Kral’ın hediyelerine ne oldu?

SUUDİ Arabistan Kralı Abdullah’ın, Ankara ziyareti sırasında kendisine eşlik ve hizmet eden kamu görevlilerine bahşiş verip vermediğiyle ilgili sorularımız bir muhatap bulamadı.

Şimdi bu geziyle ilgili bir sorumuz daha var, bakalım buna bir muhatap bulabilecek miyiz?

Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa, geçen gün yaptığı haftalık radyo konuşmasında, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın geçtiğimiz ay yapılan OPEC zirvesinde, eşi Anne Malherbe’ye yüz binlerce dolar değerinde elmas mücevherler hediye ettiğini açıkladı.

Correa, şimdi bu mücevherleri satıp, parasını sosyal güvenlik sistemine aktarabilmek için Kral Abdullah’tan izin istiyor.

Correa’nın konuşmasında şöyle bir bölüm var: "Eşim mücevherleri kendisinde tutamaz. Çünkü bu mücevherler ona devlet başkanının eşi olduğu için verildi. Bu mücevherler Ekvador halkına aittir."

Soruyu bunun için sormak istiyorum.

Acaba Kral, Türkiye ziyaretinde bizim devlet adamlarımızın eşlerine de böyle armağanlar verdi mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
hatırlayacaksınız, Kral’ı eskiden beri tanıdığı için ayağına kadar gitmiş, orada da "tesadüfen" Başbakan ile karşılaşmıştı.

Hem aralarında böyle sıkı bir ilişki olduğu için hem de Kral’ın bu tür alışkanlıkları bilindiği için Türkiye’ye "eli boş" geldiğini düşünebilmem mümkün değil.

Sorum da şu: Kral Abdullah, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a ya da eşlerine böyle pahalı armağanlar verdi mi? Verdiyse bunlar nasıl değerlendirilecek? Bu armağanlar beyan edildi mi?

Yeri gelmişken bir soru daha sorayım, ikisi bir arada çıksın: Cumhurbaşkanı, kızının düğününde takılan takıların yarısını satıp karşılığını şehit ailelerine bağışlayacağını açıklamıştı.

Ne oldu? Takılar satıldı mı, ne kadar tuttu, yarısı şehit ailelerine bağışlandı mı?

Harekátın gerçek sonuçlarını bilmemiz gerek

TÜRK Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki bazı köyleri bombalamasından sonraki gelişmeleri dikkatle izlemekte yarar var.

Bombalamanın ardından Kuzey Irak’tan gelen açıklamalar, sivillerin bulunduğu bazı köylerin bombalandığı yönünde.

Barzani
’nin de siviller zarar gördüğü için bölgeyle ilgilenen sivil toplum kuruluşlarına yardım çağrısı yaptığı dün gelen haberler arasındaydı.

Elbette bu tür olaylardan sonra bir dezenformasyon faaliyetiyle karşılaşılmasını beklemek gerek.

Sivillerin zarar gördüğüne ilişkin açıklamalar bu tür bir psikolojik savaşın sonucu olabilir.

Ancak unutmamak gerekiyor ki bu iddiaları iyice incelemek de herhalde yine Türkiye Cumhuriyeti’ne düşen bir görev.

İleride başımızı ağrıtabilecek sorunlarla karşılaşmamak için bu tür bir incelemeyi yapmayı kimseye bırakmamalıyız.

Çünkü bu operasyona ilişkin istihbarat kaynaklarını kontrol eden biz değiliz.

Operasyondan sonra yapılan açıklamalar, bu harekátın ABD ile daha önce varılan mutabakatla sağlanan istihbarat ile yapıldığı yönündeydi.

Böyle bir inceleme, ABD’den bundan sonra gelecek istihbarat bilgilerinin güvenilirliğini kontrol etmek için de gerekli.

ABD’nin verdiği sözün ne kadarını tuttuğunu, verdiği istihbaratın gerçekten işe yarayıp yaramadığını öğrenmek, bundan sonraki operasyonların başarısı için de gerekli.

İşini seven bir tek insan

SERVİS sektöründe işini seven bir tek insanın bile nasıl bir fark yaratabileceğine pazar akşamı yaptığım bir uçak yolculuğunda tanık oldum.

Münih’e gitmek üzere Lufthansa uçağına bindiğimde Fenerbahçe’nin Ankara’da Gençlerbirliği ile oynadığı maç henüz başlamıştı ve sonucu gerçekten çok merak ediyordum.

Hatta "Şimdi THY ile uçuyor olsaydım, pilottan sonucu öğrenmesini rica ederdim" diye düşünmüştüm.

Yolun yarısını geride bırakmıştık ki isminin Clemens olduğunu öğrendiğim bir kabin görevlisi, elinde küçük bir faks káğıdı ile yanıma geldi.

"Mr. Yılmaz, takımınız 2-1 kazandı, kutlamanız için size ne getireyim, şampanya uygun olur mu?" dedi.

Şaşkınlığımı yüzümden okumuş olmalı ki elindeki notu uzattı. Not İstanbul’dan gönderilmişti ve "şu numaralı koltukta oturan Mr. Yılmaz’a maç sonucunun iletilmesi" isteniyordu.

Bunu akıl eden Lufthansa yer görevlisi kimdir bilmiyorum. Muhtemelen bilet işlemlerim sırasında beni fark etti ve maç sonucunu merak edeceğimi düşünerek bu sürprizi hazırladı.

Kendisine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Bunu yazmamın nedeni de hizmet sektöründe çalışan herkes için ilginç bir örnek olduğunu düşünmem.

İşini seven bir tek görevli bile hizmet sektöründe büyük farklılıklar yaratabiliyor.

Türkiye gibi bir turizm ülkesi için üzerinde özellikle durmamız gereken bir şey bu.
Yazarın Tüm Yazıları