Doğrudan yabancı sermaye nitelik değiştirmeli

EKONOMİK büyüme devam ettiği sürece cari işlemler açığı (döviz açığı) vermeye devam edeceğiz.

Kısa-orta dönemde, döviz açığı vermeden ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek mümkün görünmüyor. Bu açıdan, döviz açığı finansmanın kalitesi ve sürekliliği Türkiye ekonomisi açısından hayati bir öneme sahiptir.

Son yıllarda, cari işlemler açığı finansmanının kalitesi yükseldi. Geçmişte, döviz açıklarımızın neredeyse tamamını borçlanarak finanse ederken, son yıllarda doğrudan yabancı sermaye akımlarının artmasıyla döviz açığının finansmanında yurt dışı borçlanmaların payı önemli ölçüde azaldı.

SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANSMAN

Ödemeler dengesi verilerine göre, cari işlemler açığımız 2005 yılında 22.8 milyar dolarken, Türkiye’ye giren net doğrudan yabancı yatırımlar 9.8 milyar dolar oldu. Aynı şekilde, 2006 yılında 32.9 milyar dolar cari işlemler açığına karşı 19.9 milyar dolar net doğrudan yabancı sermaye çekebildik. Geçen yılın ilk on bir ayı itibariyle, cari işlemler açığımız 32.8 milyar dolar oldu. Buna karşılık, net doğrudan yabancı sermaye girişi 17 milyar dolar oldu.

Bu noktadan sonra, doğrudan yabancı sermaye çekmek kadar, gelen doğrudan yabancı sermaye akımlarının sürdürülebilirliği de önemli olacak. Çünkü, son yıllarda gözlenen doğrudan yabancı sermaye akımlarının neredeyse tümü yabancılara gayrimenkul satışları ve sahibi yerleşik olan şirketlerin yabancılara satışıyla sağlanabildi.

2006 yılında gelen brüt doğrudan yabancı sermaye miktarının (20.5 milyar dolar) 2.1 milyar doları sanayi sektörüne, 15.5 milyar doları hizmetler sektörüne gelirken, 2.9 milyar doları gayrimenkul satışlarıyla oldu. Sanayide doğrudan yabancı sermaye çeken yıldız sektör gıda-tütün (609 milyon dolar) ve kimya (602 milyon dolar) sektörleri. Hizmetler alanında ise finans (7 milyar dolar) ve haberleşme (6.7 milyar dolar) sektörleri başı çekti.

2007 yılının ilk on bir ayında Türkiye’ye giren brüt doğrudan yabancı sermaye miktarının (16.4 milyar dolar) 4.1 milyar doları sanayi sektörüne, 9.7 milyar doları hizmetler sektörüne gelirken, 2.6 milyar doları gayrimenkul satışları yoluyla gerçekleşti. Sanayi alanında kimya sektörü yine başlarda yer alırken, hizmetler alanında finans sektörüne 8 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye girdi.

Sahiplik bazında baktığımızda, Türkiye’ye giren yabancı sermayenin çok büyük bir bölümünün özelleştirme ve Türkiye’de yerleşiklerin yabancılara şirket satışı yoluyla olduğunu görüyoruz. İleriye dönük olarak bu yapıyı sürdürebilmek elbette mümkün değil. Sürdürülebilir doğrudan yabancı sermaye akımı ancak yabancı sermayenin sıfırdan yatırımlara ilgi duymasıyla olabilecektir.

YATIRIM ORTAMI

Türkiye’nin doğrudan yabancı sermaye çekme konusunda göreli olarak yeni olması nedeniyle son yıllarda gözlenen eğilim şaşırtıcı değil
. Öyle de olmalıydı. Bu bir başlangıçtı. Ama, doğrudan yabancı sermaye akımları alanında şimdi yeni bir evreye girmek zorundayız. Sıfırdan yatırımlara yönelik olarak yabancı sermayeyi çekmek zorundayız.

Böyle bir gelişme birkaç açıdan önemlidir. Birincisi, sıfırdan yapılacak yatırımların yeni istihdam boyutu vardır. İkincisi, ileriki yıllarda da yüksek düzeyde devam edeceği anlaşılan cari işlemler açığının sürdürülebilir ve kaliteli finansmanı sağlanabilecektir.

Kısacası, Türkiye yabancı yatırımcıları sıfırdan yatırımlara çekebilecek yatırım ortamını iyileştirici önlemleri zaman kaybetmeden devreye sokmalıdır. Aksi taktirde, sürdürülemeyecek finansman yapısıyla cari işlemler açığı ekonomik büyümenin önünde en büyük kısıt olmaya devam edecektir.
Yazarın Tüm Yazıları