Muhafazakâr sanatçılar bu çağrıya yanıt vermeli

Fazıl Say diyor ki, “Eskiden büyükelçiler konserlerime gelmezdi. Şimdi geliyorlar. Ben bu örgütlerden, hocalardan çok çektim... Hadi gelin yeni bir dönemi başlatalım...”

Haberin Devamı


Bülent Ortaçgil diyor ki, “Sandıktan çıkan sonuçlara saygı duymak gerekir.
Yüzde 52, 48’i yok saymazsa toplumsal gerginliği çözeriz...”
Mazhar Alanson diyor ki, “Atatürk’ü de seviyorum Peygamberime de aşığım...”
Üçü de bu ülkenin aydın, entelektüel, popülaritesi yüksek, çok kıymetli sanatçıları...
Üçü de çok değerli...
Bakmayın siz sosyal medyada linç edildiklerine. Bu söyledikleri yeni dönem için herkesi umutlandırdı...
“Toplumsal barış sağlansın, kutuplaşmayı bitirelim, herkes birbirinin hayat tarzına saygı göstersin, fikirlere katılmasak da özgürlükleri savunalım” diyoruz ya...
İşte ülkenin aydın sanatçıları bu sözleriyle toplumsal barışın kapılarını aralıyor
bize...
Peki neden daha çok muhalif kesimin sanatçıları bu konuda konuşuyor...
Oysa şu sıralar en çok muhafazakâr sanatçılardan da benzer çıkışlara ihtiyacımız var.
Muhafazakâr dünya görüşüne sahip sanatçılar bu uzatılan elleri havada bırakmamalı, aynı heyecanla sıkmalı...
Biz medya olarak da her iki kesimin sanatçısına da aynı tonda yaklaşmalıyız, onları daha çok bir araya getiren haberler ve yazılarla...
Ben çok umutluyum, sanat dünyası zoru başaracak...

Haberin Devamı

İşte Uber’le böyle mücadele edilir...

Başından beri söylüyorum Uber’i döverek, söverek, tartaklayarak bitiremezsiniz...
Nasıl bitirirsiniz ya da ona rakip olursunuz?
Daha iyi araçlarla, daha iyi hizmet sunarak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu konuda ilk ciddi adımını attı.
Turkuvaz siyah taksileri piyasaya sürdü...
Hepsi D segment denilen üst-orta sınıf lüks araçlar bunlar.
Önceki gün ilk kez yoldan çevirdiğim bir turkuvaz taksiye bindim...
Şıkır şıkır, konforlu, tertemiz bir araç...
Uber’dekiler kadar bakımlı ve nazik bir sürücüye de denk geldim... Bir yolcu daha ne ister...
Yüzde 15 daha pahalı turkuvaz taksiler sarı taksilerden...
Sarı taksiyle 35 liraya gittiğim yeri, turkuvaz taksiyle 42 liraya döndüm.
100 lirada 15 lira fark ediyor...
Değer mi? Sonuna kadar değer...
Bir güzel haber de bu taksilerin sayılarının şehirde hızla artması...
Bir süre sonra sarı taksiciler yerini tamamen turkuvazlara bırakacak.
Turkuvaz taksi sürücüsüne sordum, “Memnun musunuz” diye...
“Çok memnunuz, en önemlisi araç yormuyor bizi. Müşteri memnun biz memnunuz.
Tek sıkıntımız müşteri alışamadı daha. Bizi çok lüks taksi sanıp el etmiyorlar, sarı taksileri tercih ediyorlar. Oysa biz sadece yüzde 15 pahalıyız” dedi...
Turkuvaz taksileri, Büyükşehir’in iTaksi uygulamasından cep telefonuyla çağırabiliyorsunuz...
Ben ki nasıl sıkı bir Uber’ciyim bilirsiniz, turkuvaz taksiyi kullandıktan sonra hemen iTaksi uygulamasını indirdim telefonuma...
Not 1: Ancak nedendir anlamadım android uygulamada turkuvaz ve siyah taksiler çağrılamıyor, sadece sarı taksiler çağrılabiliyor...
Not 2: Turkuvaz taksilerin tek eksiği şoförlerin kimlik kartı...
Bu kadar iyi hizmet sunan taksilerde mutlaka şoförlerin kimlik kartı yolcuların göreceği şekilde aracın bir yerinde olmalı.

Haberin Devamı

Sektöre güçlü oyuncu

Star’da genel müdürlük yaptığı 4 yıl boyunca büyük başarılara imza atan Ömer Özgüner, “Karga7” yapım şirketinin CEO koltuğuna oturuyor bugün itibariyle...
Karga7’ı kuran Emre Şahin’le daha önce oturup konuştuğumdan biliyorum, şirketin ortağı Alman Pro7’nin yapım şirketi olan Red Arrow...
Los Angeles’ta büyük bir ofisleri var, Netflix’e dizi çekiyorlar...
Geçen yıl Erkan Petekkaya’nın “Kayıtdışı” dizisiyle girdikleri Türkiye pazarında çok daha iddialı olmak istiyorlar.
Bu nedenle uzun görüşmeler sonrasında CEO’luk koltuğunu Ömer Özgüner’e emanet ettiler.
Ömer’in yardımcılığına da Star’da pek çok başarılı diziyi birlikte hayata geçirdikleri Ümmü Burhan geldi...
Bu, sektöre yapımcı olarak çok güçlü bir oyuncunun girmesi demek.
Hem senaristler, hem oyuncular, hem menajerler, hem yönetmenler üzerinde bu ikilinin başarıdan gelen çok ciddi bir ikna gücü var.
Bu sinerjiden sektör adına ben çok umutluyum, bu sezona yetişmezler ama 2019 itibariyle çok iddialı işler çıkar buradan...
Yolunuz açık, projeleriniz bereketli, reytinginiz bol olsun...

Haberin Devamı

Mekanlar 50 lira müzik ücreti alıyor da, sor bakalım niye alıyor...

Yıllar önce “Asansörde çalınan müzikten bile para alacağız” demişti de Bülent Forta, inanmıştım...
Bırak asansörü tuvalette çalınan müzikten bile para alınıyor bugün.
Şaka değil, şehir dışına yolun üzerine umumi tuvalet kur, iyi hizmet için müzik çalayım desen yıllık belli bir para vermek zorundasın MÜYAP’a...
Sonunda Alaçatı’daki mekanlar da çıldırdı, “müzik ücreti” adı altında hesaba adam başı 50 lira eklemeye başladı.
Meselenin ‘kazık’ yönü tartışılıyor ama telif adıyla toplanan paraların mekanlar için çok ciddi bir yüke döndüğü gözden kaçırılıyor...
Elbette telif ödenecek... Elbette müzikle eğleniyorsan, onun üzerinden para kazanıyorsan TV, gece kulübü, otel ne olursan ol bunun bedelini vermelisin...
Ama rakamlar bu mu olmalı, işte orası tartışmalı...
Müzik sektörü bizde toplanan telif miktarı Avrupa’nın 100’de 1’i örneğini veriyor hep...
Bunu artırmak için yaptıkları tek şey de, mekanların üzerine çullanmak, ayakta zor duran yerel radyoların üzerine yüklenmek...
İyi de kardeşim bizdeki televizyonun, gece kulübünün geliri de Avrupa’dakinin 100’de 1’i, onu ne yapacağız?
Müzik piyasası Avrupa’nın 100’de 1’i telif topluyorsa...
Gece kulübü de o kadar ciro yapıyor, televizyon da, radyo da...
Ama müzik piyasası diyor ki, hayır daha fazla telif ver, her sene daha çok öde bana...
İşte Yeniköy’deki Kaşıbeyaz Bosphorus’un sahipleri telif yüzünden mahkemelik oldu.
5’er yıla kadar hapis istemiyle dava açılmış Murat-Suat Kaşıbeyaz kardeşlere...
Mekanda çaldıkları müziğin telifini ödeyecek paraları mı yok?
Hayır, istenen paraya tepki gösteriyorlar.
Bugün Türkiye’de binlerce mekan, yüzlerce radyo, işletme, lokanta, çay bahçesi, televizyon telif ödeyemediği için MÜYAP’la davalık.
Millet evine ekmeği zor götürüyor, dükkanını kapatma riskiyle karşı karşıya...
Alaçatı’da müşteriden alınan 50 lira müzik ücretine “vay kazıkçı mekanlar” demek yerine bir de bu açıdan bakmak lazım...

Yazarın Tüm Yazıları