IMF kararları alınmaya başladı

HÜKÜMET; yaklaşık 1 yıllık aradan sonra, bu kez IMF gözden geçirmelerini tamamlamak niyetinde gibi gözüküyor. En son geçen yıl Mayıs ayında gözden geçirme tamamlamış, daha sonra ipe un sermeye başlamıştık.

İşte bu gecikme nedeniyle 2’nci gözden geçirme için belirlenen süreler çoktan aşıldı. Şu anda 3 gözden geçirmenin birden tamamlanması gündemde. Öyle olunca da 1 yıldır yapmadığımız ev ödevleri birikti, şimdi bunları temizlemek gerekiyor.

İşte dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yapılan açıklamadan, toplantıda IMF’le gözden geçirmelerin tamamlanmasının konuşulduğu anlaşılıyor. Çünkü toplantıdan sonra yapılan açıklamada, uzun zamandır beklenen ve IMF’in şartı olan, maliye denetim birimlerinin birleştirilmesi konusundaki yasa taslağının kabul edildiği açıklandı. Yine vergi yasalarında yapılacak değişikliklerin de gündeme geldiği kaydedildi.

Bütün bunların gözden geçirmeler için yeterli olacağını zannetmiyoruz. Bu nedenle yasa dışında diğer düzenlemeler de ardı ardına gündeme gelebilir.

Ancak hiç kimse, IMF’in gözden geçirmeler için şart koşulan tüm kriterlerin yerine getirilmesini isteyeceğini zannetmesin. IMF’in son yıllarda Türkiye’ye karşı nasıl toleranslı davrandığını biliyoruz. IMF Heyeti Türkiye’ye yine olumlu bakacak, çok fazla sıkıştırmayacaktır diye düşünüyoruz. Bu nedenle de şartların tümünün yerine getirilmesi istenmeyecektir ama epeyce bir yol alınması da gerekecektir.

Bizce Hükümet, gelinen aşamada IMF’le ilişkilerin sıkı bir biçimde devam ettirilmesinin gereğini anlamış gözüküyor. Bu da 2008 Mayıs ayından itibaren, bu anlaşmanın ardından gerektiğinde fon imkanı veren ihtiyati stand-by anlaşması yapılmasının IMF’le konuşulmaya başladığını gösteriyor. Yani mevcut anlaşma koşullarını yerine getirmek gerekiyor ki, yeni sıkı bir anlaşma yapabilelim.

Dediğimiz gibi; IMF dünya çapında, aksak da olsa yürüyen tek programını yaptığı Türkiye’ye bu aşamada da toleranslı davranmaya devam edecektir....

AB’Yİ DE HATIRLADIK

İşin başka bir yönü de küresel krizin geldiği noktada, Türkiye’nin böyle bir çapaya yeniden ihtiyaç duyması ve IMF’in de bunu görmesidir.

Kim ne derse desin, küresel krizin boyutu ve süreci ne olursa olsun, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında riskli konumda olduğunu herkes biliyor.

Bunun en önemli nedeni de cari işlemler açığı. Yani dış açığı olan ülkeler bu süreçte dezavantajlı konumda ve en fazla olumsuz etkilenecek olan bu ülkeler. Dünyada baktığınız zaman bu durumda bir Türkiye, bir de Güney Afrika gözüküyor....

Yani içeride siyasi kriz olmasaydı bile, yaşanan süreçten en olumsuz etkilenecek ülkelerin başında geliyorduk, bir de buna belirsizliği artıran siyasetteki gerginlik eklendi.

Bu siyasi sürecin en azından 6 ay daha süreceğini de biliyoruz..

İşte Hükümet de bunu görmüş olsa gerek ki, IMF’le gevşeyen çapayı yeniden sağlamlaştırmaya çalışıyor. Hiç olmazsa bu süreçte tutunacak bir yerimiz olsun diye..

Bunun yanı sıra AKP hükümeti, 301. madde başta olmak üzere, AB’ye uyum hedeflerini de birdenbire hatırlamış gözüküyor. Dünkü Bakanlar Kurulu sonrası yapılan açıklamada bu konuların da gündeme geldiği belirtildi.

AKP’nin niyeti bizce açık; tüm toplum kesimlerin bu süreçte desteğini almak. Yani IMF’le yeni bir anlaşma yapıp iş aleminin ve piyasaların desteğini almak isterken, 301. madde ile AB ile yakınlaşıp dış desteği ve buna bağlı iç desteği artırmak istiyor.

O veya bu nedenle umarız Türkiye ekonomisi bu çapalara yeniden kavuşur.
Yazarın Tüm Yazıları