İki ses kasedi, iki haber

YOUTUBE’da ilginç iki ses kaydı yayınlanıyor. Bunlardan bir tanesinin Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanı’na ait olduğu iddia ediliyor.

Diğeri ise eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’e ait imiş.

O sesler, gerçekten iddia edilen kişilere mi ait yoksa psikolojik savaşın bir aracı olarak yaratılan kayıtlar mı? Bunu bilebilmem mümkün değil.

Bu kayıtları söz konusu ettim, çünkü iki soru sormak istiyorum.

Eğer bu ses kayıtları gerçekse, nasıl elde edildiler?

Bu çok önemli bir soru. Bantlardan birinin telefon konuşmasından, diğerinin küçük bir arkadaş sohbetinden kaydedildiği ileri sürülüyor.

Aklıma ister istemez Genelkurmay’ı ve bazı komutanların telefonlarını dinletmeye kalkan, malum tarikata mensup polisler geliyor.

Eğer bu kayıtlar gerçekse, kimin yaptığının bilinmesi, dini cemaat kisvesi altında nasıl bir çete ile karşı karşıya olduğumuzu gösterecek bize.

Hükümet bunu açıklığa kavuşturmak ister mi, bunda da yine tahmin edeceğiniz nedenlerle kuşkuluyum.

Öte yandan bu kayıtlardan biri "ikinci cumhuriyetçi" gazetede haber konusu edildi. Diğerinin haberi de ilk kez yine malum tarikata yakın bir gazetede yayımlandı.

Dediğim gibi seslerin kime ait olduğunu, eğer kaydeden siz değilseniz bilebilmenize olanak yok.

Bu kayıtlar, günün tartışmalı konularında TSK ve YÖK aleyhine olmasaydı, bu gazeteler sizce bu kayıtları haber haline getirirler miydi?

Hiç sanmıyorum. Bu kayıtlar mesela hükümet aleyhine olsaydı ve haberleri büyük medyada yayımlansaydı, nasıl gürültü koparacaklarını da kolayca tahmin edebiliyorum.

İlginç günler geçiriyoruz. Bakalım daha nelere tanık olacağız?

Öğretmenler olmasa daha iyi idare edecek!

MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmen atama kura çekiminde, bakanlığın öğretmen atama politikasını yüksek sesle eleştiren öğretmeni salondan attırdı.

"Öğretmen, korumalarca dövülmediği için şanslıymış" diye düşündüm.

Türkiye’de şu anda 165 bine yakın öğretmen açığı ve 200 bine yakın atama bekleyen öğretmen var.

Eğitim fakültelerini bitirdikleri halde üç-dört yıldır atama bekleyen genç öğretmenlerin neler yaşadıklarını Milli Eğitim Bakanı bilmiyor mu?

Bir tarafta okullarını bitirmiş, atama bekleyen gencecik öğretmenler, diğer tarafta derslikte öğretmen bekleyen öğrenciler!

Tam bizim Milli Eğitim Bakanımıza göre bir düzen!

Bu tabloyu hiç umursamıyor, çünkü onun aklında varsa yoksa imam hatipler!

Bu hükümetin ilgi alanının esasen çağdaş eğitim değil, imam yetiştirmek olduğunu son beş yılda yapılan atamalara bakarak da görebilirsiniz.

Bakın bakalım son beş yılda kaç imamın ataması yapıldı, kaç öğretmen bir okula tayin edildi?

Kıbrıs’ta çözüm olacak mı?

GÜNEY Kıbrıs’ta Hristofyas’ın Devlet Başkanı seçilmesinden sonra, bütün dünyada Kıbrıs sorununun çözümü yolunda bir umut belirdi.

Gazetelere yansıyan demeçler ve tecrübeli dış politika yazarlarının yorumları bu havayı veriyor.

Hristofyas’ın da, Mehmet Ali Talat’ın da birleşik Kıbrıs’tan yana olduklarını, bu durumun konfederasyon çözümünü kolaylaştıracağını söyleyenler çoğunlukta.

Annan Planı için yapılan referandumu gazeteci olarak Kıbrıs Rum Kesimi’nden izlemiştim.

O günden bugüne Kıbrıs’ın güneyinde oy kullanma yaşına gelen genç seçmenlerin, çözüm yanlısı oldukları da yorumcuların ortak görüşü.

Ama ben o kadar da iyimser olamıyorum.

Hristofyas’ın partisi, geçen gün bir kutlama toplantısı düzenledi.

Bu toplantıda çekilen fotoğraflar gazetelerde yayımlandı.

Törende orak-çekiçli bayraklar, Che posterleri ve eski Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklarının yanında çok sayıda Yunan bayrağı da gördüm.

Benzeri toplantı Kuzey’de olsa, orada da Türk bayrağı görecektik.

Kendi anavatanlarıyla bu kadar özdeşleşmiş insanları, bir ortak devlet çatısı altında tutma hayali bana öyle geliyor ki gerçekleşebilecek bir düş değil.
Yazarın Tüm Yazıları