Mustafa Denizli’nin hakkıdır

SPOR sever bir ailede büyüdüm. Sadece futbol değil; evlerde basket de, voleybol da, tenis de konuşulurdu. Çünkü ailenin her ferdi farklı branşlarda spor yapar ya da ilgi duyardı.

Haberin Devamı


Tabii futbolun yeri çok ayrıydı.
Her gün gazeteye giderken Alsancak Stadı’nın önünden geçiyorum. Burasıyla ilgili o kadar çok anım var ki...
Babamla, ailenin diğer üyeleriyle, arkadaşlarımla gittiğim maçların her biri unutulmazdı.
Şimdi bilemem ama bizim için bir eğlenceydi, sosyalleşme aracıydı maçlar...
Keyifli bir hafta sonu geçirir, derslerden biraz olsun uzaklaşırdık.
Tarihi maçlara da tanıklık ettik bu statta...
Geçen gün kısa bir yazı yazdım.
Anılarımıza tanıklık eden bu stat Alsancak’tı, adı yine Alsancak kalsın diye...
Ertesi gün çok sayıda mesaj geldi, bazı dostlarım da aradı.
Ve dediler ki;
“Türk futbolunun efsaneleşmiş üç teknik direktörü var. Hem futbolcu, hem de hoca olarak tarihe geçtiler. Biri Mustafa Denizli, biri Fatih Terim, biri Şenol Güneş’tir. Terim ve Güneş’in isimleri statlara verildi. Denizli de hak ediyor.”
Bence de haklılar...
Mustafa hoca aslında futbolculuktan teknik direktörlük kariyerine geçişin ilk sembol ismi oldu.
Üstelik Altay’la başlayan futbolcu kariyeri; son olarak Altay’da teknik direktör olarak devam ediyor.
Ve daha da önemlisi futbol bilgisiyle, deneyimiyle, Türk futboluna kazandırdığı çok şey var.
Fatih Terim’in ismi Başakşehir’in stadına, Şenol Güneş’in ismi Trabzon’da Şenol Güneş Spor Kompleksi Medical Park Stadyumu’na verildi.
İkna oldum.
Mustafa hocanın hakkıdır.
Alsancak Mustafa Denizli ismiyle kalıcı hale gelir.

Haberin Devamı

Mustafa Denizli’nin hakkıdır
 


Özel baskıyla Nutuk

ATAMIZI her 10 Kasım’da minnetle, sevgiyle anıyoruz. Bu yıl da öyle oldu. 9’u 5 geçe hayat durdu. Ve Atamıza olan saygımızı bir kez daha gösterdik.
Bu yıl 10 Kasım günü masamda çok özel armağan da vardı.
Folkart kuruluşunun 15’inci yılında anlamlı bir çalışmaya imza atmış.
Atatürk’ün 1927 yılında okuduğu Nutuk’un, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine verilmek üzere hazırlanan ‘tıpkı basımını’; bu çok özel baskının, Prof. Dr. Zafer Toprak tarafından yapılan Latin harflerine çeviri ve yorumunu yeniden bastırmış.
Folkart’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, “Cumhuriyet Türkiyesi’nin kuruluşunun taçlandırıldığı, Kurtuluş Savaşı’nın derin izlerini süren, en temel tarihsel tanığı olma özelliğini taşıyan Nutuk, bu ülkeyi gelecek nesillere emanet eden bir anlayışın, kutsal bir belgesidir. Kütüphanenizdeki en özel yeri alacağınıza inandığımız bu destansı eser, hepimizin Türkiye Cumhuriyeti sevgisiyle ortaklaştığı bir duyarlılığın simgesidir” diye de bir not düşmüş.
Nutuk’u çok kez okudum.
Baş ucumdan ayırmadım.
Ama bu baskı gerçekten özel olmuş.
Teşekkürler Folkart, kütüphaneme şimdiden koydum.

Haberin Devamı

Mustafa Denizli’nin hakkıdır


Üçüncü doz doğru
çocuklar da
mutlaka aşılanmalı

18 yaş üstüne üçüncü aşı, yani hatırlatma dozu sisteme tanımlandı. Vakit geçirmeden herkes olmalı. Çünkü araştırmalar altı ayın sonunda antikor seviyesinin düştüğünü gösteriyor. Aşısızların pandemisini yaşadığımıza göre bari aşılılar kendilerini korumanın yollarını aramalı.
Bir de 12 yaş altı çocukların aşılanması meselesi var.
Birçok ülkede 5 – 11 yaş arası çocuklar da aşılanıyor.
Üçüncü aşı kararı ne kadar doğruysa çocukların da aşılanması doğru...
Belki Bilim Kurulu daha çok verinin toplanmasını istiyor olabilir.
Ama bir süre sonra kurulun bu kararı da alacağını düşünüyorum.


Ot yemekleri dönemi başlıyor

Haberin Devamı

HAVALARIN soğumasıyla ot mevsimi de başlamıştır benim için...
Daha doğrusu bizim ailenin büyükleri öyle söylerdi.
Kasımdan itibaren Ege’nin otlarını pazarlarda daha fazla görürsünüz. Aralık, ocak sakız enginar dönemidir. Hele şevketi bostanlar da oldu mu; harika bir kış bizi bekliyor demektir. Diğer otları hiz yazmıyorum.
Ege’de olmanın keyfi işte bu ot yemekleriyle ve salatalarıyla çok daha farklı bir anlam kazanıyor.


Z kuşağı denince
bozuluyorlar
ve haklılar

BİR kere kendilerini harflerle tanımlamak, anlatmak istemiyorlar. Z kuşağı denince biraz bozuluyorlar. Haklılar... Ve de farklılar... Örneğin kendi çocukluğumla, gençliğimle karşılaştırıyorum alakası yok. Bizler mi daha mutluyduk, onlar mı şimdi mutlu bilemiyorum. Zamanın ruhu diye bir şey var çünkü... Kıyaslama da yapmıyorum. Ama onları izliyorum, dinliyorum, mümkünse sohbet etme imkanı yakalamaya çalışıyorum. Bazen üniversitelerle misafir olarak derslerine giriyorum, sohbet toplantılarına katılıyorum. Ve inanın bana iyi geliyor.
Y, Z ya da kristal kuşak olmalarıyla ilgilenmiyorum. Kafalarındakini anlamaya, hayallerine ortak olmaya çalışıyorum. Ve iyi geldiğini hissediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları