SAİNT Joseph’te okurken edebiyat öğretmenimiz Mehmet Gök bir gün beni yanına çağırdı. Dedi ki;

SAİNT Joseph’te okurken edebiyat öğretmenimiz Mehmet Gök bir gün beni yanına çağırdı.Dedi ki;

Haberin Devamı


“Sen edebiyatın, yazı dünyasının içinde ol...”
Yazmayı çok seviyordum; okumayı da...
Ve elbette sanatın her dalına da büyük bir ilgim vardı.
Saint Joseph zor bir okuldu; Fransızca ağırlıklı derslerde sınıfı geçmek kolay değildi.
Ama ders edebiyat, literatür olunca benim dünyam da farklı olurdu.
Kafama koymuştum; böyle bir dünyanın içinde olacaktım.
Kendimi daha iyi ifade edeceğimi düşünüyordum.
Lise biterken babamın yakın bir dostum aracılığıyla Prof. Özdemir Nutku’dan randevu aldım.
Üniversiteye gittiğimde beni Hülya Nutku karşıladı; daha doğrusu Özdemir hoca gelinceye kadar benimle sohbet etti.
80’lerin ortasındaydı.
Sanattan, İzmir’den, yapmak istediklerimden bahsettik.
Ve bugün gibi aklımda olan o sohbetimizi...
Hülya Nutku da yeni İzmirliydi.
Ankara’da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra aynı bölümde yüksek lisansını tamamlamış ve Viyana’ya gitme planları yaparken kendini İzmir’de bulmuştu.
Prof. Özdemir Nutku’dan İzmir’de kurulacak Sahne Sanatları Bölümü’nde asistan olarak çalışmak üzere teklif almıştı. Sinema Bölümü’nü kurmak üzere gelen Prof. Dr. Alim Şerif Onaran, Müzik Bilimleri Bölümü’nü kurmak üzere gelen Prof. Dr. Gültekin Oransay Ankara’dan arkadaşlarıydı.
Zülal Aksoy, Faruk Ersöz ve Gökhan Akçura, Murat Tuncay gibi yakın arkadaşları da gelmişlerdi.
Brecht’in en ünlü dekor sanatçısı Teo Otto’nun yanında eğitim almış bir usta olan Talay Toktamış; Füsun Bergman, Nazan Bora, Mehmet Büyükağaoğlu ve Bülent Arın gibi isimler de kadroya dahil olmuştu.
Makyaja Serap Sağlar, harekete Zühal Olcay gelince; tüm bunlara Özdemir hocanın coşkusu ve çalışma azmi eklenince Viyana hayalleri bitmişti.
Ege Üniversitesi bünyesinde kurulan Güzel Sanatlar Fakültesi’nin hikayesini Hülya hoca o gün başlamıştı anlatmaya, ardından Özdemir Hoca devam etmişti.
Bu isimlerden bazıları ayrıldı, bazıları başka yerlere gittiler, bazıları hala devam ediyor.
Türkiye’de sanat adına bugün birşeyler oluyorsa işte bu isimlerin büyük bir önemi ve yeri vardır.
Ve elbette başta Özdemir Nutku hocamız olmak üzere Hülya Nutku’nun da büyük emeği vardır.
Hülya hocanın ölüm haberi gelince yerimden kalkamadım.
Yıllar önce, 80’lerde gittiğim o üniversite odası aklıma geldi.
O gün konuşulanlar, yıllar içindeki sohbetlerimiz...
Önce Özdemir hoca aramızdan ayrıldı, şimdi de Hülya hoca...
Çok zamansızdı, içimiz yandı.

Haberin Devamı

SAİNT Joseph’te okurken edebiyat öğretmenimiz Mehmet Gök bir gün beni yanına çağırdı. Dedi ki;

Haberin Devamı


Hülya Nutku’nun ismini
İzmir yaşatmalıdır

HÜLYA Nutku’nun tiyatroyla ilgili şu yazdıkları o kadar önemli ki;
“Tiyatro sanatının toplumları sağaltan, bireyleri düşündüren, topluca katılımı sağlayan, takım ruhuyla yapılan, bir o kadar da izleyenleri ortak paydada birleştiren yapıcı gücünü reddedenler, bugünün gelişmemiş toplumlarıdır. Yüzyılın önemli yazarlarından biri olan Anna Seghers, ‘Sanatın gücünü bildiğimiz içindir ki, sorumluluğumuz o denli büyük’ demiştir. Bunu sadece sanatı üretenler ve icra edenlerin değil, o ülkeyi yönetenlerin de bu sorumluluğu duymaları için söylemiştir. Yönetici erkin, sanat üzerindeki baskısı da bu sanatın yapıcı gücünün hissedildiği süreçten bu yana ağırlığını hissettirmektedir. Tiyatromuzun mimarı Muhsin Ertuğrul ustamızın dediği gibi kısaca, ‘Fırın açmayan ülkede insanlar aç kalır, ölür ama tiyatro açmayan bir ülkede insanlar ruhen aç kalır, birbirini öldürür.’ Bu nedenle, şiddete eğilimli bir yüzyıldan geçtiğimiz gerçeğini baz alırsak, bunun ne kadar doğru olduğu da ortaya çıkmaktadır. Bir süre sonra insanoğlunun anlamsız bir yok ediciye dönüşmesi tehlikesine karşılık yine Muhsin Ertuğrul, insanoğlunu ‘hoyratlıktan kurtarıp insanlık düzeyine’ çıkarmanın da yolunun tiyatrodan geçtiğini belirtmiştir. Ülkemizde bölge tiyatrolarına duyulan gereksinim her geçen yıl ağırlığını hissettirmektedir.”
Hülya Nutku İzmir Şehir Tiyatrosu’nun kurulmasında önemli bir rol üstlenmişti.
İsmini İzmir yaşatmalıdır.

Haberin Devamı


Tiyatro eskimeden
yoluna devam eder

Ve bir şey daha demişti Hülya Nutku;
“Ekonomisini düzeltmek isteyen toplumlar, sanatın kalıcılığını bildikleri için sanata, tiyatroya verdikleri değerle yücelmişlerdir. Klasikleşen yapıtlar, adı yüzyıllardır yaşayan yazarlar, efsane oyuncular bunun kanıtıdır. Tam tersine yönelen toplumların arkada bırakacağı bir şeyleri yoktur. Sanat toplumlara bir armağandır. Sanatın yaratıcı gücü dünyaya renk ve anlam katar. Durup düşünecekleri, konuşup paylaşacakları, eleştirip düzeltecekleri bir dünya yaratır onlara... Tanış olma fırsatı verir. İnsanın olduğu yerde yine insanı kurtaracak olanın insan olduğu bilincine vardırır. Bu nedenle Peter Brook’un dediği gibi tiyatro saniyelerle gelişen bir devrimdir. Yaşamın kırılma noktalarını ilham alarak, eskimeden yoluna devam eder.”
Ne kadar doğru değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları