AKP, ödün vermedi, Türkiye özür diledi...

Vakıflar Yasası, büyük gürültülere rağmen olduğu gibi -hiçbir değişikliğe uğramadan- kabul edildi. AKP, tüm baskılara direndi ve ödün vermedi. Bu yasa’nın anlamı büyük. Türkiye, 1974’teki hatasını kabul etmiş oldu ve gerektiğinde geri adım atabileceğini gösterdi.

Haberin Devamı

Vakıflar Yasası, uzun yıllardır bekleyen ve özellikle milliyetçi kanat tarafındanson derece sert birdirenişle engellenmeye çalışılan konulardan biridir.

 

1974 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti azınlık vakıflarının mallarına açıkça el koymuştu. Yargıtay’ın “ben dersem olur” gibilerinden son derece tartışmalı bir kararıyla, bu el koyma işine hukuki kılıf giydirmek istediyse de, hiç inandırıcı olmamıştı.

 

Türkiye, kendi vatandaşı olan ve ağırlıklı Rum azınlığa ait vakıf mallarını açıkça söküp almış, kimini üçüncü şahıslara satmış kimine kendi yerleşmiş ve vakıfların tüm hareket serbestisinide yok etmişti.

 

Haberin Devamı

Çok haksız bir tutum idi. Tamamen siyasi gerekçelerle ve Kıbrıs krizinin heyecanıyla atılmış ve büyük bir devlete yakışmayan bir adımdı

 

Gel zaman git zaman,uluslararası hukuk ve sözleşmelere uyma zorunluluğu arttıkça, bu haksızlık kapımızı çalar oldu.

 

Milliyetçiler bu yasayı Rum emperyalizmine karşı bir direniş, Patrikhaneyi İstanbul’dan atmak için önemli bir etken şeklinde görüp değiştirilmesine hep direndiler. Vakıfların serbest bırakılmasının ardından Ruhban okulunun geleceğini bildikleri için karşı çıktılar.

 

AKP bu yasayı cesaretle savundu.

 

Doğru ya doğru...

 

MHP ile türban pazarlıkları sırasında dahi pazarlık konusu yapmadı. Bürokrasidengeldiği gibi, Sezer’in vetosundan sonra, ikinci defa Meclis’ten geçirdi.

 

Tam not aldı...

                                              

 *                               *                               *

 

TÜRKİYE BİR YANLIŞINI DÜZELTTİ

 

Haberin Devamı

Vakıflar Yasasının bu şekliyle çıkmış olması, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1974 yılındaki bir hatasını kabul etmesi ve geri adım atması anlamına geliyor.

 

Büyük devletlerin hatalarını kabul edip, özür dileme anlamına gelecek şekilde hareket etmesi, son derece doğrudur.

 

Tarihte, bu büyüklüğü gösterenler hep kazanmışlardır.

 

Komplekse girmeye bölünme korkuları içinde yaşamaya hiç gerek yoktur.

 

Vakıflar Yasasına gösterilen duyarlılığın, bundan sonra Patrikhane ve özellikle de Ruhban okulu için gösterilmesi gerekiyor. Daima yazmışımdır, Ruhban okulu sorununu da ancak AKP iktidarıçözebilir.

 

Ruhban okulu, Patrikhaneyi besleyen tek kaynaktır. Patrikhane de, Türkiye’ye önemli prestij ve yarar getiren bir kurumdur. Dışarıya atmamız, sadece ve sadece kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan başka bir şey değildir.

Haberin Devamı

                                             

*                               *                               *

 

KÜRTÇE KONUSU GİDEREK ÖNEMSİZLEŞİYOR

 

Hürriyet  gazetesindeki bu haberi okuyunca çok sevindim. Kendi kendime “nihayet bizdeuyanmaya başladık. Ermenice gibi bir dili doğru dürüst bilen insanlar yetiştirebileceğiz” dedim.

 

Düşünebiliyor musunuz, çok kısa bir süre öncesine kadar, Türk eğitim kurumlarında, Rusça, Rumca, Ermenice, Arapça gibi komşularımızla ekonomik ilişkiler açısından dahi önemli sayılan diller öğretilmezdi. “Türk Türk’e yeter” mantığıyla hareket edilirdi. Bu dilleri öğrenmek isteyenlere kuşkuyla da bakılırdı.

 

Bu yaklaşım nihayet değişmeye başlıyor. Artık yabancı dil öğrenmek denilince, sadece İngilizce, Fransızca, Almanca akla gelmiyor.

 

Haberin Devamı

Ermenice farklı. Bu dilin ekonomik açılımı yok. Bizim kültürümüzün içindeki bir dil. Bilimsel açıdan gereklibir dil.

 

Benim asıl söylemek istediğim farklı.

 

Bakın görüyorsunuz, dünya değişiyor. Dil öğrenimi potansiyel bir tehlike olmaktan artık çıktı. Artık bambaşka bir dünyada yaşamaya başladık.

 

İşte böyle bir ortamda neden hala Kürtçe öğreniminden korkuyoruz anlayamıyorum. Kürtçenin seçmeli ders olması,rahatlıkla öğretilmesinin ne zararı olabilir?

 

Bu dersleri seçenler PKK’ya mı katılacaklar? Yoksa tam aksine, bu ülkede bir tehlike olarak görülmediklerini, eşit sayıldıklarını mı anlayacaklar?

 

2000’li yıllarda, artık bazı düşüncelerimizi değiştirmek, kendi kendimize yarattığımız tabularımızı yıkmak ve öz güvenimizi arttırmak gerekmiyor mu?

 

Neden hala korkuyoruz?

 

Haberin Devamı

Neden bu kadar rahatsız bir toplumuz?

 

Bu sorulara yanıtınız varsa benimle de paylaşın da, bari birlikte üzülelim (!)

Yazarın Tüm Yazıları