Beklemeyi, tahammülü, umudu öğrendik

Ev günlerinde, hafızamın derinliklerinden Aziz Mahmut Hüdai çıkıp geldi:

Haberin Devamı

“Günler gelip geçmektedir

Kuşlar gibi uçmaktadır

Ehli-i fesadın yeri nar

Ehl-i salâh uçmaktadır”.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı çağrıştırır Aziz Mahmut Hüdai.

Aylardır sokağa çıkmayınca, evde yaşamanın bütün sınırlarını zorladım, sırlarını öğrendik/öğrendim.

Şair Nedim “Tahammül mülkünü yıktın” demişti. Çoğumuz evde kalarak tahammül mülkünün sağlamlığını, yıkılmazlığını gördük.

Dışarıya, işyerimize gidince, günün telaşına, ritmine kapılıyorduk, dost sohbetlerine dalıyorduk.

Çok sevdiğim bir türküyü çalışırken mırıldandım:

“Bu dağlar kömürdendir

Geçen gün ömürdendir

Feleğin bir kuşu var

Pençesi demirdendir”.

Şimdi yalnız bugünü değil, maziyi de düşünmeye başladık.

Evde okuyamadığım kitabın sayfalarına dalıp gittim, yıllar önceki kayıtları dinledim, makaralı teybimden Casals–Thibaud–Cortot üçlüsünden Schubert Trio’sunu dinledim.

Haberin Devamı

Ağır Teac makara teybimi Mehmet Demirel’in yardımıyla İtalya’da Budrio’dan getirmiştim.

Bazı yazılar, belleğin değişmez konuklarıdır.

Yakup Kadri ne demişti?

“Yıllar yarlardan, yarlar yıllardan vefasız.”

Unutulan aşkları da aklınızdan geçirirsiniz.

Pandemi beklemeyi öğretti bize, umudu da.

Orhon Murat Arıburnu’nun ‘Umut’unu anımsamazsak olmaz:

“Dünya döndükçe

  Umut fakirin yemeği

    Ye Memet ye

     Ye Memet ye”

Yılbaşıları gibi belli günler beni pek etkilemez, takvim yaprakları benim için bir değişikliğin habercisi değildir.

Sık sık tekrarladığım Tarık Buğra’nın ‘Yarın Diye Bir Şey Yoktur’u benim duygularımın başyapıtıdır.

Octavio Paz’ın ‘1 Ocak’ şiiri okunmalı mı?

Yıllar önce, saat 12.00’den önce evimde olurdum. Nezaketin gerektirdiği gönül almalardı.

Her zamanki gibi yeni yıla kitap okuyarak girerdim.

O gün yeni aldığım bir kitabı, yeni aldığım bir kalemle çizerek.

Tabii dolmakalemlerimi temizledim, boşalanları mürekkeple doldurdum. Kurşunkalemlerimi masadaki kalemtıraş makinesiyle açtım. 2 B’den 5 B’ye kadar sürdü bu işlem.

Ünlü polisiye yazarı George Simenon 50’ye yakın kuşunkalemini açtırır, romanı onlarla yazarmış.

Böyle bir deneye teşebbüs etmedim.

*

Gerilim içinde bir yıl geçirdik, aramızdan ayrılan tanıdıklarımız, iyileşme umutları taşıyanlar var.

Haberin Devamı

Hayatını kaybeden sağlıkçılarımıza rahmet, canla başla hastalarını iyileştirmek için çalışanlara ise kolaylıklar diliyorum.

Yeni yılda herkes tedaviyi düşünüyor, aşıları bekliyor.

Gazete haberlerinde, televizyonlarda sağlık çalışanlarının özverisini izliyorum. Parti görgüsüzlerinin yaptıklarını, sözüm ona eğlencelerini anlayan beri gelsin.

Bir kız çocuğunun babasını görememekten duyduğu özlemi gören bir insan, başka türlü davranır.

*

Yazlık bir yere gitmedim, şehrin dağdağası çekmiştir beni her zaman. Çünkü kitaplarımı, LP’lerimi, CD’lerimi taşıyamazdım.

Pastoral bir hayatın çekiciliğine kendimi bir türlü kaptırmadım.

Mevsimleri müziklerden yaşadım.

Yaşar Kemal için bir üniversitede söylemiştim:

Haberin Devamı

“Ben doğayı Yaşar Kemal’in romanlarını okuyarak sevdim.”

Yazdığımı bir kez daha yineleyebilir miyim?

Şarlo ile ünlü yazar Gertrude Stein arasında Londra’da bir yemekte şöyle bir konuşma geçer.

“Şu çimler ne güzel değil mi?” der Şarlo.

Gertrude Stein bakın ne cevap verir?

“Ben yeşili çimlerde değil Turner’ın resimlerinde severim.”

*

GÜZEL, sağlıklı, başarılı, insancıl duyarlılığın egemen olduğu bir yıl diliyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları