 
Sırplar şehrin kendilerine teslim edilmesini istediler. Baskıya karşı direnmeyen Hollandalı BM koruma güçleri çekildiler. Sivil halk ortada kaldı.  
‘Çetnikler’, gözü dönmüş Sırp çeteleri 14 - 70 yaş arasındaki Müslüman Boşnak erkekleri toplayıp götürdüler. Çukurlara bazen diri diri, bazen de parçalayıp attılar. Sayısız ‘gizli toplu mezar’ oluşturdular. 

SREBRENİTSA KATLİAMI  

Tarihe ‘Srebrenitsa katliamı’ olarak geçen bu insanlık dramında 20 bin civarında insan katledildi. Geride kalan siviller çoluk çocuk, kadın ihtiyar canlarını kurtarmak için yollara düştüler, güvenli bölge olan Tuzla’ya ulaşmak için gece yürüdüler, gündüz saklandılar…  
Hala her yıl ceset parçaları bulunuyor ve DNA analizleriyle isimlendirmeler yapılıyor.  

Bu insanlık dramının hatırlanması, barış içerisinde insanca yaşamın yeniden sağlanması ve bir nevi ‘özür dilemek’ gayesiyle, sivil halkın canını kurtarmak kaçtığı o güzergahta her yıl, 8 - 11 Temmuz tarihleri arasında MARŞ MİRA /Barış Yürüyüşü adıyla uluslararası etkinlik düzenleniyor.  
Binlerce insanın katılımıyla Nezuk kasabasından başlıyor. Dere tepe, dağ bayır, ova ormanlar aşılıyor, 3 günde yaklaşık 110 km civarında yol yürünüyor ve Potoçari Anıt Mezarlığında sona eriyor. 

21.si düzenlenen Marş Mira’ya ben de bir grup arkadaşımla 2017 yılında katılmıştım. Bugünlerde millet yine yollara düşmüş… Gönlüm orada, hayatını kaybeden Boşnak kardeşlerimize yüce Tanrı’dan rahmet diliyorum.  

Haberin Devamı

Marş mira

Yazımı Boşnakların efsanevi bilge lideri, Bosna Hersek devlet başkanı merhum Aliya İzzetbeoviç’in sözüyle noktalayayım; “Bize yapılan soykırımı unutursak bunu bir daha yaşamaya mecburuz, size asla intikam peşinden koşun demiyorum, ama yapılanları da asla unutmayın.”

 
Marş Mira’21 ve General Rögar  

Haberin Devamı

İstisnasız tüm kentlerin başının belası, sürücülerin de korkulu rüyasıdır o… 
Rögar kapakları! 

Rögar sözcüğünü inceleyelim. Sözcük Fransızcadan geliyor. ‘Regard’ kelimesi okunuşu ile ‘rögar’ oluyor. 
Rögar bazen ‘logar’ olarak ta söyleniyor.  
Türkçenin güzelliği işte, dilimiz ‘Logar’a daha yatkın. 
Doğrusu ‘rögar.’ 
Anlamı ise kanalizasyona ‘bakma yeri’ veya ‘bakma deliği.’ 

SÜRÜCÜLERİN CANINA OKUYOR 

Marş mira

Bakma deliği varya sürücülerin canına okuyor. Arabalarımızın anasını ağlatıyor. 
Yol teknolojisi ilerledi. Otoyollar, bölünmüş yollar, beton, asfalt, taş kaplama… Çeşit çeşit yol yapıyoruz ama deliği bir türlü tutturamıyor, kapakları ya yukarıda, ya aşağıda bırakıyoruz. 
Ayar tutmuyor. 

Haberin Devamı

Rögar kapaklarının yolla bir seviyede olduğu belediyeler benim gözümde iyi belediyedir.  
Bu sorunu halleden diğerlerini haydi haydi halleder… 

Sevgili okuyucularım şehrin caddelerinde, sokaklarında bitmeyen tamiratları bilirler... Bir kısmı rögar kapaklarını hizaya getirme çalışmalarıdır bunlar. Yapılanların birkaç ay sonra bozulduğu, eski tas, eski hamam olduğunu, yine çöktüğünü görürler. 
Kapaklar çökmezse olmaz!.. 

Otomobil tekerleğinin üstünden geçerken çıkarttığı o tangur, tungur metalik ses… Muhteşemdir. 
Şimdilerde o metal kapaklar yerine daha hafif, ses çıkartmayan kompozit malzemeler de kullanılıyor. Ses çıkmıyor ama seviye yine sağlanamıyor. 

Araçlarımızda arızalara sebep olan kapaklarla başımız dertte.  
Ön takımı perişan eden, hasarlara ve rot balans ayarlarının bozulmasına neden olan şu rögar kapakları trafik kazalarına da neden olurlar. 
Hem hikayelerimiz vardır, hem de savurduğumuz okkalı küfürlerimiz…  

Haberin Devamı

ÇİLELER BİTER Mİ? 

Yol seviyesi ile rögar kapak seviyesinin bir türlü denk getirilemediği bir ülkedeyiz. 
Yahu her şey tamam da sıra buna mı geldi diyebilirsiniz. 
Siz de haklısınız… 
Geçenlerde kentimin sokaklarında yürüyordum. Çalışmayı görünce aklıma geldi yazdım işte. 

Zaman zaman belediyelerimiz zemin seviyesinin altında düşen, araç trafiğini tehlikeye sokan rögar kapaklarını yolla aynı seviyeye getirmek, sorunu çözmek için çabalarlar. ‘Yollardaki Rögar Çilesi Bitiyor’ diye de basını bilgilendirirler.  
Birkaç yıl önce Bursa da ana caddelerde ki yaklaşık 12 bin rögar kapağının değiştirilmesinin planlandığı bilgisi paylaşılmıştı mesela. 
Aslında oldukça ciddi bir sorun bu. Yapılıyor ve çöküyor. Paralarımız da heba oluyor. 
Temel sorun yolların kalitesiyle ilgili, yollarımız sağlam değil… 
Umarız tüm kentlerimiz bu rögar kapağı savaşını kazanırlar! 

KOMUTAN LOGAR 

Haberin Devamı

Savaşı kazanmak için ‘Komutan Logar’a gerek var mı? 
Ünlü sanatçı Cem Yılmaz’ın GORA filmindeki o meşhur ‘Komutan Logar’ tiplemesi geldi aklıma. 
Komutan Logar… 
Dilimizin rögar’ı “logar” olarak söylemeye daha yatkın olduğunu yukarıda yazmıştım. 
Daha fazla araçta hasar olmadan, daha fazla trafik kazası olmadan ve Komutan Logar işe el atmadan halletmeliyiz bu işleri… 

EGZOZ MU, EKSOZ MU 

Marş mira

Egzoz kelimesiyle de başımız belada bizim… 
Eksoz, Egzos, Egzost, Egsöz, Ekzoz… Hangisi doğru?.. 

Taşıtların içten yanmalı motorlarında, yanan akaryakıt gazlarının dışarı atılmasını sağlayan düzeneği tanımlayan bir kelime bu. Doğrusunu yazmayı bir türlü beceremediğimiz tuhaf bir sözcük.  
Sanayi sitesindeki atölyelerin çeşit çeşit tabelalarını okurken gülümsersiniz. 

Türk Dil Kurumu‘na bakarak doğrusunu öğreniriz; 
‘Egzoz’ da ‘Rögar’ gibi doğru yazımdır.

Yazarın Tüm Yazıları