Tut şunun ucunu döşiyelim abi...

Rusya’dan dünyanın en uzun borusu döşenmişti Türkiye’ye; 1200 kilometre... Karadeniz o kadar olduğu için, anca o kadar döşeyebilmişlerdi. Pasifik kadar olsaydı, Pasifik kadar döşeyeceklerdi. Çünkü illa döşesinler diye ısrarcıydık...

Baktılar ki, ısrarcıyız, bir tane Bulgaristan’dan, bir tane İran’dan döşediler... E baktık ki, fevkalade döşüyorlar, bir tane de Azerbaycan’dan döşettik. Yetti mi bu kadar döşeme? Yetmedi... Bu sefer, değişik uzunluklarda borular döşettik. Nereye? Şehirlere... Hatta belediye başkanlarımız, ana boruları döşeten devlet büyüklerimiz nezdinde kulis yaptı, "En önce bize döşeyin" diye... Adamını bulan döşetti... "Sana bu sene döşeyemeyeceğiz, seneye döşeriz inşallah" denilenler, prestij kaybına uğradı... Bekle bekle, döşeme möşeme olmadığını gören seçmen sinirlendi tabii, "O kadar oy verdik, bi boru döşetemediler" diye... Muhalefet "Biz olsaydık, kesin döşetirdik" demeye başlayınca, iktidar partimiz resmi internet sitesine "ak icraatlar" başlığıyla "Bugüne kadar döşenenin iki misli boru döşedik" diye yazdı. Gururla... Böylece, telaşa mahal olmadığı, bugüne kadar döşenenlerin, bundan sonra döşeneceklerin garantisi olduğu ortaya çıktı. Er ya da geç döşeneceğini öğrenen ahali, rahatladı... Sonra? Şanslı şehirlerden talihli ilçelere irili ufaklı borular, talihli ilçelerden ballı mahallelere daha küçük küçük borular, ballı mahallelerden dört ayak üstüne düşen apartmanlara daha minik minik borular döşendi... Bu sayede, memleketin yarısında elalemin borusu döşenmedik ev-fabrika kaldı mı? Kalmadı...

*

Aferin.

*

Şimdi ne diyoruz?

"Ya gazı keserlerse?"
Yazarın Tüm Yazıları