FETÖ’nün sinemasına herkes destek verdi...

Dünkü Hürriyet’te Umut Erdem’in manşeti FETÖ’nün sinemadaki yapılanmasıyla ilgili çarpıcı bilgiler veriyordu.

Haberin Devamı

Hepsi kamuoyunun bildiği, bizim zamanında gişesini takip ettiğimiz, haberleri medyada sık yapılan filmlerdi...

TBMM FETÖ ve 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu işte bu filmleri mercek altına almış.

2009’dan itibaren FETÖ’nün altı film çektiği belirtilen raporda, bu filmler için yaklaşık 7 milyon bilet satıldığı bilgisi de yer almış.

Öncelikle şunu söyleyeyim...

Komisyonun bu rakamı doğru değil, söz konusu 6 filmin toplam gişesi 8 milyondan fazla...

İşte FETÖ’nün çektiği 6 filmin tek tek gişesi...

Kelebek: 33.816 (2009)

Eşrefpaşalılar: 487.478 (2010)

Allah’ın Sadık Kulu: Barla: 2.227.113 (2011)

Selam: 2.145.545 (2013)

Birleşen Gönüller: 1.589.135 (2014)

Selam Bahara Yolculuk: 1.683.497 (2015)

Toplam gişesi 8.166.584 olan bu filmler için TBMM komisyonu, “Türkiye’de film başına düşen ortalama izleyici 100 bin civarındayken, bu 6 filmin gişe ortalamasının 1 milyonu aşması ve sinemaya mesafeli bir cemaatin bu rakamları yakalamış olması dikkat çekicidir” denildi...

Haberin Devamı

Oysa bu rakamlar karşısında şaşılacak hiçbir şey yok...

Çünkü zamanında FETÖ’nün çektiği bu filmlerle ilgili yerel yönetimler nezdinde büyük izlenme kampanyaları yürütüldü.

Özellikle Eşrefpaşalılar’dan itibaren bu filmlere büyük galalar yapıldı...

Konya’dan Isparta’ya, Van’dan Kahramanmaraş’a şehirlerin bütün protokolleri bu filmleri izledi...

Okul yönetimleri belediyelerle işbirliği yaparak salonlar kapattı, belediyeler otobüs otobüs öğrenci taşıdı bu filmlere.

Valiler, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu yöneticileri bu filmlerin gösterildiği salonlarda en ön sırada oturdu.

Üst düzey hükümet üyeleri de galalara katıldı. O görüntüler arşivlerde duruyor.

Yetmedi, mart ayında gösterilen film (Eşrefpaşalılar) “yoğun istek üzerine” eylül ayında ikinci kez vizyona sokuldu...

Kötü bir animasyon olan “Barla”ya bile öğrenciler izlemeli tavsiyesinde bulunularak 2 milyonun üzerinde gişe yaptırıldı.

Daha fazla salonda haftalarca kalması için her yol denendi.

Böyle bir ortamda -şimdi isim vermeye gerek yok- bugünün ünlü isimleri ve yönetmenleri de bu filmlerde görev yapmaya başladı.

Haberin Devamı

Tüm bunlar üst üste konulunca bu 6 filmin 8 milyon seyirciye ulaşmasına neden şaşırıyoruz ki...

Asıl bu kadar kampanyaya 18 milyon olmamasına şaşmak lazım.

FETÖ’nün sinemasının sinema olmadığını biz biliyorduk zaten, ancak kamuoyuna güç sahipleri tarafından öyle bir sunuldu ki, 8 milyon gişeye kendi adıma ben hiçbir zaman şaşırmadım.

 

HAFTA SONU’NUN ARDINDAN

50 yıllık bir magazin markasıydı Hafta Sonu, bugün çıkan son sayısıyla yayın hayatına veda ediyor.

Daha geçen hafta Aşkın Nur Yengi’yle yaptıkları haber, magazin gündemine damga vurmuştu, “Beni en çok ihanet üzdü” diyerek Haluk Bilginer’le ilgili ilk kez Hafta Sonu’na konuşmuştu Aşkın Nur Yengi.

Haberin Devamı

Pek çok sanatçının ilk röportajını verdiği, yayıncılık çizgisiyle ve haberleriyle dikkat çeken bir dergiydi...

Ne var ki Türk medyasındaki pek çok dergiyle aynı kaderi paylaştı...

Satışı ve etkisi iyi olmasına rağmen reklam alamadı ve yayın hayatına son verme kararı aldı.

Türk magazinciliğinin kült markasıydı, ben hep sitayişle hatırlayacağım.

2016’nın en iyi 5 kitabı...

1- Kırmızı Saçlı Kadın (Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları): Nobelli yazar kaleme alır da yılın en iyi kitabı olmaz mı...

2- Aşık Bir Adam (Karl Ove Knausgaard, Monokl Yayınları): Bu kitabın ne kadar iyi olduğunu bu yaz anlatmıştım...

3- Kuşlar Yasına Gider (Hasan Ali Toptaş, Everest Yayınları): Bu yılın en çarpıcı kitaplarından biri oldu bu...

Haberin Devamı

4- Kayıp Kızın Hikayesi (Elena Ferrante, Everest Yayınları): Napoli Romanları serisinin son halkası, kaçırmayın...

5- Sputnik Sevgilim (Haruki Murakami, Doğan Kitap): Sputnik sadece bir uzay aracı değil, Rusça yoldaş, yol arkadaşı anlamına gelen bir kelime. Bu da iki kadın ve bir erkeğin yoldaşlığı...

 

ÜÇ DÜĞÜN, ÜÇ ABARTI...

Hafta sonu üç düğün üst üste geldi, üç abartılı gösteri de böylece üzerimize boca edilmiş oldu...

Ağaoğlu düğünü: Metrelerce gelinliği, gökdelen gibi pastası, gelin-damada verilen hediyeleriyle ne gerek var bu kadar abartmaya dedirtti... Düğün böyleyse balayı uzayda mı olur diye korkuttu...

Murat Yıldırım düğünü: Tahtta gelmeler, Fas işi kıyafetler ve müziklerle ne gerek var bu kadar abartmaya dedirtti... İstanbul’da böyleyse Fas’taki düğünde Murat neler yapar acaba diye korkuttu...

Haberin Devamı

Işın Karaca kınası: Sanki 3. kez evlenmiyormuş gibi kaftanlar, kafada taçlar, bitmeyen göbek atmalarla ne gerek var bu kadar abartmaya dedirtti. Kınası böyleyse düğünü nasıl olur acaba diye korkuttu...

 

UBER’İ DIŞLAMAYIN...

Uber’in XL araçları korsan muamelesi görüyor, XL denilen şey siyah özel minibüsler...

Normal taksiden yüzde 10 kadar daha pahalı ama tertemiz özel minibüste büyük bir konforla yolculuk ediyorsunuz.

Emniyet Genel Müdürlüğü 81 ilde işte bu XL şoförlerine (Uber uygulaması kullanan sarı renkli resmi taksilere değil) ve yolcularına ceza kesilmesi talimatı gönderdi.

Neden, uzlaşma yerine hemen yasaklamak niye?

Bu ekstra hizmet karşılığı daha fazla ücret ödemek isteyenlerin elinden neden bu hak alınıyor...

Size daha çarpıcı bir şey söyleyeyim...

Benim iki çocuğum var ve kendi arabamızda ikisi için de çocuk oto koltuğu kullanıyoruz.

Bazen çocuklarla taksiye binmem gerektiğinde Uber’den siyah minibüs ‘XL Aile’ çağırıyorum...

Çünkü bu ‘XL Aile’lerde çocuk oto koltuğu bulunuyor.

Söyler misiniz bana Uber’e savaş açan hangi sarı takside çocuk oto koltuğu var?

Neden çocuklarımın daha güvenli seyahat etme hakkı ellerinden alınıyor?

Uber vergi ödemiyorsa ödetecek formülü bulun.

Bu arada ödediklerini söylüyorlar, çünkü merkezleri burada...

Araçları kayıt altında değilse kayıt altına alın...

Ama yasaklamak olabilecek en kötü çözüm.

Dünya yasaklayamadı Uber’i, yerine çalışan doğru bir sistem koyamadıkça biz de yok edemeyiz...

 

Yazarın Tüm Yazıları