Karardan önce seçim

ANKARABAŞKENT kulislerinde AKP’nin kapatma kararı çıkması halinde erken seçime gideceği tahmini/yorumu çok konuşuldu. Tek farklı ses AKP eski Başkanvekili Salih Kapusuz’dan duyuldu.

Salih Kapusuz, kararı beklemeden 29 Haziran Pazar günü erken genel ve yerel seçim önerdi.

Salih Kapusuz’a gerekçesini sorduk, anlattı:

- Neden hemen erken seçim?

- Mesele sadece AK Parti’nin sorunu değil. Çözüm yeri Meclis, ama irade göstermezse halka gidilir.

- Peki hemen seçim hukuken mümkün mü?

- Yunanistan kaç defa seçim yaptı! İki ay süre bize yeter, mahalli seçimi de öne alırız.

- Anayasa gereği olarak...

- Evet, Anayasa 127’ye göre, iki seçim arasında asgari bir yıldan fazla süre yoksa birleştirilir.

- Neden bu yolu öneriyorsunuz?

- Referanduma gidilse bile yine halkın önüne iki sandık gelecekti, böylesi daha iyi.

- Erken genel ve yerel seçim AKP’ye yarar mı?

- Biz arazideyiz, halk tepkili. Üstelik lider de yasaksız, partisinin başında olacak.

- Bu önerinizi Başbakan’a ilettiniz mi?

- Hayır, partiden kimseyle konuşmadım, sadece MHP’ye açtım.

Salih Kapusuz’un hesabı ortada: 27 Nisan bildirisi sonrasını andıran rüzgár yakalayan AKP’nin hemen seçim sandığına gitmesi halinde anayasal çoğunluğu bile yakalayabileceğini... Milli irade desteğiyle parti kapatmayı önleyeceğini düşünüyor. Ya da en azından muhalefeti seçim korkusuyla parti kapatmaya karşı yasal düzenlemede AKP’nin yanına çekmeyi deniyor.

AKP yönetimi bu projeye sıcak bakar mı, önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Gazman’ın Ankara kriteri

AVRUPA Birliği Başbakanı Barroso’nun ani AKP sevdasının arkasında Nabucco’da beklediği tavizlerin yatabileceğini yazdım (13 Nisan). Ayrıntılarını dünkü Referans’ın manşetinde okudum. (AB’den Nabucco için çifte baskı-Begüm Gürsoy). Dediğim gibi AB hem geçiş ücretinde ciddi bir taviz bekliyor, hem de -artık her nedense- Nabucco pazarlığında yetkinin Dışişleri’ne geçmesini öneriyor.

Gözüken o ki, AKP, AB’ye siyaseten rehin düştükçe Türkiye’ye yaramıyor.

Yabancı muhabire baskı

AVRUPA’ya Türkiye’yi yabancı başkentlerde şikáyet yetmiyor anlaşılan.

AKP kurmayları Türkiye’den yazılan haber ve yorumları yakın takibe almış vaziyette. Basın Yayın tarafından çevrilen makale ve haberler tabir yerindeyse satır satır taranıyor. Kapatma davasını mahkûm eden yorum içermiyorsa, yabancı gazetelerin merkezleri doğrudan aranarak editöre yazanı uyarması ve hatta kovması yönünde baskı kuruluyor. Bu baskının son örneğini biliyorum. Yabancı gazetenin muhabiri, ısrarla ismini saklı tutmamı istediği için saygı gösteriyorum.

Yabancı gazetede çıkan makale, hangi AKP yöneticisinin kimi aradığı, ne dediği -ve fakat sonuç alamadığı- belli. Belki bir gün AKPM bildiri skandalında olduğu gibi daha açık yazılır.

Ama peşinen uyarayım: Yabancılar gazeteciyi şikáyeti "demokrasi ölçüsü" olarak kabul etmezler.
Yazarın Tüm Yazıları