Enflasyonda başarısız olundu büyüme sert frenle yavaşladı

TÜRKİYE ekonomisinin performansı 2007 yılında karışıktı. 2006 yılının ortasında yaşanan çalkantı 2007 yılını etkileyen önemli bir unsur oldu. Makro ekonomik büyüklüklerdeki eğilimler radikal bir biçimde değişmedi.

Kötü konut kredilerinin gelişmiş ülkelerde neden olduğu çalkantılar Türkiye’de finans piyasalarına o denli yansımadı. Ama, ekonomik birimlerin yurt dışına yönelik beklentilerinin kötüleşmesine neden oldu. 2006 yılı ortasındaki çalkantıların hafızalarda göreli olarak yeni olmasının da etkisiyle, yurt dışından gelen fon akımlarının devamı konusunda belirsizlikler arttı. Aynı belirsizlikler döviz kurlarının istikrarına ve enflasyona yönelik beklentilere de yansıdı.

Kısacası, bu kez Türkiye’de fazla bir hareket gözlenmese de, ileriye dönük beklentiler kötüleşti. Seçim yılı olması nedeniyle hükümetin gündemdeki reformları savsaklaması ve kamu finansman dengesinin bozulduğuna yönelik haberler de göreli ekonomik istikrarın devam edip edemeyeceği yönündeki beklentileri daha da kötüleştirdi.

2007 yılında enflasyon ve enflasyon beklentileri biraz daha katılaştı. Enflasyon düşmedi. Geçmişe göre, iç talep artışı hız kesti. Ekonomik büyüme yavaşladı. 2002 yılının üçüncü çeyreğinden beri ilk kez bu yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda milli gelir büyümesi yüzde 5’in altına geldi.

BÜYÜME

Geçmiş yıllardan en büyük fark, ekonomik büyümede özellikle 2006 yılı ortasında başlayan yavaşlamanın 2007 yılında biraz daha sertleşmesiydi
. Grafikten de görüldüğü gibi, son iki yılda yüzde 7’lerden yüzde 6’lara inen ekonomik büyüme büyük bir olasılıkla 2007’de yüzde 4’ün altında kalabilir.

Ekonomik büyüme yavaşladı, ama dış açıklar artmaya devam etti. Dış ticaret açığı geçen yıl 54 milyar dolarken bu yıl 60 milyar doları geçecek. Aynı şekilde, cari işlemler açığı geçen yıl 33 milyar dolar civarında gerçekleşirken, bu yıl turizm gibi gelirlerdeki artışa rağmen 37 milyar dolara yaklaşabilecek.

Ekonomik büyümenin ithalata bağımlılığı 2007 yılında da artmaya devam etti. Bu yapı büyüme önündeki en önemli kısıt olarak görülüyor. Yani, dış açıkları artırmayan bir büyüme önümüzdeki dönemlerde de olmayacak.

ENFLASYON

Hedeflenen enflasyon
ile karşılaştırıldığında, 2007 yılında makro ekonomik açıdan en başarısız alanlardan biri enflasyon oldu. 2006 yılı ortasında yaşanan çalkantıların iyi idare edilememesi sonucunda fırlayan döviz kurlarının enflasyon üzerinde yarattığı olumsuzluklarla geçen yıl sonunda yıllık enflasyon yüzde 9.7 olmuştu. Bu yıl enflasyon hedefi yüzde 4 olarak tespit edildiği halde, 2007 sonunda enflasyonun yüzde 9’u aşması olasılığı oldukça yüksek görülüyor.

Grafikten de görüldüğü gibi, son üç yıldır (2006 yılı ortasından 2007 yılının ilk bölümü hariç) yıllık tüketici enflasyonu yüzde 7-9 arasında sıkışmış durumda. Mikro bazda enflasyonun indirilmesinde yaşanan zorluklara çeşitli bahaneler bulunabilir.

Örneğin, kuraklık ve gıda fiyatlarındaki artışlarla dolaylı vergi artışlarının ortalama enflasyonu yukarı çektiği söylenebilir. Ama, enflasyondaki başarısızlığın asıl nedeni enflasyon beklentilerindeki katılıklar, fiyatlandırma alışkanlıklarının çok yavaş değişmesi ve para politikasının bu katılıklarla uyumlu para politikası uygulamasında yaşadığı zorluklardır.

Uzun süredir Türkiye’de reel faizlerin yüksekliğinden şikayet edilmektedir. Halbuki, reel faizler yüksek olarak algılanan bir ekonomi olsaydı, Türkiye’de enflasyon şimdiki düzeylerinde kalamazdı. Aslında, Türkiye’de yüksek olan faizler değil, enflasyon beklentileri ile enflasyonun kendisidir.

Sağlıklı ve mutlu bir yıl dilerim.

Harcamalar seçimle kaydı bütçe açığı fazla büyüdü

2002-2006 arasındaki dönemde ortalama yıllık yüzde 7’nin üzerinde ekonomik büyüme gerçekleştiği halde, toplumun önemli bir kesimi büyümeyi aynı oranlarda hissetmedi. Reel ücretler verimlilik artışlarının oldukça altında gerçekleşti. İstihdam da önemli bir ilerleme sağlanamadı.

2007’nin seçim yılı olması dolayısıyla, bütçe harcamaları doğrudan kitlelerin gelirlerine tesir edecek alanlara kaydırıldı. Bu yıl bütçe açığı 16-17 milyar YTL civarındaki ilk tahminleri tutacak, ama harcamaların dağılımı hedeflerden farklı olacak. Hedeflenen 8-9 milyar YTL civarındaki bütçe açığının oldukça uzağında kalınacak. 2006 yılında bütçe açığının 3-4 milyar YTL civarında gerçekleştiği düşünülürse, bütçedeki içsel bozulma daha iyi görülebilir.

Verimliliklerini gerektiği kadar artıramayan kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) de ya zararlarını artırdılar ya da karlarını erittiler. Zararları önlemeye yönelik fiyat ayarlamaları da yapılamayınca (ya da ertelenince), toplam kamu finansmanı içinde KİT’ler bozulmanın bir unsuru haline geldiler.

Türkiye’ye net 50 milyar dolar geldi, piyasa rahat yürüdü

2006 yılına göre Türkiye’de finans piyasaları bu yıl daha sakin ve olumlu bir yıl geçirdi. Finans piyasalarının en önemli belirleyicilerinden uluslararası fon akımları bu yıl da iyiydi. Gelişmiş ülkelerde yaşanan likidite krizine rağmen, Türkiye’ye giren net toplam yabancı sermaye yılın ilk on ayında yıllık bazda 50 milyar doları geçti.

Yılın ilk on ayında giren yabancı mali kaynak 42 milyar dolara yaklaştı. Bu miktarın 14.3 milyar doları doğrudan yabancı sermaye, 3.6 milyar doları portföy yatırımları, 23.7 milyar doları yurt dışından doğrudan borçlanmalar yoluyla gerçekleşti. Faiz kazancı için gelen yabancı sermaye bu yıl neredeyse sıfır olacak.

Yılın üçüncü çeyreğinden itibaren Merkez Bankası kısa vadeli faizleri düşürmeye başladı. Yaklaşık aynı dönemde ortalama yıllık enflasyon yeniden artış eğilimine girdi. Geçen yıl sonunun son iş gününden 23 Aralık tarihine kadar Merkez Bankası piyasadaki YTL yükümlülüklerini 12.8 milyar YTL artırdı. Bu artışın 10 milyar YTL’sini piyasadan net döviz alımları karşılığında çıkardığı YTL yoluyla yaptı. Buna rağmen, nominal kur endeksi aylık ortalama olarak geçen yıl sonundan bu yılın kasım ayına kadar yüzde 12.3 düştü. YTL’nin tüketici fiyatları bazında reel değerlenmesi aynı dönemde yüzde 17.5 oldu.

YTL faizlerinin yüksekliği iddia edilse de, dövizin nominal ve reel değer kayıplarına rağmen bankalardaki döviz mevduatları 17 Aralık itibariyle 102 milyar dolara ulaştı. Bankalardaki toplam mevduatların üçte biri hala döviz üzerinden tutuluyor.
Yazarın Tüm Yazıları