Ateş Yalazan

Fenerbahçe’nin sorunu; “Güven”

10 Şubat 2013
Benim bildiğim;“Güven sorunu”, üç puan alınarak aşılmaz!“İyi futbol ve farklı bir galibiyet alınarak” aşılır…Takımın korkuları var… Aykut hocanın da…

Maçın başı;
Volkan neden ağır davranır?
Rüştü ağabeyinden öğrendiği sonradan unuttuğu alışkanlığı;
“Defansa fırça atar” gibi yaparak vakit geçirir(?)
Bilemem…
Oysaki kalecinin psikolojisi tüm takımı etkiler…
 

Yazının Devamını Oku

Yolda bastığınız yere dikkat edin

30 Haziran 2012
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım’a göre “normal” olan olayda bir kişi yaşamını yitirdi.

Bu “normal” olayda düz yolda yürüyen Kadir Sevim bir anda kendisini yerin altında, akan sularda buldu. Bakana göre Başkent’in merkezinde, yolda yürürken yarılan yerin altına girip ölmek “normal.”
Bakan Yıldırım, “Buna benzer olaylar yine de beklenebilir” demiş.
Yani bu kentte bundan böyle “bastığınız yere” dikkat etmek gerekiyor.
Gerçi Ankaralılar bu tür “gereklilikler”e alışkın.
18 yıl boyunca Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in icraatları sayesinde insanlar soludukları “havaya”, içtikleri “suya”, bindikleri “otobüse” dikkat etmeyi öğrendi.
Artık bir de yürüdükleri yola dikkat ederler ne var bunda?
Bakan Yıldırım konu soruşturulmadan “hüküm” vermemek gerektiğini söylemiş.

Yazının Devamını Oku

Yapay bir Ankaragücü

18 Şubat 2012
ANKARA sporu, Melih Gökçek’ten çektiğini kimseden çekmedi.

80’lerde Keçiörengücü’nün başına gelenler malum.
Ardından Başkan Gökçek, bu kente ve belediyeye ait milyonlarca lira değerindeki Ankaraspor’un profesyonel futbol şubesini ihalesiz, şartsız, bedelsiz devretti.
O takımın sahibi gözüken insanlar bir sabah, hiç hak etmedikleri halde milyonlarca liralık bir takımın sahibi olarak uyandı.
Üstelik takıma ait bir çok arazi de bu isimlere geçiverdi.
Ardından Ankaragücü sevdasıyla, bu kez de Ankaraspor’un küme düşmesine neden oldu.
Daha sonra oğlu Ahmet Gökçek üzerinden yönetimine geldiği Ankaragücü’nü milyonlarca dolar borçlandırıp, mahkeme kararıyla yönetimden uzaklaştırıldı.
Ama arkasında uçan kuşa borcu bulunan bir tarihi çınar bırakarak.

Yazının Devamını Oku

Metrodaki acelecilik

4 Şubat 2012
SOĞUK hava en önemli konumuz son günlerde. Nasıl olmasın ki?
Hava gerçekten çok soğuk.
Hepimizin dilinde en son böyle bir soğuğu ne zaman gördüğümüzle ilgili anekdotlar var.
Herkes yaşıyla mütenasip, hatırladığı en soğuk havaları anlatıyor.
Kimisi 90’lardan dem vuruyor, kimisi 80’lere uzanıyor, kimisi 80 öncesine...
Yaşı daha genç olanlar için verimsiz bir konu bu.
Başkent iklimi sağlı sollu sert rüzgarlar yese de son günlerde güzel şeyler de olmuyor değil.
Alın işte metrolara sonunda kazma vuruluyor.
Her ne kadar o kazmanın sapını hükümet tutsa da, nihayetinde kazmanın vurduğu toprak bizim.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın metrolarla ilgili son dönemdeki açıklamalarına bir büyüteç tutmak gerek.

İRONİK YAKLAŞIM

Yıldırım metroların imza töreninde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in metro inşaatlarıyla ilgili “aceleciliği”ne vurgu yapmaktan geri kalmamış:
“Sayın başkanla rollerimiz değişti. Bir önce bitsin diyenler bizdik. Şimdi de Sayın Başkan ‘bir an önce bitsin’ diyor, Doğaldır Ankaralılar da bunu istiyor.”
Yıldırım’ın nüktedanlığını bilen biri olarak bu sözlere tebessüm etmemek mümkün değil. Toplamda 15 seneyi bulan bir süredir metroları bitiremeyen bir başkan için “aceleci” tanımı oldukça ironik.
Ankara halkını her seçimde metro vaadiyle “oyalayan” Gökçek’in bu seçimlerde atacak barutu kalmadı.
Başkent’in trilyonlarını hayali projelere gömen, bu zihni sinir projelerinin hemen hiç birisini hayata geçiremeyen, üstüne üstlük sohbet ortamlarında ortaya atılan projelere hiç düşünmeden, hesap kitap yapmadan dalan Gökçek’in artık bu konuda söyleyecek sözünün kaldığını da sanmıyorum.
Her ne kadar Gökçek profesyonel, işini bilir bir siyasetçi de olsa, artık metro vaadi çoktan miadını doldurdu.

ALT GEÇİT İNADI

Yıldırım, ayrıca kavşakların, alt geçitlerin, köprülerin Ankara trafiğine fayda etmeyeceğini de söylüyor üstüne basa basa, defalardır.
Hemen yanı başında duran Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de dinliyor bunu. Ama Gökçek bu laflara fevri yaklaşacak bir siyasetçi değil şüphesiz. Susar dinler, ama yine bildiğini yapar.
Nitekim aynı Gökçek, geçen ay içinde gerçekleşen bir sohbette Atakule kavşağına, hemen ardından da Yıldız kavşağına alt geçit yapma planlarından vazgeçmediğini açıklıyordu.
Dolayısıyla Gökçek’in Yıldırım’ın sözleri karşısındaki sessizliğine aldanmamak gerek. Belli ki, metro inşaatlarında tutamadığı kazmanın ucunu, bu altgeçitlerde tutmaya çok niyetli.
Yıldırım’ın ders niteliğindeki bu sözlerini hazmeder nihayetinde Gökçek.
Bugüne kadar partisinden ne laflar, ne eleştiriler yedi de “Bana mısın” demedi.
Bunlara mı diyecek?
Yazının Devamını Oku

Hamaset siyaseti

26 Kasım 2011
ANKARA Hürriyet’in çarşamba günkü manşeti “Bu tarihi unutmayın”dı.

Başkent’in müzmin sorunlarının başında gelen metrolardı konu.
Bilindiği gibi, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 22 yıllık belediye başkanlığı döneminde bir türlü tamamlayamadığı üç metro istasyonunu hükümete devretti.
Hükümet de bunları tamamlama sözü verdi.
Tıpkı Gökçek gibi.
AKP’nin Ankara İl Başkanı Murat Alparslan da metroların 2014 yerel seçimlerinden önce tamamlanacağını ifade etmiş.
Biz de Alpraslan’ın bu sözünü not ettik.
Gerçi bu kentin tecrübelerini düşününce insanın zihninde “Not etsek ne olacak ki?” cümlesi de volta atmıyor değil.

Yazının Devamını Oku

Sorun Gökçek’in yönetim anlayışı

19 Kasım 2011
MAHKEME, Akay kavşağının ardından Kuğulu altgeçitlerinin de yürütmesini durdurdu. Ardından da Meclis’in kavşağı kapatma kararıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildi. Kısacası sürpriz yok, aynı senaryo işledi yine.
Bu süreçte Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de Akay örneğindeki stratejiyi izledi.
Gökçek, kararın “felaketle” sonuçlanabileceğini belirterek, kararı “hayretle karşıladığını” ifade etti. Yine hukuka ve mahkemelere karşı kamuoyu oluşturma çalışmaları yürüttü:
“Mahkeme kararını ve bizi mahkemeye verenleri kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”
Gökçek’in çok eski bir alışkanlığıdır hukuka aykırı işler yapıp ardından da hukukun etrafından dolaşmak.
Tıpkı Akay’daki gibi.
Önce hukuka ve şehircilik kurallarına aykırı uygulamalara imza attı ardından da çıkan mahkeme kararını halka şikayet edip Ankaralıları hukuka karşı çıkmaya çağırdı.
Şimdiki tavrı da aynı.
Gökçek bu işleri yaparken tabi ki hukuka aykırı olduğunu biliyordu.
Nitekim, 35-40 günde tamamladığı alt geçitlerle ilgili verdiği demeçlerde hukukun etrafından dolanmak için yaptığı hamleleri büyük kıvançla anlattığını biliyoruz.
Çok önce değil, geçen Mayıs ayında Gökçek Avrupa Ödülü Kazanan Kentler Birliği’nin temsilcileri ile görüşmesinde şöyle demişti:
“Baktım ki bana altgeçit, üstgeçit yaptırmayacaklar. Üst geçitleri önce altı sonra üç ayda bitirdim. En son 35 günde bitirdik. Çünkü mahkeme karar verinceye kadar bitirirsek mahkeme bir şey yapamıyor. Biz karardan önce yetişmeye çalışıyoruz.”
Peki aynı Gökçek Kuğulu Kavşağı kararının ardından ne demiş:
“Bir inşaat başladığı anda durdurulursa kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Ama beş yıldan bu yana üzerinden vızır trafiğin aktığı ve hiçbir sıkıntının yaşanmadığı, kaza olaylarının inanılmaz derecede azaldığı bir uygulamanın durdurulmasını anlayamıyorum.”
Türkiye’de hukukun yavaş işlediğini bildiğini ve bunun önüne geçmek için kendine göre yollar bulduğunu ifade eden Gökçek’in bu cümlelerine bakar mısınız?
Gökçek madem bu kavşaklarla ilgili böyle bir “hızlı manevra” yapıyor, şimdi niye “Kuğulu kavşağını kapatmak zorundayım” diyor?
Çünkü takiye yapıyor.
Hukuka aykırı, belediye başkanlığına yakışmaşan icraatlarda bulunan Gökçek’in kamuoyuna karşı hiç mi sorumluluğu yok?
İşine gelen uygulamaları hayata geçiren, hiçbir sorumluluk taşımayan bir belediye başkanına daha ne kadar tahammül gösterilecek?
Gökçek sorumluluklarının, icraatlarının hesabını vermelidir.
Sorunu yaratan, çözmekle de mükelleftir.
Sorunun ismi ne Akay, ne Kuğulu altgeçitleri, ne Gökkuşağı, ne Samanyolu ne de başka bir şeydir.
Sorunun adı Gökçek’in yönetim anlayışıdır.
Yazının Devamını Oku

Keşke

29 Ekim 2011
HERŞEY posta kutusuna düşen bir mail ile başladı.

Bir hayvansever, Kırıkkale’nin Keskin ilçesindeki hayvanat bahçesinin içler acısı durumunu anlatıyordu.
DHA’nın deneyimli muhabiri Erhan Göğem, hemen Keskin’e gitti.
Gittiğinde karşılaştığı tablo gerçekten ürperticiydi.
Ayı felç olmuş kıpırdayamıyor, deve hastalanmış, kuşların tüyleri dökülmüş, diğer hayvanlar aç...
Hayvanat bahçesi denilen ölüm kampında bir görevli canını dişine takmış, kendisinden önce hayvanları düşünerek onları doyurmaya çalışıyor.
Üstelik belediye bu ölüm kampına giriş için 2 TL de ücret alıyor.
Ankara Hürriyet “Ölüme bilet kesiyorlar” manşetiyle çıktı ertesi gün.

Yazının Devamını Oku

Arada sırada iyi şeyler de oluyor

1 Ekim 2011

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, zaman zaman iyi şeyler de yapıyor.
Hatta durumu abartıp son haftaya “iki iyi şey” birden sıkıştırdı.
Birincisi, yaklaşık son 20 yılını ulaşım planı olmadan geçiren Başkent’te Gazi Üniversitesi ile işbirliğine gidilmesi.
Bunun açık anlamı şudur:
Kavşak planlarını, yıllar önce “akşam yemeğinde peçete kağıdına çiziktirdiğini” söyleyen Melih Gökçek artık bilimle barışmaya karar vermiştir.
Gerçi Gazi Üniversitesi, peçete-kavşak alışkanlığına uyum sağlayabilir mi bilinmez ama bir üniversitenin kapısını çalmış olması bile Gökçek için olumlu bir durumdur.
İkincisi de aslında yine bu planla ilgili. Plan çerçevesinde düzenlenecek güzergahlara bisiklet yolları da eklenecek. Başkent’te bisikletliler kendilerine ait bir yol olmadığı için tehlikelerle yüzleşiyor.

Yazının Devamını Oku