Avrupa ilişkilerinde iktidar boşluğu

TÜRKİYE’nin Avrupa Birliği üyeliğini ABD Başkanı Bush’tan başka ciddiye alan kalmadı galiba.

Avrupa’ya veda ziyaretinde Türkiye’den söz etmiş olması, "Bize baskı yapmayın ters tepiyor" tepkisi dışında fazla yankı bulmadı.

Bizde bile. Zaten Türkiye’nin demokratikleşmesini sadece kendisi için demokrasi noktasına indiren AKP’nin yaklaşımı Avrupa sürecini çıkmaza sokmaktan başka işe yaramıyor.

AKP’nin Avrupa ile ilişkilerde giderek daha fazla benimsediği "muhalefet" rolü, ilişkilerde "iktidar" boşluğu ortaya çıkartıyor.

Avrupa Konseyi’nin bu ay sonundaki "Acil gündem" toplantısına Türkiye’yi almasının, iktidara yakın medyada gizli bir olmayan bir memnuniyetle karşılandığını görmemek mümkün değil.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 26 Haziran’daki toplantısında acil gündem maddesi olarak Türkiye’yi ele alması gerçekten önemli. Bu bir geri dönüş. Ama ayrıntıları da gözden kaçırmayalım.

Türkiye 2004 yılında "zayıf demokratik ülkeler" sıralamasından çıkartılarak "Denetim sonrası izleme"ya alındı.

Bu izleme sürüyor. Denetimden tamamen çıkmak için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 12 demokrasi adımı vardı.

AKP’nin bu maddelere eğilmesi gerekmez miydi?

AKP’nin elini tutan yoktu, gerçek demokrasiyse söz konusu olan yapılacaklar belliydi.

AKP, bu 12 maddenin ilk sırasında türban varmış gibi hareket etti.

* * *

İKTİDAR
Partisi ve kanatları altındakiler, Ergenekon olayına, bugüne kadar yapılmayanların mazereti olarak sarılmak yerine, demokratikleşmeye ağırlık verselerdi bugün çok daha farklı bir yerde olacaktık.

Karanlık çetelerle mücadelenin en iyi yolu, gözlerinin içine baka baka demokratik adımlar atmak, suçu sürüncemede bırakmamaktır.

İddialar karmaşıklaştıkça, gerçekler de o kadar bulanıklaşıyor.

Buna da şaşırmıyorum.

Çünkü darbelerle yüzleşmedikçe, insan hakları ihlalleri ortaya çıkartılıp, sorumluları cezalandırılarak, "devletin sahibi benim" zihniyeti mahkum edilmedikçe ne çetelerin, ne de çete girişimlerinin üzerine gidilebilir.

Pekiyi bunu AKP yapabilir mi?

Yapamaz. Çünkü AKP zihniyetinin, o darbelerin hedefi olan "sol" ile hiçbir zaman yakınlığı olmadğı gibi bu güne kadar karşı olduğunu her fırsatta ortaya koydu.

1 Mayıs’lar mesela.

O yüzden diyeceğim o ki, dünkü darbeleri görmezden geldikçe bugünkülere karşı eliniz kolunuz bağlı, iddialarınız lafta kalır.

* * *

AVRUPA
Birliği iki başlık daha müzakereye açıyor. Kıbrıs nedeniyle bloke edilenler ile Fransa’nın tam üyelik hedefini gösterdiği için açılmasını engellediklerini bir kenara bıraksak bile bu hızla bir yere varmak çok zor.

Ama tuhaf olan bu gidişattan herkesin memnun görünmesi. Avrupa’nın şikayeti yok malum. Ama Türkiye de hiç bir şey yapmıyor.

Öyle olmasaydı, Avrupa kulislerini şikayet duvarı haline getirmek yerine, tutarlı ve değiştirici bir siyaset izlenmez miydi Avrupa Birliği ile.
Yazarın Tüm Yazıları