Muhtıra...

"MUHTIRA" Arapça’dır. Sözlüklere göre anlamı: Bir işi hatırlatmak üzere ya da hatıra getirmek amacıyla sunulan yazı, ikaz, uyarı...

Eskiler "muhtıra"nın çivi çakmak anlamına geldiğinden şüphelenip içine mıh (çivi) koyup "mıhtıra" demişlerse de, içinde çivi-mivi yoktur.

Muhtıra’nın ilk hecesi "Muh"tur.

"Muh" büyüklerin bize öğrettikleri ilk eylemin adıdır:

"Hadi, amcaya muh yap..."

Ki her "muh"tan sonra yorumlar başlar:

"Nasıl da muh yaptı..."

"Yani bu kadar güzel muh kimse yapamaz..."

"Şimdi yine muh yapacak yengesi..."

*

İkinci hece "tır"dır.

Kelimelerin sonuna geldiği zaman, ona daha derin anlamlar katan çok değerli bir hecedir tır:

"Kaptır..."

"Saptır..."

"Hastır..."

Kelimenin başına geldiğinde ise kazandığı anlam yanında, kişinin başına geldiğinde "tırlatmak" olur ki, "muhtıra"nın "tır"ını cümle içinde kullanacak olursak: "Beyefendi tırlattı" gibi...

*

"Muh" ve "tır"dan geriye "a" kalıyor. O her muhtıradan sonra en çok çıkartılan sesi oluşturur:

"Aaa..."

"A"
sayısının çokluğu, daha çok muhtıranın şiddetine ve verenin kimliğine bağlıdır.

Misal gece telefonla arayıp "Abdullah Bey, yargı muhtıra verdi" yerine "Abdullah Bey askerler muhtıra verdi" denilmesi "a"da artış sağlar: "Aaaaaaaaaaa..."

*

Her neyse...

Yüksek yargıçların, hukuk devletini savunan bildirisine "muhtıra" diyenlerin ciddiyetine uygun bir yazıdır bu.

Hukuk devleti çökertilirken, yüksek mahkemelerin endişelerini halk ile paylaşmalarını ve anayasayı savunmalarını "suç" sayanların zekalarına göredir...

"Muh"un peşine "tır" koyup arkasından "a.." diyeceksiniz.

O kadar...
Yazarın Tüm Yazıları