Diyarbakır’ın kucaklaştığı festival

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Kültür Yolu Festivalleri kapsamında 8-16 Ekim arasında gerçekleşen Diyarbakır Sur Kültür Yolu Festivali’ne katıldım. İşte şehrin kültür mozaiğini yansıtan, her renkten etkinliğe ev sahipliği yapan festivale dair anekdotlar...

Haberin Devamı

Şehirde bayram havası
12 bin yıllık bir tarihe sahip Diyarbakır, Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun surlarına sahip olan, 36 medeniyetin izler bıraktığı kadim bir şehir.
Diyarbakır’ın kucaklaştığı festival

Festival ise şehri hiç olmadığı kadar renklendirmiş, birleştirmiş, umudun ve güzel bir geleceğin adeta fotoğrafı gibi olmuş.
Doğu ve Batı sanatının izlerini taşıyan, toplumun her kesimini kucaklayan ve buluşturan incelikli bir festival takvimi çalışılmış.
Festival bünyesindeki Diyarbakır Gastronomi Buluşmaları’nı organize eden ünlü şef ve işletmeci, Türk mutfağının tanıtımına gönül vermiş marka elçisi Vedat Başaran’ın tarihi Cemilpaşa Konağı’nda düzenlediği etkinlikte Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ile sohbet ettik.
Diyarbakır’ın kucaklaştığı festival
Misbah, şöyle konuştu:
“Alfabedeki 29 harften biri eksik olduğunda kelimeleriniz nasıl yarım kalırsa, biz de bu festivalde Diyarbakır halkının hiçbir kesiminin temsil eksikliğinin yaşanmadığı, herkesin katılımının sağlandığı harmonide bir içerik tasarladık.
Diyarbakırlı sanatçıların, akademisyenlerin, fotoğrafçıların, şeflerin de dahil olduğu, yerel paydaşların karar ve üretim süreçlerinde yer aldığı, bu kitlenin Türkiye’de ve yurtdışında mesleğinde başarılı isimlerle buluştuğu bir platform oluşturduk.
Böylesine bir hazırlığı gören halk da bunu takdir etti. Günlük 100 bin ziyaretçi trafiğine ulaştık.
Festival 20 yıldır süregelen Diyarbakır surlarının restorasyonunun adeta kutlaması gibi bayram havasında geçiyor.”

Haberin Devamı

Mezopotamya ruhu
İngiltere, Fransa, Lübnan ve Gürcistan’dan şeflerin de katıldığı festivalin gastronomi ayağında yerel lezzetlerin tadımı kadar yazar Mario Levi’nin konuştuğu edebiyat mutfağı sohbetleri de ruhu doyurur nitelikteydi.
Tüm şehre yayılan festivalin en etkileyici ayaklarından biri de tarihi St. George Kilisesi’ndeki sanatçı Refik Anadol’un “Rönesans Rüyaları” isimli dijital eserinin sergisiydi.
Aynı mekânda Türkiye Jokey Kulübü’nün at temalı yağlı boya resim yarışmasının dereceye giren tabloları sergileniyordu.
Bir diğer sanat etkinliği ise Paşa Hamamı’ndaki İtalyan ressamlara ait tabloların sergisiydi.
İş insanı Hikmet Eraslan’ın koleksiyonundaki eserlerin hamam ortamındaki sunumu adeta bir Doğu-Batı senteziydi.
Keza sergi çıkışı karşılaştığım davul zurnacılar, sokaktan geçenlerin ve benim de katıldığım Diyarbakır halay ekibi bu renkli sentezin adeta kanıtı gibiydi.
Kısacası Mezopotamya kültürünün çağdaş bir uyarlaması olan bir festival ve bunun memnuniyetini yaşayan mutlu ve umutlu bir halkla karşılaştım.
Türkiye’deki tüm Kültür Yolu Festivalleri’nin gelenekselleşmesi ve aynı ruhta devam etmesi dileğiyle.

Haberin Devamı

Devler Türkiye’ye geliyor
Bir diğer turizm haberi ise Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği Kültür ve Turizm Müşaviri Arzu Yılmaz’dan geldi.
Diyarbakır’ın kucaklaştığı festival
Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın ve bünyesindeki TGA’nın stratejik çalışmaları netice vererek dünyanın en prestijli turizm buluşmalarından biri olarak nitelendirilen ABTA 2023 yılı toplantısı Bodrum’da düzenlenecekmiş.
İngiliz turizm acentelerinin birliği niteliğindeki 1950 yılında kurulmuş ABTA’nın Türkiye’de ve özellikle Bodrum’da turizm devlerini bir araya getirecek olması, gerçekten ülkemizin tanıtımı adına büyük bir başarı.
Seneye ekim ayında düzenlenecek etkinlik dünyada yıldızı iyice parlayan Bodrum’a eminim çok yakışacak.
Bu tarz prestijli etkinlikler turizm sektörünü olduğu kadar Bodrum Belediyesi’ni de, beldenin yollarını ve altyapısını geliştirme hususunda umarım motive eder.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları