Yetim hakkı

MASUM insanların yoksula, felaketzedeye, çaresiz kalmışa yardım için yaptığı bağışı gemi almak, şirket kurup ticaret yapmak, radyo ve televizyon şirketine ortak olmak ve bir kısmını da cebe atmak için kullananlar Frankfurt’taki yargıç önünde çözüldükçe her şey daha iyi görülüyor.

Ve tabii "yetim hakkı yememe" edebiyatının hiçbir hırsızı aklamadığı da...

Tahmin ettiğiniz gibi Deniz Feneri isimli dernekteki yolsuzluktan söz ediyoruz. "Dinci kesimin Kızılay’ı" diye geçinen dernekten...

Sözün burasında bir noktaya açıklık getirelim:

Aynı ismi taşıyan iki dernek var. Biri Almanya’da, öteki Türkiye’de... Dava Almanya’daki derneğin yöneticileriyle ilgili.

Türkiye’dekiler, önceki gün bu sütunda çıkan ve Almanya’daki dernekte yapılan yolsuzlukları konu alan yazı nedeniyle bize bir açıklama göndermişler. Utanmadan "Söz konusu kurumla (Almanya’daki dernekle) Deniz Feneri Derneği’nin organik hiçbir ilişkisi yoktur" demişler.

Oysa Frankfurt’taki ifadelere dayanarak dünkü Hürriyet’te bildirilmekteydi:

Almanya’daki derneğin parasıyla orada WEISS (Beyaz) GmbH adıyla şirket kuruyorlar. Burada onun karşılığı "Beyaz Holding" oluşturuluyor. Yoksula, çaresize yardım için toplanan paraların bir kısmı WEIS GmbH’ya, bir kısmı kuryeler aracılığıyla Beyaz Holding’e gönderiliyor. Hem orada hem Türkiye’de televizyon kanalı için harcanıyor. Tabii bir kısmı da cebe atılıyor. İşin tuhafı Almanya’da yargılananlarla Türkiye’deki işbirlikçileri aynı şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapıyorlar. Dahası... Frankfurt’taki mahkemede konuşan bilirkişi aynen, "Amaç dışı kullanılan 11.7 milyon Euro saptadık. Bunun 7 milyonu Türkiye Deniz Feneri’ne, 1.8 milyon Euro’su Beyaz Holding’e gönderildi. Kalan paranın ne olduğunu belirleyemedik" diyor. Bu ifade tutanaklara geçiyor.

Ama Türkiye’dekiler Cumhuriyet Gazetesi’ne utanmadan "Zaman zaman bizim projelerimize verdikleri parasal destek dolayısıyla bu derneğin varlığından haberdarız" yanıtını veriyorlar.

Yazılı belgelere göre 41 milyon 600 bin Euro toplanmış. Bunun şirketlere, ona buna gönderildiği kayda geçen bölümünden ayrı olarak 2 milyon 900 bin Euro’luk kısmı buharlaşıp uçuvermiş... Ama kimsenin günahı yok!

"Saçı bitmedik yetim hakkı yememek" acaba bu mu?

Hem kuzum... Bu tür eylemler Almanya’da suç oluşturuyorsa Türkiye’de neden kimse "Nereden ne kadar yardım topladınız? Nereye ne kadar harcadınız?" diye somuyor?

Anımsayınız YİMPAŞ olayı yani Almanya’daki gariplerin paralarının yine "din-iman" adına ellerinden alınıp deve edilmesi meselesi de Almanya’da ve İsviçre’de soruşturma konusu olmasaydı Türkiye’nin kılı kımıldamayacaktı.

Hoş Kombassan olayı ve benzerlerinde de aynı şeyi yaşamadık mı?

Almanya’daki arkadaşlarımız, oradaki Deniz Feneri skandalı ortaya çıktıktan sonra dosyanın "Sizi de ilgilendirir" diye bizim Maliye Bakanlığı’na bağlı "Mali Suçları Araştırma Kurulu"na (MASAK) gönderildiğini bildiriyorlar. Ama MASAK’ta hareket yok.

Acaba "Müslüman malı ortak" lafını "Müslümanı soymak mübah" diye mi anlıyorlar?
Yazarın Tüm Yazıları