Riskli ancak gerekli bir harekat...

Birkaç haftadır bekleniyordu. Bölgede büyük bir hareketlilik vardı. Sürekli askeri birlik kaydırılıyordu. Ankara’ya da , Amerika’dan bir konuk geliyor, diğeri gidiyordu. Tek bilinmeyen, sınır ötesi kara harekatın kesin tarihi ve boyutuydu. TSK, dağlarda kar erimeden harekata geçti.

Haberin Devamı

Haftalardan beri bekliyorduk.

          

Bölgedeki arkadaşlar, sürekli şekilde bize “asker kaydırıldığını” anlatıyor, Kuzey Irak’taki sinirlilik göze batar şekilde artıyor ve Ankara’ya da Amerikalı yetkililerin birinin gidip birinin gelmesi kuşkuları daha da yoğunlaştırıyordu.

          

TSK’nın amacı, dağlardaki kar erimeden, yollar açılmadan, yani PKK hareketlenmeden önce, geçiş noktalarını kapatmak. Zira Irak-Türkiye sınırındaki dağların belirli yerleri geçiş veriyor. Bu harekat ile bu noktalar tıkanacak ve PKK’nın bilinen kampları dağıtılacak.

          

Harekat kaçınılmazdı.

          

Haberin Devamı

Yani, bunun doğru olup olmadığını tartışmayalım. Yapılacaktı, yapılması gerekiyordu ve yapıldı.

          

Sonucun ne olacağını bugünden kimse tahmin edemez. Zira çok bilinmeyen var. Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Riskli bir harekat olduğundan kuşku yok. Sonucu, süresi ve hedeflerine göre değerlendireceğiz.

          

Son derece duyarlı bir askeri ve politik strateji uygulanması gerekiyor. Bundan önceki kara harekatının başarısı, iyi yönetim sayesinde gerçekleşmişti. Bu defa çok daha zor bir durumla karşı karşıyayız.

          

Şu aşamada, bu harekatın Washington’un bilgisi ve onayı ile yapıldığını bilmek gerekiyor. Belki süresi ve boyutları konusunda görüş ayrılıkları olabilir, ancak ABD, PKK konusunda Ankara’nın arkasında durmaya devam ediyor.

          

Şimdi gelin derin bir nefes alalım. Kavga ve gürültüyü, birbirimizi yemeyi bir kenara bırakalım ve Devletin arkasında duralım.

 

GS’IN AVRUPA EFSANESİ BİTTİ

 

Bir GS taraftarı olarak, nasıl kızgınım, nasıl kırgınım; nasıl öfke doluyum tahmin, tasavvur edemezsiniz.

 

Haberin Devamı

Bu kabarma, FB’nin nefis futbolunu ve başarılarını gördükçe daha da artıyor.

 

Gözüm, ne büyük bölümü sınıf arkadaşım veya lise arkadaşım veya tribün arkadaşımolan yöneticileri görüyor, ne de sevecen bir yaklaşımla izlediğim futbolcuları...

 

Kabul ediyorum, bu futboldur. Her maçı kazanamazsınız. İyi gününüz vardır, kötü gününüz olur.

 

Ancak, böylesi olmaz.

 

Eğer sahaya çıktığınız andan itibaren son derece ciddiyetsiz, sanki angarya olarak top koşturuyormuş gibi bir havada oynarsanız, işte o zaman taraftar size kızar.

 

Bugüne kadar, elimizde bir de UEFA krallığı ve o yılın Şampiyonlar Şampiyonluğu efsanemiz vardı.

 

Onu da elimizden aldınız.

 

Hele bu yıl, o efsaneyi sürdürebilme imkanımız doğmuştu. Dişimize göre bir rakip çıkmıştı. Gelin görün ki, 11 sorumsuz adam ve onlara disiplin getirmesi gereken yöneticiler ayaklarına gelengolü İstanbul’da kaçırdılar. Almanya’da da bizi rezil ettiler. Bir efsaneyi noktaladılar.

 

Haberin Devamı

Göreceksiniz, GS maçlara seyirci çekememeye başlayacak. Yöneticileri, antipatik geliyordu, bu his daha da artacak.

 

Hepiniz şunu bilin ki, kızgın taraftar kadar tehlikelisi ve dili keskini yoktur.

 

Önümüzdeki kongrede artık herşeyi silip, tümünü atıp, yeni bir başlangıç yapmalıyız.

 

Bu gidişi GS’lılarhaketmiyorlar ve değiştirmekte de kararlılar.

 

MEHMET HOŞGELDİ...

 

Ekran köleleri Cemiyeti!” giderek genişliyor.

 

Bu noktaya gelinmesinde katkım olduğu için, ne yalan söyleyeyim çok mutluyum.

 

Birkaç yıl öncesine kadar Ana Haberler bir magazin programıydı. Yıllar süren bu hafiflik dönemi kapandı. Ana Haber eski ciddiyetine, eski ağırlığına kavuştu. Eğer Kanal D Haber bu değişimi başlatıp başarılı olmasaydı, bugün ne Ali Kırca, Show TV tarafından kapışılır, ne ATV Mehmet Barlas gibi bir as ismin peşindenkoşar, ne deStar Uğur Dündar’ı ekrana çıkartmak için onca çaba harcardı. Aksi halde, eski geleneksel magazin ve güzel yüzlerdönemi sürerdi.

 

Haberin Devamı

Mehmet Barlas Pazartesi günü bizim kulübe katılacak. Cemiyetin kalitesini ve düzeyini yükseltecek. Hepimiz kazanacağız. Hoşgeldin Mehmet...

 

AB’NİN TEK KALESİ KALDI: TÜSİAD

 

ÖzelSektör, iktidar sesini kısınca AB konusunu unutuverdi. Ne eski heyecanlı demeçler, toplantılar kaldı, ne de AB muktesebatına hazırlık. Ne ses çıkıyor, ne seda. Uzun vadeli hiçbir şeyle ilgilenmeyen Türk insanı, kendini özel sektörde de gösteriyor.

 

Kardeşim, bırak şimdi bunları. Biz bugünü kurtaralım; yarın başka bir gündür. O zaman düşünürüz” kafası hakim.

 

Bu yaklaşımın tek istisnası TÜSİAD. Arzuhan Yalçındağ, hakkını verelim, AB ilişkilerini sürekli şekilde gündemde tutan tek başkan. Gün geçmiyor ki, uyarı yapmasın. Hükümete, AB gerçeğini hatırlatmasın.

 

Haberin Devamı

TÜSİAD, cüce Türk özel sektörünün tek ciddi ve uzun vadeli düşünen kurumu. Ülke’nin sadece bugününü değil, asıl ilerisini planlıyor ve geleceğimizi hazırlıyor.

 

Bravo Yalçındağ’a... Bravo TÜSİAD’a...

 

ATALAY, ONDAN BEKLENENİ YAPTI...

 

Geçen cumartesiköşesinde, kamuoyunun kafasındaki soruları gündeme getirmiştim.

          

Hrant Dink cinayeti ile ilgili karmaşanın giderilemediğini, insanların tatmin olmadıklarını, güvenlik güçlerinin bu işlerin içine karıştıkları yolundaki izlenimin bir türlü giderilemediğini yazmıştım.

          

Gerçekten de, ortada inanılmaz bir karmaşa vardı.

          

Trabzon ile İstanbul emniyetlerindeki hataların, artık basit birer hata olmaktan çıktığı ve sanki devlet memurlarının bu cinayetin içinde rol aldıkları gibi bir izlenimin yaygınlaştığına dikkat çekmiştim.

          

İçişleri Bakanı Atalay yeni bir inceleme istemiş.

          

Gazetelerde çıkan haberlere göre, bugüne kadar yapılan çalışmaların yeniden ele alınmasını ve yeni müfettişler atanmasını kararlaştırmış.

          

Çok doğru yapmış.

          

Kamuoyu bunu duymak istiyordu.

          

Kamuoyu, Hrant’ı öldürenler kadar, bunu düşünen veya emri verenlerin de cezalandırılmasını istiyor. Kamuoyunun bir bölümü belki bu cinayetten memnun kalmış olabilir. Ancak böyle düşünenler, bizim düşlediğimiz Türkiyenin insanları değil. Bizim düşlediğimiz Türkiye’nin insanları gerçek suçluların bulunmasını istiyor.

          

Teşekkürler Atalay...

 

TANER’İN KAYBOLMUŞ TİMSAH’I BULUNDU  

 

Haldun Taner’in sadece bir kez, o da radyoda oynanmış “Timsah” adlı eseri Prof. Dr. Selçuk Erez ve Demet Taner’in çabaları sayesinde bulundu ve yeniden basıldı.

 

1960 ihtilalinden sonra, üniversiteden 147 çok değerli öğretim üyesi tamamen dedikodu ürünü nedenlerle atılmışlardı. Haldun Taner Dostoyevski’nin “Timsah” adlı öyküsünü, 147’ler olayını yermek için kullanmış, tek bir kez radyoda skeç olaraka yayınlatmış, bu eser sonra kaybolmuştu. Haldun Taner’in eşi Demet’te işte o zamanın tekniğiyle alınmış yer yer anlaşılmayan bir ses bandı vardı.Selçuk Erez titiz bir çalışmayla o eseri bize kazandırdı. (Bilgi Yayınevi-0312 434 49 98)

 

Haldun Taner bir yerde 147’lerin sesi olmuştu. Aralarında Prof. Dr. Mufide Küley, Prof.Dr. Naşit Erez, Ord. Prof. Kazım İsmail Gürkan, Prof. Cevat Kerim İncedayı gibi zamanın en ünlü profesörleri vardı. Haldun Taner hocaları yatan askeri timsah’a benzetmişti. İşte “Timsah” Prof.Selçuk Erez’in bir dedektif gibiiz sürmesi ve Demet Taner sayesinde tekrar gün ışığına kavuştu.

 

DİĞER GERÇEKLER İÇİN ŞARMAN’I OKUYUN...

 

Herkesin kendine göre bir Güneydoğu hikayesi vardı. Bölgede yaşamayı, olaylara farklı şekilde karışmış insanların bakışları, gelişmeleri yorumlamaları veya değerlendirmeleri çok farklıdır.

 

Eğer madalyonun bir başka yüzünü görmek istiyorsanız, mutlaka eski Batman valisi Salih Şarman’ın Pozitif yayınlarından (0212 512 48 84) RUTİN DIŞI adlı kitabını okuyun.

 

Devletin PKK ile mücadelesinin öyle yönlerini görecek, öyle boşlukları hissedeceksiniz ki, “neden bugünlere geldik?” sorusuna bazı yanıtlar bulabileceksiniz.

 

Şarman, kurduğu özel oldu, getirdiği ve sonradan kaybolan gizli silahlarla üzerinde tartışılan bir isimdi.Kitap T.C. Devletinin nasıl çalıştığı veya nasıl çalışmadığını çok güzel anlatıyor.

 

Şarman’a kulak verin.

Yazarın Tüm Yazıları