Ben modern bir tasarım yaptım, onu iyi de kullanabilirsiniz kötü de

 Kabataş’taki Martı projesinin mimarisini eleştirenlerden biri de benim. Bu projenin yapılması gerektiğini ama özellikle martı şeklindeki iskelenin arkasındaki meydanın beton yığını olduğunu yazdım.

Haberin Devamı


Projenin mimari Hakan Kıran’ı da eleştirdim.
Önceki akşam Göktürk’te Gezi İstanbul’da bir ara NTV Ekonomi Müdürü Servet Yıldırım’ın masasına yancı yazıldım.
Tanımadım, meğer masadakilerden biri Hakan Kıran’mış.
“Siz beni çok eleştirdiniz” diye söze girince başladık muhabbete.
Ben yine Martı projesini eleştirdim, hızımı alamadım “Haliç metro geçiş köprüsünü de hiç beğenmiyorum, her gün Unkapanı Köprüsü’nden geçerken kulaklarınızı çınlatıyorum” dedim.
Bütün eleştirilerime tek tek yanıt verdi, dünyadan örnekler tartıştık, keyifli bir sohbet yaptık.
Söyledikleri özetle şöyle:
1- Martı Projesi
Martı projesini modern bir mimari olarak tasarladım ben. Oranın nasıl kullanılacağı şehri yönetenlere kalmış. Sizin eleştirdiğiniz beton alanın altında su fıskiyeleri olacak, yağmur suyunu da oradan tahliye edeceğiz. Modern dünyada yerel yöneticiler bu tür alanları zaman zaman çocuk parklarına çeviriyorlar, zaman zaman şehir mobilyalarıyla bambaşka bir görünüme...
2- Haliç Metro Geçiş Köprüsü
Haliç’in zemini sert değil, metrelerce derine inmemize rağmen ayakları oturtacak sağlam bir zemin bulamadık.
Bu yüzden askılarla desteklemek ve o yüksekliğe çıkmak zorunda kaldık. Oraya yapılacak başka hiçbir proje yoktu. Çünkü metronun Şişhane durağıyla Haliç deniz seviyesi arasında çok fark var. Dünyanın hiçbir metrosu o kısa mesafede o eğimde aşağıya doğru gidemez. Olabilecek en doğru eğim bu kadardı...
5 dakikalığına oturduğum masadan kalkamadım, mimar Hakan Kıran’la çok uzun konuştuk, tartıştık.
Söylediklerinin hepsini burada anlatabilmem mümkün değil.
Sonunda bir röportaj yapmaya karar verdik.
Aklımdaki her şeyi soracağım, yanıtları aktaracağım... 

Haberin Devamı

Ben modern bir tasarım yaptım, onu iyi de kullanabilirsiniz kötü de

‘Melek Yüzlüm’ün yanına gitti

Mustafa Sandal’ın 10 yıl önce yayınlanan “Melek Yüzlüm” şarkısını 32 yaşında ölen anneannesi için yaptığını biliyor muydunuz?
İşte o Melek Yüzlüm; Mustafa Sandal’ın önceki gün vefat eden dedesi Hüseyin İleri’nin genç yaşında kaybettiği eşidir...
“Alacağım aklını hey melek yüzlüm
Cennetteki tek günahkar ben olsam da
Kalacağım aşkına yetmese de ömrüm
Cennetteki tek günahkar ben olsam da” der o şarkıda Mustafa Sandal...
Şarkının yeni çıktığı yıllarda bir televizyon programıma konuk olmuştu Hüseyin İleri, bilmiyordu Mustafa’nın bu şarkıyı anneannesi için yazdığını...
Ben söyleyince gözyaşlarını tutamadı, yıllar önce kaybettiği eşinin ardından...
Türk seyircisi Mustafa’nın dedesini birlikte oynadıkları Hazır Kart reklam filminden tanıdılar.
Ama Türk müziğinin tutkunları Hüseyin İleri’nin ne büyük müzisyen olduğunu, TRT radyosundan yıllarca “Ve Hüseyin İleri” diye yankılanan anonsları iyi bilirler.
Ben 80’inden sonra tanıdım Hüseyin İleri’yi. Eğlenmeyi, centilmenliği, kadınlara kompliman yapmayı, denize balıklama atlamayı, akşamları bir kadeh rakısını yudumlamayı ihmal etmezdi.
Mustafa Sandal iyi müzisyendir, dedesine çekmiş.
Önceki gün çok sevdiği dedesini, melek yüzlü anneannesinin yanına uğurladı.
Senin ve ailenin başın sağ olsun Mustafa.

Haberin Devamı

Fas’tan gelen soru: Booking’i nasıl kapattınız

Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’la yemeğimizde TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy da vardı...
Her gördüğümde, “Başkan ne yapıp edip bu Booking.com açtıracağız size” deyip duruyorum ben.
Bu kez meseleyi ben açmadan Başaran Ulusoy anlattı.
“Dünyaya örnek olduk. Başta Fas olmak üzere pek çok ülkeden nasıl başardınız bunu. Booking.com’la nasıl mücadele ettiniz? Bize de yöntemi öğretsenize’ diye geliyorlar” dedi...
“Bak bizim sayemizde ilk kez gazetelere tam sayfa ilan da vermeye başladı Booking.com” diye de ekledi.
Bir kötü haber daha: Şimdi Uber’e karşı mücadele etmeye hazırlanıyormuş TÜRSAB...
Kötü diyorum ben özgürlükler ve tüm sitelerin açık olmasından yanayım çünkü.

Haberin Devamı

Edirne’de ciğer ve köfteler nasıl bitti?

Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’la biz Hürriyet’çilerin kanı fena kaynadı birbirine...
Geçen ay Edirne’ye yaptığımız keşfet gezisinden sonra, bu kez de Başkan Gürkan iade-i ziyaret için geldi İstanbul’a...
Yanına saz heyetini de alarak...
Göktürk’teki Gezi İstanbul’u kapattık; çaldık, söyledik ve oynadık...
Edirne’deki kadar sabahlara kadar sürmese de çok eğlenceli bir gece daha yaşadık.
Başkan, Edirne’yi cazibe merkezi yapmaya kararlı.
Geçen hafta Kakava Şenlikleri varmış.
Bu hafta sonu da Ciğer ve Bando Festivali var.
Her hafta sonu geniş çaplı bir kültür sanat etkinliği, yurtdışından sanatçıların konserleri var Edirne’de...
22 bin yatak kapasiteli tüm oteller doluyormuş hafta sonunda Edirne’de.
Hele bizim Edirne’yi keşfedip yazılar yazdığımız, tüm Türkiye’ye dağıtılan Edirne gazetesini çıkardığımız haftanın sonunda şehirde bütün dükkanlar, oteller ve restoranlar dolmuş.
Şehrin tüm köfte ve ciğercilerinde akşam saat 6’da köfte ve ciğerler bitmiş.
Esnaf, “Ne yaptın başkan, biz böyle bir şey görmedik” diyormuş Başkan Gürkan’a...
Edirne’yi radarınıza ve takibinize alın diyorum, pişman olmazsınız.

Yazarın Tüm Yazıları