Katamaran tatiliydi hastane tatili oldu

Haberin Devamı

HEYECAN içinde bayramı bekliyorduk.
Hepimiz...
Bütün aile...
Bodrum’da buluşacaktık.
Ne mutluyuz, ne mutluyuz anlatamam...
Hep beraber olacağız diye...
Ayıptır söylemesi, bir de ev aldık, bin yıldan sonra.
Ben de istiyorum ki, bir yaz şenliği olsun, herkes o eve doluşsun, mangallar yakılsın, uzuuuuun sofralar kurulsun, İtalyan aileleri gibi her kafadan bir ses çıksın...
Kollar sıvandı...
WhatsApp grubu kuruldu...
Yazışmalar başladı...
Planlar, hayaller...
Şöyle mi yapsak, böyle mi yapsak...
Sonunda karar verdik ki, biraz evde oturacağız, biraz da katamaran yapacağız...


PLANLAR SUYA DÜŞTÜ


Kiraladık.
Belki Yunan adaları da yaparız diye pasaportları da hazırladık.
Yaşasın!
Kardeşim Nevzat kaptanımız, karısı Yeliz ikinci kaptanımız ama aynı zamanda teknenin miçosu...
İnanılmaz becerikli, sulara atladığı gibi tekneyi bir yerler bağlayıveriyor...
Oğlanlar Memo (4), Ömer (6 aylık), onlar da hevesli tayfa...
Ablam Suna, eniştem Kazım, yeğenim Lara.
Biz, Alya, sevgilim ve ben.
Sonradan Yasemin ve İnanç da eklenecekti.
Çicek, çiçek!
Biz evde hazırız, bekliyoruz.
Uçağın tekerlekleri Bodrum Havaalanı’nda yere değdi, bizimkiler uçaktan indiiiiii...
Ama kusarak!

Haberin Devamı


HASTANELİK OLDUK



O da ne!
Ev yerine, doğru hastaneye gittiler.
Şaka gibi!
İki çocuk, Memo ile Ömer’in ve Yeliz’in damar yolu açıldı, serum takıldı.
48 saat hastanede serum yediler.
Karın ağrısı, mide bulantısı ve düşmeyen bir ateş...
Yazık onlara, hastanede yan yana yataklara yerleştiler...
Hastalığı atlatmayı beklemeye başladılar.
Neyse ki Dr. Tuna Gül Han, hemen kontrol altına aldı durumu.
En çabuk iyileşen 6 aylık küçük Ömer oldu, onu eve aldık, sonra diğerleri de tek tek döküldü...
Oh, sonunda öncü katamaran takımı tamamlandı.
Tekneye geçildi.
Tamam artık sorun yok, mavi sulara açılıyoruz derken, o da ne!
Bu sefer enişte, apar topar hastanelik oldu.
Aynı belirtiler, mide bulantısı, baş ağrısı, yüksek ateş...
Yine hastane.
Ona da bir gece serum takıldı.
Enişte tekneye geri geldi...
“Artık yetti!” derken...
Bu sefer, dadımız hastaneye kaldırıldı.
“Yok artık! Bu ne ya!” derken...
Son olarak yeğenim Lara hastanelik oldu.
Dün gece de ona serum takıldı!

Haberin Devamı


NE VİRÜSMÜŞ AMA


Ve bizim sinir sistemimiz bozuldu...
Gülmeye başladık.
Aileye sızan virüs, ondan ona, ondan ona geçiyor.
“Survivor’cı”lardan beter bir mücadele içine girdik virüsle.
Tek fark, bizim yaşadığımız oyun değildi.
Alya’ya gelince, o zaten geçen hafta Adana’da hastalanmıştı, bir haftadır antibiyotik alıyor.
Diyeceğim o ki, sadece üç kişiye bir şey olmadı.
Ablama, erkek kardeşime ve bana.
Armanlara yani!
Ve tabii derhal hakkımızda dedikodu dönmeye başladı.
Alman çamaşır makinelerine bir şey olmaz!


BOL SIVI TÜKETİN



Lara’yı hastaneye götüren eniştem Kazım diyor ki, “Dün gece hastanede, 60 kişi bu durumdaydık!”...
Bir de ortalıkta bir şehir efsanesi dolaşıyor.
Güya uzun süredir görülmeyen eski kadim hastalıklar yeniden hortlamış.
Bu yıl doktorlar inanılmaz seviyede zatürree tedavi etmişler.
Artık sebebi neyse...
Kimilerine göre Suriyelilerle birlikte girmiş o virüsler, çünkü sınır geçişlerinde aşı şartı aranmıyormuş.
Ben sadece şehir efsanesinin yalancısıyım, doğru mudur, değil midir bilemem.
Ama size Dr. Tuna’dan öğrendiklerimi aktarabilirim:
Bol sıvı tüketin, bol bol meyve yiyin ve eskilerin dediği gibi mümkünse 10.00 ile 15.00 arası güneşe çıkmayın!”
Korkulacak bir şey değil ama yazın ortasında hasta olmak istemiyorsanız, kendinizi koruyun.
Bu tatili, katamaran tatili olarak değil de, hastanelik olduğumuz bayram tatili olarak hatırlayacağız.
Şimdi izninizi rica ediyorum, cumartesi-pazar yazı yok, salı günü tekrar görüşmek üzere...
Hepinizin bayramını kutluyorum.

Haberin Devamı


HAMİŞ: Bu yazıyı yazdıktan sonra Alya’ya zatürree teşhisi koyuldu. Nazara inanmaya başladım, kurşun döktüreceğim artık!!!

Yazarın Tüm Yazıları