Nerede kalmıştık

MERAK ediyorum: AKP ve kadrosu, Anayasa Mahkemesi’nin partiyi sabıkalı duruma düşüren kararından sonra çok boyutlu bir durum muhakemesi yaptı mı acaba?

Yoksa, Cumhuriyet dönemi İslamcılığında gelenek olduğu üzere, sütre gerisine yatıp amacını gerçekleştirmeye uygun ortamı mı beklemeye başladı?

Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra birkaç sivriliğe karşı alınan önlem sürte gerisine yattığı izlenimi uyandırıyor.

EK KANIT OLUR

AKP’nin kendi bileceği iş, ama bütün sinsi inkárlarına karşın gerçekleştirmek için sabırsızlandığı amacının Türkiye’yi bir iç çatışmaya, dahası bölünmeye götüreceğini anlaması gerek artık.

AKP’nin akıl hocalarından A. İhsan Karahasanoğlu AKP’nin Anayasa Mahkemesi’nin yapısını hemen ve yeniden düzenlemesi gerektiğini salık veriyordu. (Vakit, 31.07.08)

Ekim ayının ilk haftasında gerekçesi yayınlanacak olan Anayasa Mahkemesi kararından sonra bu türden girişimler kuşkusuz mümkün değil.

Çünkü laikliğe karşı odak oluşturmaktan sabıkalı bir partinin anayasa değişikliği yapmaya kalkışması gayrimeşru bir girişim olmanın yanında, öteki siyasal partilerden herhangi bir destek bulamaz.

AKP, Anayasa Mahkemesi kararından sonra, Anayasa’ya ilişmek şansını tamamen yitirmiştir. Ancak öteki partilerle eşit koşullarda uzlaşmak koşuluyla ancak ikinci dereceden metin düzeltmelerine katkıda bulunabilir.

Özellikle laikliği yeniden tartışma konusu yapması, "laiklik karşıtı odak olma" kararına ek bir kanıt olur. AKP’nin kendini bu bağlamda dizginleyeceğini düşünüyorum.

O FASIL KAPANDI

AKP artık anayasal kurulu düzenle herhangi bir sorunu olmadığını kanıtlamak zorunda. Bu nedenle ne türban sorununu yeniden kaşıyabilir, ne de imam-hatiplerin erişim alanlarını genişletmek girişiminde bulunabilir.

Bu fasıl kapanmış bulunuyor!

AKP ayrıca 6 yıldır sürdürmekte olduğu toplumu ve devlet kurumlarını İslamileştirme programından da vazgeçmek zorundadır.

Yerel seçimlerde ve onu izleyecek genel seçimlerde oyunu artırması da gizli programını uygulamasını sağlayamaz.

KESİNLİKLE VAZGEÇMELİ

AKP’nin önünde iki seçenek var: Ya demokrasi, ya da despotizm (mutlakiyet). Demokrasi ama kendine demokrasi değil, gerçek demokrasi! AKP ve AKP türünden partilerin iç barışı korumaları, demokrasi ve cumhuriyete kendilerini içtenlikle uyarlamalarına bağlı. Yani laik devlet ile, Anayasa ile eksiksiz uzlaşmalarına!

Türkiye yeni bir anayasa bunalımı, yeni bir Anayasa Mahkemesi serüvenini kesinlikle kaldıramaz! Bu nedenle AKP kayıt dışı, ruhsatsız, kaçak devletini kurma programından kesinlikle vazgeçmelidir!
Yazarın Tüm Yazıları