İyimser biri değilim ama umudum arttı

“Yanlış” demesini bilen yürekli Atatürkçüleri görünce...

Umudum biraz da olsa artmıştı.

Alın işte bir umut arttırıcı gelişme daha:

Eski Milli Eğitim ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın...

“Oyunu bizim adaya ver, öteki dünyada kurtuluş belgelerinden birine sahip ol” demesine...

AK Parti cenahından tek bir kişi bile sahip çıkmadı.

Tevil eden yok.

“Ama öyle demek istememiştir” diyen yok.

“Yav amma da büyüttünüz” diye bozuk çalan yok.

Şamil Tayyar’dan Halime Kökçe’ye...

Yavuz Bahadıroğlu’ndan Fatih Tezcan’a...

En umulmadık isimler bile...

İsmet Yılmaz’a en net ve en sert biçimde itiraz ettiler.

Ben iflah olmaz bir iyimser değilimdir.

Ama ne yalan söyleyeyim:

Bende azıcık da olsa bir umutlanma meydana geldi.

En bariz özelliklerimizden olan...

Aşiretçilik, kol kırılır yen içinde kalırcılık, bizim oğlan yaparsa görmezden gelelimcilik, aman karşı tarafa koz vermeyelimcilik, bizdense sonuna kadar savunalımcılık falan...

Ağır ağır da olsa...

Eski güzel ve görkemli günlerini geride mi bırakıyor acaba?



MEHMET ASLANTUĞ AYNI BEN!

KENDİSİNİ şöyle tanımlamış Mehmet Aslantuğ:

Muhalif biriyim.

Sadece yanlışların muhalifiyim.

Muhalif partili değilim, muhalifim!

Partizanlık üzerinden muhalefet benim işim değil.

Okurken...

“Yahu aynı ben! Adam beni anlatmış” deyiverdim.
 

ŞAPKADAN TUNÇ SOYER ÇIKTI

ÖYLE uzattılar, öyle dallandırıp budaklandırdılar, öyle ortalığı karıştırdılar, öyle karman çorman ettiler ki...

Hepimiz...

“Durun bakalım... Galiba CHP, İzmir’de şapkadan tavşan çıkaracak” falan diye düşünmeye başladık.

Sonuçta şu oldu:

Ta en başta aday adayları arasında yer alan Tunç Soyer’de karar kılındı.

Şapkadan tavşan çıkartacakmış gibi yapıp Tunç Soyer’i çıkarmak...

Alınmasınlar ama bana biraz görkemli bir basiretsizlik, muhteşem bir beceriksizlik gibi geldi.

HEM HAKARET HEM SAÇMALIK

AKİT TV’de adamın biri şöyle demiş:

“Maduro giderse Tayyip Erdoğan paketlenir.”

Ülkenin Cumhurbaşkanı’ndan söz edilirken “Paketlenir” falan türünden bir tabir kullanmak, münasebetsizce yapılmış bariz bir HAKARETTİR!

Taaa Güney Amerika’da basiretsiz politikalar izleyerek ülkesini perişan etmiş bir adamın kaderiyle Erdoğan’ın kaderini bir tutmak SAÇMALIKTIR.

REKLAMSA REKLAM

BORDAN deterjan yapmışız.

Tamamen yerli, tamamen milli.

“Boron” adı verilen bu deterjanı, hararetle tavsiye ediyorum.

Market raflarda gördüğünüz anda eliniz bu ürüne gitsin.

Ve uluslararası deterjan tröstlerinin sırtımızdan kazandığı para azıcık da olsa eksilsin.

MELİH GÖKÇEK MUAMMASI: ZARARLI MI, FAYDALI MI?

BAZEN diyorum ki...

Melih Gökçek’in sahaya çıkması Mehmet Özhaseki’nin fena halde aleyhine olacak.

Bazen de diyorum ki...

Melih Gökçek’in sahaya çıkmasıyla Mehmet Özhaseki puan kazanacak.

İtiraf ediyorum: İkilemdeyim.

Mehmet Özhaseki’nin yerinde olsam...

Bazen... “Melih Bey, sizi biraz geri plana alsak” derim...

Bazen de... “Aman Melih Bey, size ihtiyacım var” derim.

O kadar ki...

Melih Gökçek en sonunda “Ama Özhaseki kardeşim, bir karar ver istersen” falan diye patlamak zorunda kalırdı.

ŞEYMA RÖPORTAJINI OKURKEN HER AN DEĞİŞEN DUYGULARIM

Empati hissiyle dopdoluyken aniden bastıran gerekçesiz bir öfke...

“Hadi oradan be” havasındayken aniden gelen tuhaf bir acıma...

“Yok artık! Bu kadar da olmaz ki!” derken aniden bastıran saçma bir şefkat...

“Yazık kıza!” duygusuna kapılmışken birden gelen zalim ve kıyıcı bir alaycılık.

Tam eğlenip kafa bulurken birden bastıran boş işlerle uğraşma pişmanlığı...