Hem mercimek hem kinoa

OSMAN Müftüoğlu dün Hürriyet’teki köşesinde mercimekle kinoayı kıyaslıyordu.

Haberin Devamı

Sağlıklı yaşam ve beslenme açısından tabii. “Mercimek mi, kinoa mı” diye soruyordu.
Birden kinoayı hep bulgur ve pirincin yerine koyduğumu fark ettim. Nedense mercimeğin alternatifi olarak hiç düşünmemiştim.
Kısır olarak denedim, başarılıydı. Dolmalık olarak hakeza. Risottomsu türevleri bile şahane gidiyor. Fakat mercimeğin ehveni diye tüketme fikri de nereden çıktı?
Sanki kalori ve protein değerleri arasında çok mu oynama var? Ya da lezzet olarak mı birbirlerini çok andırıyorlar? Veya yan yana getirilecek kadar birbirlerine yakışmıyorlar mı ki karşı karşıya konuyorlar?
Ayrıca Müftüoğlu da kinoayla mercimeği yarıştırmayı yanlış buluyor. Dahası, enfes bir mercimekli kinoa salatası tarifi de veriyor.
E madem ‘hem mercimek hem kinoa’cı olarak noktalayacaktı yazısını...
Hem madem o da birini diğerine tercih etmeyecekti...
Üstelik madem lezzetçe de yakıştırıyordu ki ikisini birlikte tüketmeyi bile önerecekti...
Nereden icap etti şimdi ‘mercimek mi, kinoa mı’ diye sormak?
Ne diye içimize, mercimeğin yerine kinoayı ikame edip etmeme şüphesini düşürdü?
Niye kilo yönetimi açısından bulgur ve pirincin ikamesi olarak yaklaşmadı kinoaya, ta baştan bu minderde tartmadı da farklı bir kategoride ele aldı?


* * *

Haberin Devamı


Hayır hayır, tabii ki ciddi değilim. Keşke terör kokteyli yerine, yemek kokteyllerini tartışacak lüksümüz ve ağız tadımız olsaydı.
Kinoayı mutfağın neresinde, nasıl konumlandıracağımız üzerine bir tartışma açmayı istemez miydim? Fakat ne yeri ne sırası.
O yüzden Osman Hoca’yla kinoa-mercimek karışımı hakkında laflamayı belirsiz bir tarihe erteliyorum.
Konumuz, maalesef yine şu terör kokteyli meselesi... Yan konumuzsa PKK’ya vurunca neden HDP’den ses geldiği...


* * *


IŞİD’le PKK, birbiriyle boğazlaşan iki düşman örgüt.
Ancak Başbakan, Ankara katliamında bu iki örgütün yan yana geldiği bir terör kokteylinden söz ediyor. Aralarında girift ilişkiler, karışık bağlantılar tespit edildiğini söylüyor.
Ne ki iç içe geçen bu irtibatların mahiyetini bilmiyoruz. Sağlam bulgulara ulaşıldı mı, açıklandığında en şüphecimizi bile ikna edecek kanıtlar var mı? Bilmiyoruz...
Elimizde saldırıyı önceden bildiği izlenimi veren iki Twitter paylaşımı var. Biri, bombanın Ankara’da patlayacağını, diğeri ise o mitingde olası katliam senaryolarını haber ediyor. Her ikisini de yazanlar, PKK ve HDP ile ilişkilendiriliyor.
Demirtaş’a sorarsanız, HDP’yle ilişkileri yok. Ama olsa bile sırf denk geldi, mesajında Ankara ve bomba gibi kelimeler geçti diye kimse suçlanamaz, bu hiçbir şeyi ispatlamaz.
Peki...
Kandil’deki yöneticilerden Mustafa Karasu’nun Yeni Özgür Politika gazetesindeki yazısı var. Saldırı istihbaratının bir hafta öncesinden kendilerine geldiğini söylüyor. Ama ‘Suriye’den suikast timi yollandı’ ihbarı üzerine toplantı iptal edip devleti harekete geçirenler, o mitingi yine de yaptırıyor. ‘Bile bile mi’ sorusu ortada. Bu da mı bir şey demiyor, bu da mı bir soru işareti bile uyandırmıyor?
İki canlı bombadan birinin kardeşinin Tel Abyad’da, PKK uzantısı YPG’nin elinde esir olduğu ortaya çıkıyor. IŞİD’ci diye esir tutulduğunu YPG, gururla duyuruyor. Ama Demirtaş’a suikast timini ihbar eden aynı YPG, elindeki esirin kardeşinin eylem istihbaratından bihaber. Bu da mı şüphe çekici değil, bu da mı biraz kafa bile karıştırmıyor?


* * *

Haberin Devamı


Demirtaş’ın kafası bu konularda net ama başka konularda gelip gidiyor.
Ne zaman Davutoğlu, IŞİD’le PKK’nın işbirliğinden, terör kokteylinden vesair bahsetse... Demirtaş soğukkanlılığını kaybediyor. Sanki PKK’ya değil de HDP’ye çok ağır konuşulmuş gibi yerinden zıplıyor, toz kondurtmuyor. Hemen AK Parti ile IŞİD arasındaki işbirliği ve dayanışmanın ispatlandığından dem vurmaya başlıyor.
Örnek; perşembe günü Davutoğlu yine ‘IŞİD’le PKK kokteyli’ dedi, cevap Demirtaş’tan geldi, açtı ağzını yumdu gözünü...
Sonra yatışınca “Saldırıyı Davutoğlu biliyordu, hükümet planladı demiyoruz” gibi düzeltmeler yapıyor; ‘IŞİD’in devlet içinden himaye gördüğü,
Davutoğlu’nunsa bunu anlamadığı’ noktasına geri çekiliyor. Bakınız; Demirtaş’ın cuma günü Kılıçdaroğlu görüşmesinden sonraki açıklaması...
Bize de yakışma oranlarına bakıp bu kokteyllerden kokteyl beğenmek kalsın. Laf salatası bile diyemeyelim, reva mı!

Yazarın Tüm Yazıları