Helikopter anne-babalar: Çocuklarınıza zarar veriyorsunuz!

Helikopter ebeveynlik kavramı 1990’larda ortaya çıktığında, üniversite çağındaki çocuğunun üstüne aşırı derecede eğilen, bir “helikopter” gibi tepesinde bekleyen anne-babayı tarif etmek için kullanılmıştı. Günümüzde bu terim, her yaştaki çocuğa aşırı ilgi ve müdahale gösteren ebeveynleri tarif etmek için kullanılıyor.

Haberin Devamı


Çocuğunuzun odasını kaç yaşında olursa olsun siz mi topluyorsunuz?Ödevlerini yaptığınız oluyor mu?Düşük not aldığında “Üzülme bu kadar, ben yarın okula gider öğretmeninle konuşurum” diyerek onu avutur musunuz?Gün içinde onunla defalarca telefonla konuşur musunuz?Canı sıkılınca onu eğlendirmek için ne yapacağınızı şaşırır mısınız?Başkalarıyla yaptığı tartışmalarda onu korumaya çalışır mısınız?Okulda problem yaşadığında, öğretmeni de dahil, her zaman başkalarını mı suçlarsınız?Okulda kitabını, ödevini unuttuğunda hemen okula koşup alır mısınız?İsteklerine “hayır” diyebilir misiniz? Yoksa her istediğini yapabilmek için elinizden geleni yapar mısınız?Çocuğunuzun yerine cevap verip onun başarı hikayelerini anlatır mısınız?Çocuğunuzu evde babasıyla bile yalnız bırakmakta zorlanıyor musunuz?Oyunlarda, yarışlarda kaybetmesine ondan daha fazla üzülüyor musunuz?Çocuğunuz işyerinde haksızlığa uğradığında patronu ile konuşmaya çalışıyor musunuz?Aileniz, arkadaşlarınız dünyanın merkezine çocuğunuzu koyduğunuzu söylüyorlar mı?Çocuğunuzun hikayelerinden bahsederken onun adını kullanmak yerine “biz” diyor musunuz?Kendi kendine yemeğini ısıtabileceği yaşa geldiğini bildiğiniz halde aç kalmasından korkup eve koşuyor musunuz?Kendi programınızı onun programına göre sürekli değiştiriyor musunuz?Lise/üniversite çağındaki çocuğunuzu sabahları siz mi uyandırıyorsunuz?Bu soruların çoğuna olumlu cevap verdiyseniz siz de bir “helikopter” anne-babasınız. 

Haberin Devamı

BİR YETİŞKİN NASIL YETİŞTİRİLİR
Helikopter ebeveynlik kavramı 1990’larda ortaya çıktığında, her işini kendi yapabilecek yaşa gelmiş, üniversite çağındaki çocuğunun üstüne aşırı derecede eğilen, bir “helikopter” gibi tepesinde bekleyen anne-babayı tarif etmek için kullanılmış. Günümüzde bu terim, her yaştaki çocuğa aşırı ilgi ve müdahale gösteren ebeveynleri tarif etmek için kullanılıyor.Dünyanın en prestijli üniversitelerinden Stanford Üniversitesi’nin dekanlığını yapmış olan Julie Lythcott-Haims, üniversitesine kabul edilen öğrencilerin zeki, başarılı ve kağıt üstünde her şeyiyle mükemmel gözüktüklerini fakat kendilerine bakmaktan aciz olduklarını anlatıyor.“Bir Yetişkin Nasıl Yetiştirilir” adlı bir kitap yazan Julie Lythcott-Haims, ailelerin gittikçe daha da fazla çocuklarının hayatlarının içinde olduğunu, gün boyu defalarca telefonla konuştuklarını, mesajlaştıklarını ve çocuklarının okullarda karşılaştıkları her zorluğu kişisel olarak çözdüklerini söylüyor. Teknoloji, özellikle akıllı telefonların da bu durumda önemli bir etken olduğunu söyleyen birçok uzman, artık çok küçük yaşlarda bile kullanılan bu telefonları anne ile çocuk arasında bir türlü kesilemeyen göbek bağına benzetiyor. 

Haberin Devamı

AŞIRI KORUYUCULUK GELİŞİME ENGEL OLUR
Lythcott-Haims’e göre, bu problem daha çok varlıklı aileler arasında görülüyor. Bu aileler, çocuklarının başarılı olmaları için, hayal kırıklığına uğramamaları, yenilgi yaşamamaları için o kadar çok uğraşıyorlar ki aslında bu çabalarıyla onların gelişimine engel oluyorlar. “Aşırı yardım/destek/müdahale, çocukların üniversiteye girme aşamasında etkileyici bir özgeçmiş hazırlamalarına yardımcı olmakla beraber, kim olmak istediklerini, ne sevdiklerini ve bu hayatta nasıl yollarını bulacaklarını öğrenme şanslarını ortadan kaldırıyor. Hayatlarındaki önemli adımlarda onlara yardım etmeye çalışırken, onları her türlü acıdan ve yenilgiden korumaya çalışan anne-babalar aslında bu aşırı koruyuculuk ile çocuklarına zarar veriyorlar. Sonuç olarak bu çocuklar, hayatlarını şekillendirmek ve kendilerini tanımak için gerekli becerilerden, istekten ve karakterden yoksun gençler haline geliyorlar.”

Haberin Devamı

BU ANNE-BABALARIN ORTAK ÖZELLİĞİ; KAYGI

Helikopter anne-babaların ortak bir özelliği var; o da kaygı! Çocuklarının güvenliği, temizliği, gelişimi, mutluluğu, hayatı en iyi şekilde yaşayabilmeleri konusunda sürekli ve yoğun bir kaygı duyuyorlar. Gece gündüz çocuklarını düşünüyorlar. Düşünmeleri yetmiyor, sürekli sorular sorarak kontrol ediyorlar: İyi misin, keyfin yerinde mi, mutlu musun, yapabileceğim bir şey var mı, canın mı sıkkın, neye üzüldün?Bir süre sonra o kadar hassaslaşıyorlar ki, en ufak bir problemi tolere edemeyecek duruma geliyorlar. Bu sefer emin olmak istiyorlar; çocuğumu doğru yetiştirdim mi? Çok mu agresif, çok mu sessiz, çok mu yaramaz, çok mu yalnız, çok mu mutsuz?Oysa bu bitmek bilmeyen sorular kaygılarını daha da artırıyor. Kaygılandıkça, kaygıyı azaltmak için çocuklarının hayatlarına müdahale ediyorlar ve bu kısır döngü kaygıyı beslemeye devam ederken kısa vadede anne-babayı rahatlatsa da uzun vadede çocuklara zarar veriyor. Birçok helikopter anne-babanın diğer bir özelliği de çocuklarını dünyalarının merkezine yerleştirmiş olmaları. Kendi duygusal ihtiyaçlarını, hayallerini, yaşama dair hedeflerini çocuklarıyla tatmin etmeye çalışıyorlar. Onların başarıları kendilerini daha değerli hissettiriyor. Çocuk ne kadar başarılıysa, kendilerinin o kadar iyi bir anne-baba olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle çoğu helikopter anne-baba akademik başarıyı aşırı önemsiyor. Çocuğun hayatını buna göre planlıyor.Not: İtiraf ediyorum, ben de bir helikopter anneyim ama bu yazıdan sonra bazı şeyler değişecek!

Haberin Devamı


BAZEN ACI ÇEKMESİNE İZİN VERİN BU DA BÜYÜMENİN BİR PARÇASIDIR
Helikopter anne-babalarla ilgili çalışmalar yapan, bu konuda kitaplar yazan uzmanlar, anne-babaların derin bir nefes almalarını ve çocuklarını serbest bırakmalarını öneriyorlar. Ortak görüş şu ki; aşırı anne-babalık insanın gelişimine engel oluyor. Bu öneri, elbette onları daha az sevin demek değil. Onları koşulsuz sevin ama yetişkin hayata hazırlanabilmeleri için de her problemini kendiniz çözmeye kalkmayın.Lythcott-Haims, çocuklara gerçek dünyada ihtiyaç duyacakları becerilerin öğretilmesini ve onlara bu becerileri uygulayabilecekleri alanların yaratılmasını öneriyor. Bunun için bugün hemen bir adım atın ve çocuğunuzun ne yapıp ne yapmadığına, sizin onun için neler yaptığınıza bir göz atın! Çocuğunuz 5 yaşına gelmişse artık ayakkabılarını bağlamayın, kendi kıyafetlerini seçmesine, kendi başına giyinmesine izin verin. Her durumda kurtarıcısı olmayın, çözümler üretmesini teşvik edin. Ödevlerini kesinlikle yapmayın. Yemeğini kendi ısıtabilecek çocuğunuzun yemeğini kendiniz ısıtmaya kalkmayın. Hataları için mazeretler uydurmayın. Sorumsuzluklarını kolayca affetmeyin ve bazen acı çekmesine, huzursuz olmasına izin verin, bu da büyümenin bir parçasıdır.Ayrıca, onlara gündelik işler yaptırın çünkü gündelik işler/görevler, yükümlülük ve sorumluluk duygusu, hayat becerileri, aynı zamanda çalışma ahlakı oluşturur.Özetle; rahatlayın, bırakın, izleyin...

Haberin Devamı

NOT: Psikoterapi diyaloglarında yer alan konular ve kişiler gerçek değildir. Örnek oluşturmak amacıyla kurgulanmış hikayelerdir. Bu diyaloglar kullanılan bilgiler ise bilimsel esaslara dayanmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.

Yazarın Tüm Yazıları